part seven; come back home

7K 623 347
                                    

Jungkook başını cama yaslamış gelip geçen şeyleri izliyordu.

Eski hayatına dönüyordu, evine geri dönüyordu.

"Hoseok, Jimin'i arasana eve gelsin." konuşan abisiyle bakışları o tarafa döndü.

Abisinin ismini bile bilmiyordu. Sıkıntıyla iç çekerek tekrar camdan dışarıyı izlemeye başladı.

"Ah, açmıyor. Kim bilir nerelerde ne yapıyor şu anda."

"Mesaj atsana, belki cebinden sigarasını yakmak için çıkarırken eline telefonu gelir de bakmayı akıl eder."

Hoseok gülerek başını iki yana salladı ve Jimin'e mesaj attı.

***

"Sanırım ikimiz de birbirinizden suçluyuz hyung." gözlerini yerden ayırmadan konuştuğunda Yoongi başını salladı.

"Kendimi affedemiyorum. Şimdi hatırlamıyor diye bana tek kelime etmiyor, hatırlayınca yaptığımdan dolayı konuşmayacak."

"Benimle yaşamayı kabul etseydin kimsenin seni affedip affermediğini umursamazdın."

"Mal mal konuşma hyung, sana hala sinirliyim."

"Az önce dertleşmek için geldim demiştin sanki hani beni anlıyordun falan?"

"Kendime sinirli olmadığımı söylemedim ki. Hatta gebertmek istediğim insanlar listesinde başlardayım. İkinci olarak sen geliyorsun."

"İlk olarak sen ölürsen başkalarını öldüremeyeceğinin farkında değil misin?"

"Hem de öyle bir öldürürüm ki..." dişlerini sıkıp Yoongi'ye yaklaşarak konuştuğunda Yoongi geri çekildi.

"Küçük bence Jungkook'suzluk başına vurmuş. Evimden defolup gitmeni istiyorum."

Jimin bir şey demeden evden çıktı ve artık Taehyung'un evine gitmesi gerektiğini düşündü. Dünden beri gözünü kırpmamıştı bile ve şimdiye kadar uykusunun olduğunu fark etmemişti.

Eve doğru yürürken çalan telefonunu cebinden çıkararak arayana baktı. 'Hobie' yazısını görünce telefonu geri cebine koyarak yoluna devam etti.

Eve vardığında Taehyung'un arabasının evin önünde olduğunu görerek sinirle nefes verdi. Şimdi sigara içmenin zararları üzerine uzun bir nutuk çekmeden rahat bırakmayacağını bile bile içeri geçti. Evin anahtarını sehpaya bırakıp ikisinin yüzlerine bile bakmadan odasına geçmeyi düşündüğü sırada yıllardır duymayı özlediği sesle yerine çakıldı.

"Ah, Jimin?"

Taehyung'un sesini onunkiyle karıştırmış olma ihtimaline karşı arkasını yavaşça döndü.

Ağzını araladı. Fakat söyleyebildiği tek kelime "Kookie?" oldu. Sonrasında ise hiç düşünmeden yanına koşup koltukta oturan bedenin üstüne atladı.

Jungkook gülerek küçüğün sarılışına karşılık verirken Jimin onu bırakmayacakmış gibi daha sıkı sarıyordu.

"Ç-çok korktum Kookie, ben... Ben, tahmin bile edemeyeceğin kadar çok... Ağladım, özledim, seni düşündüm, bir daha ve bir daha ağladım, beni bırakma, lütfen yine gitme olur mu? Sensiz her şey o kadar zor ki..." Jimin, içindeki masum çocuğun yeniden uyandığını hissediyordu. Jungkook'una ölesiye bağlanmış, onun yanında kendini her şeyden güçlü hisseden, hiçbir şeyi Jungkook'suz yapamayan küçük Jimin'in geri geldiğini hissetti. Kendini en güvende hissettiği yere gömdü başını. Jungkook'un sıcak boynunda ellerini onunkilere kenetleyerek kucağında oturmuş ağlıyordu.

Jungkook ise Jimin gelmeden önceki konuşmalarından dolayı Jimin'in kendi kedi çocuğu olduğunu öğrenmişti. Hoseok'un ve Jimin'in ona ne kadar bağlı olduklarını, anne ve babalarını 4-5 sene önce kaybettiklerini ve daha bir sürü şey öğrenmişti.

Çenesini sarı saçlara dayayarak kokusunu içine çektiğinde gözlerini kapatarak yutkundu. Tanıdık geliyordu hala Jimin'in üzerinde olan bebek kokusu.

Saçlarına hafif bir öpücük kondurduğunda Jimin büyüğünün ellerini daha çok sıktı. "Özür dilerim Kookie, çok özür dilerim."

Jungkook gözlerini açarak karşısında oturup onları izleyen çifte bakıp hafifçe tebessüm etti. "Muhtemelen hatırlamıyorsundur ama ben yine de özür dilerim."

Jungkook tekrar iç çekti. Hatırlayamamaktan nefret ediyordu. "Dediğin gibi," dedi. "Hatırlamıyorum."

Jimin başını kaldırıp elinin tersiyle gözünü sildi ve Jungkook'un yüzünü incelemeye başladı. "Yüzünü unutacağım diye çok korktum."

Ardından dudaklarını Jungkook'un yanağına bastırarak geri çekildi.

Bir şey hatırlamışçasına aniden ayağa kalkıp "Hemen geliyorum," dedi ve salondan çıktı.

Geri döndüğünde üstünde az önceki siyah sweatshirt yerine kendisine oldukça bol gelen mavi bir sweatshirt ve altına şort giymişti.

Deminki halinin aksine kulakları havaya dikilmiş ve kuyruğu yavaşça sallanıyordu.

Kollarını iki yana açıp saklayamadığı şirin gülümsemesiyle kendi etrafında bir tur döndüğünde Jungkook ağzı yarım açık şekilde onu izliyordu.

"Sen olunca Jimin'e bir şeyler oluyor yemin ederim Kook. 3 yıldır bir kere bile onu böyle görmedim."

"Sen sus TaeTae. Kookie olunca tabii ki değişeceğim."

Jimin bunu söyledikten sonra Jungkook'un oturduğu koltuğa oturarak dizlerini kendine çekti ve sweatshirtü dizilerinden geçirip ellerini bacaklarının etrafına sardı.

Jungkook hala Jimin'i izleyerek ne
kadar kutsal bir yaratık olduğunu düşünüyordu.

Jimin aniden ona dönünce önüne döndü. Tekrar Jimin'e baktığında küçüğün ona düşünceli bir şekilde baktığını gördü.

"Na kadar acı çektirdiğini bilemezsin Kookie." bakışları Jungkook'tan ayrılarak yere sabitlenmişti. "Her gece sadece fotoğrafınla yetinmeye çalışmak ne kadar zordu bilemezsin, bir saniye bile aklımdan çıkmamanın ne kadar yıprattığını, her saniye senin için ağlamanın beni ne kadar çürüttüğünü, değiştirdiğini, acımın her geçen gün direnerek taze kalmasının ne kadar kıvrandırdığını bilemezsin."

Jungkook bir süre bir şey demeden durdu. Ardından Jimin'e dönerek konuştu.

"Sizi hatırlamadığımı biliyorum, ama siz de hatırlamadığım insanların özlemini çekmenin ne kadar acı bir şey olduğunu bilemezsiniz. Kim olduğunuzu bilmeden özlemenin ne kadar berbat olduğunu bilemezsiniz. Özlüyorum, ama kimi özlüyorum?"

"Kimi özlediğini ben de bilmiyorum Kookie. Bu kadar sene içinde o kadar çok değiştim ki..."

Jimin başını çevirip Hoseok ve Taehyung'un sarılarak onları izlediklerini görünce boğazını temizleyerek başını eğdi.

Bir kol tarafından çekildiğini hissettiğinde başını kaldırdı. Jungkook onu kendine çekerek göğsüne yasladığında kendini bırakıp gözlerini kapattı.

Kulağında bir nefes hissettiğinde geri açtı gözlerini.

"Bana kendini hatırlat Jimin."

***

spring day +jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin