9. Bölüm

2K 47 10
                                    

  Arda yine mantıklımız olarak. "Yanlış bir şey yapma." dedi. Bunar gerçekten benim iyiliğimi düşünüyordu. Ama ben onları dinlemeden sevgili aile doslarımızın evine doğru yürüyordum. İlayda'nın evine... 

**************** 

      İçimden bu kızın artık çok fazla olduğunu geçirdim. Artık Allah ne verdiyse vuracaktım suratına. Ailesi de umrumda olmayacaktı. Olaylar hızlı geçerken bana neler yaptığını unutuyorum ama hayatımı gözümün önünde canlandırınca son zamanlarda hayatımı zorlaştıran bir etkenin İlayda olduğunu bariz bir şekilde görebiliyordum.

     Yaklaşık on dakikadır hızlı ve sinirli bir şekilde yürüyorum. Yorulmamıştım. Belki de sinirden ve her adımda vücudumu daha da fazla saran adrenalinden hissedemiyordum.

     Yirmi dakikanın sonunda evlerinin önüne gelince tam da beklediğim manzarayla karşılaştım. Tüm 'sosyete' masaya oturmuş gülerek ve başımıza gelen olayları umursamayarak yemek yiyordu. Ulan şerefsizler. Neyse sakin olmalıyım. 

     Evin kapısında birkaç dakika bekledikten sonra ben tam çalacakken kapı açıldı. Hizmetçi açmamıştı. Belli ki ya izinliydi ya da yemek masasıyla ilgileniyordu. İlayda kapının karşısında dikilmiş anlamaz ve şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Bir an gözlerinden korkunun geçtiğini gördüm. O kadar eminim ki o anı gördüğüme. Bu beni memnun etmişti. Suratıma şımarık bir gülümseme yerleştirdim. "Merhaba. Beni içeri buyur etmeyecek misin?" Sorduğum soru karşısında yine bana boş boş bakmaya devam edince bu sefer hamlemi yaptım. "Madem sen buyur etmeyeceksin, ben kendi kendime buyur olayım. Ne de olsa hep yaptığım şey." İçeri girerken onun da kolundan sürükledim. Masanın karşısına geçmeden önce beni durdurmaya çalışıp 'bak içerde çok fazla kişi var.' ya da 'kendine gel.' gibi şeyler söylediğini duymuştum. 

      Büyük salona girdim. İlk başta beni fark etmemişlerdi. Sonra İlayda'nın babası sayesinde herkesin bakışları bana döndü. Bana karşı acıyan gözlerle bakıyorlardı. Bu beni daha çok sinirlendirmişti. "Derin burada ne işin var?" dedi hemen eskiden babam kadar yakın davranan adam. Ona iğrenerek baktım. Bana herkes şaşkınca ve korkarak bakıyordu. Her an kurtlar tarafından beyni yenen bir pittbul kadar tehlikeli olabilecekmişim gibi. Her an olay çıkarabilirmişim gibi.

     "Bugün bu kolunu tuttuğum tiksinç varlığı son kez uyarıyorum." İlayda'dan bahsediyordum. İlayda'ya dönüp baktığımda bana anlamadığını ve ne yapmaya çalıştığımı söylemem için yalvaran bir surat vardı. Ama ne yapmak istediğimi ben de bilmiyordum. Düşünmeden davranıyordum. İlk defa bu insanlara gerçek Derin'i gösteriyordum. "Benim arkadaşlarımdan uzak duracak. Bana bak İlayda! Seni özellikle burada uyarıyorum. Babanın önünde. Benim arkadaşlarımla saçma sapan muhattap olmak, kavga etmek, Görkem'in kardeşine iyi davranma numaraları yapmak, hele hele çevremden birini tehdit etmek, bunlar yanından bile geçemeyeceğin şeyler. Şimdi eğer düzgün davranırsan aramızda herhangi bir sıkıntı olmayacağını sevgili babişkona söylemek istiyorum." Babasına dönüp konuşmaya devam ettim. Bu süreçte elim hala İlayda'nın kolundaydı. "Kızınıza sahip çıkın! Arkadaşlarıma dalaşmasın fena yaparım. Rezil olacak bir yanımız kalmadı ailecek. Artık korkacak bir şeyim yok. Beni ve arkadaşlarımı kimse tehdit edemez. Bitti." dedim ve geri dönüp çıkmak için arkamı döndüm.

     Bir kadın kocasının kulağına benim ne kadar rezil olduğum ve mahvolduğum hakkında bir şeyler söyleyince tekrar onlara dönüp kadına yaklaştım." Söylediğini sesli söylesene!" bayağı bağırmıştım. Benim bile beklemediğim kadar soğuk çıkmıştı sesim. Kadını tutup ayağa kaldırdım. Yine masanın karşısına geçip kadını gösterdim. "Bu kadın sadece aranızdan biri. Şu haline bakın, paranın pis kölesi. Sefil olmaktan vazgeçemeyeceksiniz." Yandaki tekli koltuğa oturup ne yaptığımı tartmaya çalıştım. Ne yapıyordum? Hepsi hala bana bakıyordu. "Bana bakmayın!" sesim sakin çıkmıştı bu defa. Bir süre daha sakinleşmeye çalıştım. Olmuyordu. Kimse bana bakmaktan vazgeçmediği için ben de sakinleşemiyordum. İlayda köşede sessizce gözyaşları döküyordu. Benim de ellerim titremeye başlamıştı. Ciddi ciddi ellerim titriyordu. Bir anlık sinirle " Bana bakmayın dedim!" diye bağırıp yanımdaki küçük masadaki vazoya vurdum. Vazo hızlı bir şekilde yerle buluşup bin parçaya ayrılırken ben kulaklarımı kapamış sakinleşmeye çalışıyordum. Arkamdan gelen arkadaşlarım ortalıkta yoktu. Yine yalnızdım. Yine yapayalnızdım. Bu beni daha da sinirlendirince kırık vazonun eski yeri olan masaya tekmeler indirmeye başladım. Az ötesindeki duvar ünitesi ayna dekorluydu. Sakinleşmek yerine oraya gidip kendime baktım. Artık kendimdim. Niye kendimi durdurmaya ve sakinleştirmeye çalışıyordum ki. Duvar ünitesinin ayna kısmında kendime bakınca çığlık attım ve yerde tepinmeye başladım. Berbat hissediyordum. Beynim darmaduman ve tavırlarım bir o kadar dengesizdi. Kendimi durdurmayacaktım. Aynaya bir daha baktığımda İlayda'nın arkamda durduğunu gördüm. Arkama döndüm. "Her şey sizin yüzünüzden. Neyi sevsem elimden aldınız.  Berbat bir hayatım olduğunu göre göre yüzüme vurdunuz. Beni görüp acıyan gözlerle bakmayın! Ben sizin eserinizim." Bunları söylemek beni rahatlatmıştı. Kapıdan giren Görkem'i ve arkasından gelen arkadaşlarımı (?) görünce bana yaklaşmamaları için elimle dur işareti yapıp "Sakın yaklaşmayın." dedim. Sesim yine sakin çıkmıştı. Galiba az önce beynini kurtların yediği pittbull olmuştum. 

     Birkaç dakikadır kimse bir şey demiyordu. 'Sosyete' takımından birkaç aile gitmişti.  Ama çoğu hala buradaydı. Ben de yere çökmüştüm. "Bana bakmayın. Ne olur bakmayın."dedim. Sesim artık yalvarır gibi çıkıyordu. Birden hıçkırarak ağlamaya başladım. Yanıma bizimkiler gelirken İlayda'nın odasına çıktığını gördüm. Bu tanıdık ev çok üstüme üstüme gelmeye başlamıştı.

     Başım dönerken ayağa kalktım ve etrafa baktım. Yine o meşhur masa karşısına geçip "Herkesten özür dilerim. Gecenizi mahvettim." dedim ve çıkış kapısına doğru ilerledim. Bizimkilerden sadece Görkem peşimden geliyordu. Ama bir şey demiyordu. Bir anda durdum. Arkamı dönüp alona geri dönecekken Görkem kolumdan tuttu. 

     "Lütfen gidelim artık." dedi. Gözleri yorgun bakıyordu. Yaşlanmış gibi.

     "Son bir şey söyleyip geleceğim." dedim bana güvenmesini sağlamak için. Bana ne kadar güvenmeyen gözlerle baksa bile destek olmak için kolumu bıraktı. İçeri geri dönüp kapıdan herkese yeniden seslendim. "Gecenizi mahvettim..." biraz bekledim. Meraklı gözler bana dönmüştü. "Ama değdi." dedim ve kapıdan çıktım. Çıkışta Görkem'in yanına gidip koluna girdim. "Çok yoruldum." dedim. Bana endişeyle bakıyordu. Yaptıklarımın normal olmadığını bende bilmiyordum. İçimde azda olsa pişmanlık hissi vardı. Yine de umurumda değildi şuan.


       SELAAM ARKADAŞLAR! UZUN ZAMANDIR BÖLÜM ATMADIĞIM İÇİN BUNU KISA ARAYLA ATMAK İSTEDİM. YORUM VE VOTELERİ LÜTFEN EKSİK ETMEYİN. ONLAR BENİM İÇİN ÇOK DEĞERLİ. BİRAZ KISA OLDU BU ARADA AMA BENCE ADRENALİNLİ BİR BÖLÜMDÜ.BU ARADA GÖRKEM'DEN YAPMAMI İSTER MİSİNİZ BİR KISMIN? BAKALIM O NELER DÜŞÜNÜYOR. NEYSE HADİ DİĞER BÖLÜM GÖRKEM'DEN GELEBİLİR. SİZİ SEVİYORUM<3 YORUM+VOTE <3

Şimdi Biz Neyiz?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin