part twenty three; photograph

4K 336 275
                                    

"Senden beni anlamanı beklemiyorum, sadece anlamış gibi yapsan yeter diyorum." genç konuştuktan sonra herkes cevap için bakışlarını gencin sevgilisine çevirmişti.

"Bak, benim sana söylemeye çalıştığım şey ise, beni tanıyorsun, rol yapamam ki sevgilim!"

"Bu konuda haklısın Baek." diyerek sevgilisinin yanağına küçük bir öpücük kondurmuştu genç, geri kalan herkes neden Chanyeol ve Baekhyun'un olağanüstü saçmalıklarıyla uğraştığını ve onları dinlediğini sorgularken.

"Tamam güzel bir çift kavgasıydı, ben de istiyorum Hoseok." Taehyung kollarını kavuşturarak küçük bir çocuk misali konuştuğunda Hoseok onun burnunu işaret ve orta parmağı arasında sıkıştırarak gülmüştü.

"Konuşmalarınız bittiyse kalkabilir miyiz artık ben sevgilimle uyumak istiyorum." başını Jungkook'un dizlerine yaslamış, gözleri kapalı Jimin huysuzca söylenmişti. Söyledikleriyle Jungkook hafifçe gülümseyerek sarı saçlarla oynamaya devam etmişti.

Chanyeol ve Baekhyun kaşlarını indirip kaldırırken Taehyung 'hmm'lamıştı imalı bir şekilde. "Harbi, bir şey soracağım Jungkook, uke sen misin acaba?"

Sorduğu soruyla Hoseok içtiği suyu çimlere tükürerek gülmeye başladı. Namjoon yanında oturan arkadaşının sırtını gülerek sıvazlarken Jungkook' tan cevap bekliyor gibi gözüküyorlardı.

"Saçmalama hayatta uke olmam ben!" Jungkook dehşet bir ifadeyle bağırdığında Taehyung alaycı bir şekilde kaşlarını çattı.

"Niye?" diye sorduğunda Chanyeol lafa karıştı.

"Acı çekmeyi değil çektirmeyi seviyor abisi."

"Ya gerizekalı," diyerek Chanyeol'un omzuna vurmuştu Jungkook. "Kapa lan sen çeneni."

SeokJin gülerek Jungkook'un koluna ona bakması için dokunduğunda Jungkook ona dönmüştü. "Ne iş, daha hatırlamadığın kankalarına lan falan?"

Jungkook, Jimin'in bakışlarının yine ona döndüğünü hissetti. Bakışlarını ona çevirdi ve dudaklarını yaladı.

Herkesin bakışları bir yana, onun bakışları çok derin görünüyordu. Anlamak için içine düşse sonunu bulamayacak kadar derin görünüyordu.

Gülümseyerek omuz silkti SeokJin'e bakarken. Ya şu saçma konu kapanacaktı, ya da Jungkook gülümsemeye çalışmaktan felç geçirecekti.

Jimin yerinde doğrulup oturur pozisyonda Jungkook'a döndü. "Jungkook," dedi. Büyük olan bir an her şeyi anlatacağını düşündü her şeyi. "Ben yürüyüş yapmak istiyorum."

Jungkook Jimin'in ne yapmaya çalıştığını anlayamadı. Bir süre ağzı aralık, ona bakarken omuz silkti daha sonra. "Gidelim bebeğim."

Ayağa kalkarak küçük olana elini uzattı ve Jimin tutunca çekerek ayağa kaldırdı.

"Güzel o zaman, ben de diyordum ne zaman sohbet dışında bir şey yapacağız." Chanyeol da kalkarak söylediğinde Jungkook kaşlarını çatarak ona baktı.

"Sen nereye? İkimiz gidiyoruz." Jungkook sevgilisiyle kendini gösterirken konuşmuştu.

"Niye ama!"

"Chanyeol, yerine otur." Namjoon çocuğu tişörtünün eteğinden tutarak onu aşağı çekmeye çalıştı.

"Bıraksana lan sevgilimi!" Baekhyun bağırarak Namjoon'un üstüne atlamaya kalkıştığında SeokJin onun bacağına sarılarak ısırınca büyük olan çığlık atarak geri çekildi.

Bu sırada Chanyeol'un bırakmış olan Namjoon sevgilisini kendine çekerek başını okşuyordu. "Aferin pastırmam, böyle olacaksın."

Hoseok'un gür kahkahası hepsinin bakışlarını ona çevirirken Hoseok gülmeye devam ediyordu. "Pastırmam ne gerizekalı," diyerek kaldığı yerden devam ettiğinde Taehyung da gülmeye başlamıştı.

Onlar gülüp saçmalamaya devam ederken Jimin Jungkook'un elinden tutarak diğerlerinden uzaklaştırınca ağaçların arasında yürümeye değer bir sessizlik oluştu. Jungkook hala Jimin'e karşı bir hamle yapamıyordu çünkü Jimin ne kadar affetmiş olsa da o kendini affetmiyordu.

Jimin bana bunu asla yapmazdı, diye geçiriyordu içinden sürekli. Ben ona kıydım. Kıyılacak son canlı olduğunu bilmeme rağmen, kıyacak son insan olduğumu bilmeme rağmen, ben ona kıydım.

O yüzden elini tutmakla yetiniyor, ona sarılmaya kalkışamıyordu bile.

Jimin bunu anlıyordu. Sevgilisinin nasıl hissettiğini biliyordu. Suçluluk duygusunun içini nasıl yiyip bitirdiğini biliyordu. Unutmak istiyordu geçmişi, yaşananları, hataları, kavgaları... Sadece ve sadece şimdide yaşamak istiyordu. Şimdi ve Jungkook ile.

Biraz Jungkook'a yaklaşıp başını omzuna yaslayınca büyük olan başını yer eğmekle yetindi.

"Ya Jungkook," deyince Jungkook'un bakışları ona döndü. "Sıcak kolların arasına misafir etsene beni, beni sevdiğine inandığım günleri özledim." ellerini ayırıp kollarını iki yana açarak başını yana eğdi.

Jungkook hiç düşünmeden küçük olana sarıldığında Jimin de onun boynuna sarılmıştı. Jungkook başını Jimin'in boynuna gömerek kokusunu içine çekti. Bir süre ikisi de ayrılmadan başları birbirlerinin boynuna kaldılar öyle.

"Jungkook, artık ne olursa olsun eskilere dönmeyelim olur mu? Üzgün olmanı istemiyorum, hep gül istiyorum, benim için gül, olur mu?" Jungkook bir şey demeden sadece baş salladığında Jimin görmese de hissetmişti. "Bizim hikayemizde hüzün istemiyorum artık. Niye Hobie ve Tae Hyung gibi olamıyoruz? Gerçekten sevgili gibi olamıyoruz, mutlu olamıyoruz. Sorun olmasın artık tamam mı Jungkook? Dargınlık olmasın. Kimse kimseye kızmasın. Geçmişte yaşamayalım artık. Şimdi yaptığımız hatalara şimdi kızalım. Geçmişte yaptıklarımızla uğraşmanın birbirimizi üzmekten başka bir şey yaptığı yok."

Jungkook yine başını sallayarak Jimin'den uzaklaştı ve elini hafifçe yanağına koydu. Jimin başını büyüğün eline daha çok yaslayarak gözlerini kapattı ve huzurla gülümsedi. Bu görüntü her zaman olduğu gibi Jungkook'un aklını başından alırken Jimin tarafından her kutsandığında yapmak istediğini yaparak küçüğün dudaklarından hızlı ve küçük bir öpücük çaldı.

Jimin'in gülüşü genişlerken kısılan gözlerinden açık mı kapalı mı olduğu belli olmuyordu.

Jungkook hayran kaldığı manzaraya hayran kalmaya devam ederken arkadan duydukları ses tüm romantik ortamı yerle bir etmişti.

"Aman Tanrım tam zamanında çekmişim! Çok güzel çıktı!"

°°°°°°°

Alın size olaysız sorunsuz bir bölüm çiçeklerim.

O smuttan sonra kendime gelemedim. Ama şimdi iyiyim sanırım.

Bir daha bu konuyu açmayacaktım.

Her neyse, umarım hikayeyi kimse ölmeden bitireceğim. Angst olma ihtimali de var çünkü.

Parmaklarım rahat durursa mutlu sonla bitiririm sanırım. Ama yazarınız bir angst fikrini mantıklı bulursa ve yazmazsa kudurur.

O yüzden bana tuhaf tuhaf angst fikirleriyle gelmeyin aklıma yatarsa valla yazarım.

Hepinizi seviyorum

spring day +jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin