part ten; don't wanna live forever

6.3K 599 257
                                    

Baş ağrısı hafiflerken kollarını iki yana açtığı sırada alıp verdiği nefeslerin sesi odayı dolduruyordu. Gözlerini kapatıp yutkundu ve kendi kendine mırıldanmaya başladı.

"Hatırlamak istemiyorum, geçmişe gitmek istemiyorum, istemiyorum,"

"Min Yoongi," diye mırıldandı kendi kendine. "Seni hatırlamadan bile niye bu kadar nefret duyduğumu anladım Min Yoongi."

Hafifçe tıklatılan kapıyla gözlerini açtı. Kapı yavaşça açılırken içeri önce kahverengi saçlar, ardından ona sanki onu anlıyormuş gibi bakan abisi girdi.

"Rahatsız ettiysem özür dilerim." diyerek Jungkook'un uzandığı yatağa oturdu. "Başın ağrıyor mu?" kardeşinin saçlarını geriye atıp elini alnına yerleştirirken sormuştu.

Jungkook başını iki yana sallayarak sessiz kalınca Taehyung gülümsedi. "Seni sıkmak istemezdi Kook, inan bana. Sadece hatırladığın için heyecanlandı."

"Dayanılmaz, hyung. Gerçekten dayanılmaz. Hatırlamaya çalıştıkça beynime saplanan o acı anlatılamaz. Düşünemiyorum, hatırlamaya çalışamıyorum bile."

Taehyung Jungkook'un saçlarında elini gezdirip düşünceli bir şekilde tebessüm etti. Ardından onu oturur pozisyona getirerek kendine çekti.

"Seni her şeyden korumayı ne kadar özlediğimi bilemezsin."

"Hyung lütfen, ağlamak istemiyorum."

Taehyung güler gibi ses çıkararak ayağa kalktı. "Biraz yalnız kalmak istiyorsan, çıkayım ben." küçüğün bir şey demesine fırsat vermeden odadan çıkınca Jungkook tekrar uzandı.

Odayı incelemeye devam ederken gördüğü oyuncak kaşlarını çatmasına yol açtı. Sarı ördek kollarını iki yana açmış ona bakıyordu.

"Seni nereden hatırlıyorum ben?"

Aklında o gün anlaşılmaz şekilde canlanırken tüylerinin ürperdiğini hissetti.

Kapı tekrar çalınınca bakışları hızla kapıyla buluştu. "Gelebilirsin,"

"Özür dilerim," gerektiğinden de ince çıkan sesle kaşlarını tekrardan çattı.

Dudaklarını birbirine bastırarak gülümsedi ve Jimin'in yanına gelmesi için yanını patpatladı.

Jimin başını eğerek Jungkook'un yanına uzanınca Jungkook kolunu küçüğün beline sardı. Jimin'in başı Jungkook'un boynundaydı ve ellerini kendine çekmişti.

Jungkook'un boynundan başka bir şey görmüyor, onun kokusundan başka bir şey almıyor, onun nefes alış verişlerinden başka bir şey duymuyordu.

"Hatırlasaydın da böyle sarılır mıydın bana?" Jimin başını kaldırmadan sorduğunda Jungkook göğsüne çarpan havadan huylanmıştı.

"Neyi hatırladığımda ve ne yaptığına bağlı."

Jimin ses çıkarmadan öyle durdu bir süre. "Peki ya gittiğin günü hatırlasaydın?"

"Hatırlamıyorum ki."

"Dedim ya, resmen yiyiştik işte, affetmesen haklısın. Kendime o kadar kızdım ki, Hobie ve Tae Hyung olmasaydı..."

Jimin susunca Jungkook geri çekilerek yüzüne baktı. Anlamış ama yine de ondan duymak istiyor gibiydi.

"Denedim." dudağını ısırarak bakışlarını eline sabitledi. "İntihar etmeyi denedim." fısıldayarak söylediğinde Jungkook gözlerini büyüttü. "Az kalmıştı, biliyor musun? Bana bunca acıyı çektiren hayattan uzaklaşmama çok az kalmıştı." Jungkook'a bakıp hafifçe gülümsediğinde Jungkook bakışlarını kaçırdı.

spring day +jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin