Okumaya başladığınız tarih ve saat?❤️
BENİ KENDİNE ÇEKTİ.Bana sarılınca bir kaç saniye tepki veremedim. İlk defa bir erkekle sarılıyordum. Hatta ilk defa biriyle bu kadar duygu yüklü sarılıyordum. İlk defa bu kadar benimsendiğimi ve önemsemediğimi hissediyordum. Sarılması biraz daha sıkılaşınca ben de ellerimi beline dolarım. Boynumdaki elleri biraz gevşedi. Ben de belini serbest bıraktım.
"İyi geceler." Ah o sesin. Beni benden... Ne diyorum ben. Anahtarı kapı deliğine soktum, çevirdim. Ve şaşkınlıkla eve girdim.
_____________________
Uzun zaman sonra dün gece huzurlu uyuyabilmiştim. Ve bugün Görkem'e kararlarımdan bahsetmeye karar verdim. Yani daha bir kaç hafta önceye kadar okul değiştirmeyi falan düşünüyordum. Ama sanırım vazgeçmiştim. Onun da fikrini almalıydım. Ve şu vurulma olayından bahsedecek olursam. Annemin durumu biraz kötü olmuştu ve bu yüzden babamın çıkmasına izin vermemişti ama sanırım bugün babam eve annem de kendi evine dönecekti.
Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Dişlerimi fırçaladım. Odama geri döndüm. Üzerime kısa kollu üzerinde küçük bit yazıyla 'that's awesome' yazan yazısı siyah kendisi beyaz olan dar tişörtümü giydim. Altıma da artık havaların biraz ısındığına ama benim hala üşüdüğümü düşünerek ince bir gri kot pantolon giydim. Görkem'e giderken haber vermemeyi alışkanlık haline getirmiştim.
Görkemler'e vardığımda kapıyı çalıp beklemeye başladım. Bir kaç saniye sonra kapı açıldı. Görkem açmıştı. Töbestağfurullah. Sadece altında bir eşofman olduğunu görünce hemen arkamı döndüm. Gözlerimi de kapamıştım.
"Ya Görkem ne yapıyorsun Allah aşkına?" Arkamdan kıkırdama sesi duydum. Hala gitmediğini anladığımda çemkirdim. "Hadisene neyi bekliyorsun? Üstünü giyin." Yine ayak sesi duymadığımda gözlerimi aşağı dikip görmeden Görkem'in çıplak göğsünden iterek kapının yolunu açtım ve içeri girdim. Salona girdiğimde "ohh"ladım. Salondaki üçlü koltuğa oturdum. Ben tekrar bi ohh çekerken yanıma bi ağırlık çöktü. Ayy hayır. Hayır yanıma yarı çıplak bi şekilde oturmuş olmasın. Nolur?! Ona döndüm. Tam da tahmin ettiğim gibi... Gözlerim ister istemez kaslarına kayınca kıkırdadı. Oradan da onuzlarına kaydı gözlerim. Tam yaslanmalık. Güven verici...
"Noldu? Hayran kaldın galiba. Gerçi hayran kalmamak imkansız sen de haklısın. Herkes böyle hayran kalır bana." Söylediği bu egoistçe laftan sonra suratımı buruşturdum.
"Ya Görkem git üzerini giyin." Suratımı tekrar çevirdim. Diğer koltuğun kenarında gördüğüm turuncu renkli tişörtü alıp suratına bakmadan üzerine attım. "Al giy şunu." Onaylamaz nidalar çıkarıp ardından "Terbiyesiz." Diye eklemeyi ihmal etmedim.Üzerine verdiğim turuncu tişörtü giyince nihayet ona dönebildim. Buğday olan tenine açık turuncu rengi çok yakışmıştı. Ben ona bakarken o da bana bakmaya başladı. Aaa yeter ama ne o bakışlar.
"Ben konuya giriyorum o zaman." Dedim.
"Off. Tamam hadi anlat."
"Tamam. Hani şu olay oldu ya. Babam annemi..." ben cümlenin devamını getirmeden o benim lafımı böldü.
"Sen devam et. O konudan bahsetme. Üzülmeni istemiyorum." Ona bakıp gülümsedim. Çünkü bunu söylemek benim için de çok zordu. Bunu söylemesi iyi gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şimdi Biz Neyiz?
أدب المراهقينYağmurlu bir sonbahar günü. Yine okula gitmedim. Sıkıcı ve yalnız olduğum okula bugün yeni insanlar doluşacak. Neden dönem ortasında geldiklerini anlamadığım öğrencileri görmek bile istemiyorum. Hepsi sınıf arkadaşlarım gibi sorunlarım varmış gibi b...