part nineteen; love words

4.6K 405 132
                                    

Jungkook ağzından bir hıçkırık kaçarken başını sallamıştı. Jimin onu omuzlarından tutup kendinden uzaklaştırdığında Jungkook onun da yanaklarının ıslanmış olduğunu görünce gülümsedi.

"Sen niye ağlıyorsun?" dedi elinin
tersiyle gözünü silerken.

"Çünkü sen de ağlıyorsun."

Jungkook'un gülümsemesi genişlerken Jimin de tebessüm ediyordu.

"Özür dilerim," konusu açılmışken Jungkook'un pişmanlığını ve acısını anlaması için kendisi de özür dilemek istemişti. Daha sonra tekrar bu konuyu açıp Jungkook'u huzursuz etmek istemiyordu. "Yoongi'yi öptüğüm için, senin güvenini, kalbini kırdığım için, yüzsüz ve utanmaz olduğum için, yaptığım her şey için çok özür dilerim. "

"Seni affettiğim anda mutsuz olduğum tüm zamanları unuttum." dedi Jungkook, yüzündeki güzel tebessümle.

***

"Hoseok, seni öpmeye çalıştığım ilk zamanı hatırlıyor musun?"

"Unutur muyum sence?" Hoseok gülmemek için kendimi tutmaya çalışırken bir yandan da ters ters bakmaya çalışıyordu sevgilisine.

"Hadi ama, sen de beni öpmek istiyordun."

"Tüm okulun ortasında olmasaydı belki."

"Hm yatakta olsaydı isterdim diyorsun."

Hoseok daha fazla dayanamayıp genişçe sırıttı ve Taehyung'un koluna vurdu. "Salak, niye güldürüyorsun?"

"Çünkü gülünce melek gibi oluyorsun aşkım."

Hoseok başını eğerek suratındaki sırıtışı yok etmeye çalıştı. Hafif de olsa başarınca Taehyung'a geri döndü. "Şimdi neye benziyorum?"

Taehyung gözlerini kısarak sevgilisinin suratını inceledi. "Tam bir bebek. Ama dikkatini çekmek isterim, Kim Taehyung'un bebeği."

Hoseok tekrar gülmeye başlayınca Taehyung gerilen dudaklara küçük bir öpücük kondurdu.

"Gerizekalı." Hoseok sessizce mırıldandığında Taehyung surat astı.

"Bak olmuyor ama böyle böceğim. Ben sana aşkım, çiçeğim, sevgilim, bebeğim diyeyim. Sen gel bana mal, gerizekalı de. Senin sevgi anlayışın bu mu?"

"Tamam aşkım, bir tanem, sevgilim, hayatım, oldu mu?"

"Ay ne güzel söylüyorsun öyle, bir daha desene."

Hoseok gülümsedi. "Sa- Sevgilim, seni seviyorum?"

"Ya sen çok tatlı söylüyorsun ama böyle olmaz ki~"

"O zaman gerçek aşk kelimelerime dönebilir miyim?"

"Hayır, hayır. Bir daha asla."

Hoseok dudaklarını büzdü. "Peki aşkım o zaman artık eve dönebilir miyiz?"

"Senin o aşkım diyen dudaklarını ısırırım." (Bu size karşı ben.)

Taehyung bunu dedikten sonra yerinden kalkarak Hoseok'un elini tuttu ve onu da kaldırıp bulundukları kafeden çıkmak için harekete geçti.

"Taehyung, hesabı kim ödeyecek?"

"Hşş, çaktırma sevgilim, ikimizin de üstünde para yok ne yazık ki." Taehyung fısıldadığında Hoseok gözlerini büyüttü, ardından kısılana kadar güldü. Sevgilisi onun güzel kahkahasını dinlerken onu her gün böyle güldürmek için her şeyi yapabileceğini düşündü.

Taehyung hala gülmekte olan sevgilisinin elini sıkıca kavrayıp yavaş adımlarla dışarıya doğru yürürken arkada duyduğu ses lanet etmesine neden olmuştu.

"Beyefendi hesabı ödediniz mi?" garson üstü tabaklarla dolu olan masaya bakarak Taehyung'a sorduğunda Taehyung gözlerini büyütmüş olan Hoseok'a baktı.

Duymazlıktan gelerek yürümeye devam ettiğinde ise omzunda hissettiği el ile arkasına bile bakmadan Hoseok'u da elinden çekerek koşmaya başladı.

Arkalarından bağıran insanları duymamaya çalışarak uzun süre koştuktan sonra bir yerde nefes nefese kalmış şekilde durdular.

"Böyle koştuğumu en son Kook ile lisedeyken kantinden çaldığımız yiyeceklerin parasını ödememek içim ısrarcı olduğumuz zaman bizi kovalayan kantinciden kaçtığımızı hatırlıyorum."

Hoseok gülerek soluklanmak için arkasındaki duvara yaslandı ve ellerini dizlerine koydu. "Kafede kahvaltı yapmaya çalışırsan böyle olması gayet normal."

Taehyung gülerek yere oturdu. "Kendimi liseli ergen gibi hissettim Hoseok bu normal mi?"

"Eğer sensen tabii ki normal sevgilim."

Taehyung bu sefer yere uzanarak gökyüzünü seyretmeye başladı. "Bak Hoseok buradan gökyüzü çok güzel görünüyor."

Taehyung bunları söylerken gözlerini sonuna kadar açmış ve bir noktaya sabitlemiş olan sevgilisine dönünce kaşlarını çattı.

"Taehyung, eğer ölürsem, Jimin ve Jungkook'un aşırı sevimliliğinin suçu her şey, tamam mı?"

"Niye, ne ol-" Lafını bitiremeden gördüğü manzaraya karşılık yerinde zıplamaya başlarken Hoseok duvarın dibine çökmüştü.

Jimin'in Jungkook'un yüzünü kavrayıp dudağına bir öpücük kondurduğunu görecek kadar yakındılar.

Taehyung bu sefer duvara kafa atarken Hoseok tırnaklarını kemiriyordu.

Jimin ve Jungkook'un sarılarak ağlamaları kadar tapılası bir görüntü yoktu.

Taehyung değişik sesler çıkarmaya başladığında ise Hoseok gözlerini çifte dikmiş gözleri dolu dolu onları izliyordu.

Jimin ayağa kalkarak elini Jungkook'a uzatmıştı. Jungkook da uzatılan bu eli
tutarak ayağa kalkmış, elini Jimin'in omzuna atınca Jimin de omzundan sarkan eli tutmuştu.

"Taehyung bakar mısın resmen kavuşamayan deli aşıklar kavuştu, çıldıracağım." Biraz durduktan sonra işaret parmağıyla sevgilisibi dürttü. "Hadi yanlarına gidelim."

"Böyle güzeller bebeğim. Karışmayalım."

"Kafayı yiyorum galiba,"

"Genelde bu benim rolüm olurdu ama neyse,"

Hoseok küçük bir kahkaha atarak yerden kalktı. "O zaman sen iste ben itiraz edeyim, en sonunda her zaman olduğu gibi beni aşırı tatlılığa maruz bırak ve yanlarına gidelim?"

***

Tamam bu bölüm aşırı aşırı aşırı kısa oldu üzgünüm.

Bugün bir bölüm daha atmayı denerim, umarım atabilirim.

Hepinizi RM'İN GÜZEL GÜLÜŞÜ VE GAMZELERİ KADAR çok seviyorum. Bangtan'la kalın~

spring day +jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin