1.Bölüm(Depo)

18.9K 331 305
                                    

Multi mediada Melodi var.

Sabah alarmın sesiyle uyandım. Komidinin üzerinde duran Saat'e baktığımda 07:00'ydi ve ben okula geç kaldım. Hemen gardırobumun karşısına geçip kot pantolonumu üstüne beyaz sade tişörtümü giydim. Sonra elimi yüzümü yıkayıp ayılmak için banyoya gittim. Banyodaki rutin işlerimide hallettikten sonra beyaz'a kaçan sarı saçlarımı taradım. Veeee işte hazırım.

Anne ve babam bu saatte uyuyor olmalıydı. Derse geç kalmanın verdiği korkuyla koşarak evden çıkarken kedim Yumak'ı yan oda da yerde yuvarlanırken görünce açtığım kapıyı kapatıp Yumak'ın yanına geldim.

 Derse geç kalmanın verdiği korkuyla koşarak evden çıkarken kedim Yumak'ı yan oda da yerde yuvarlanırken görünce açtığım kapıyı kapatıp Yumak'ın yanına geldim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sonra onun hep hoşuna gittiği şeyi yaptım. Kucağıma alıp bir güzel başını okşadım. Ben başını okşarken 'mmııırr. Mmııırr." Diye sesler çıkartıyordu.

Yumak'ı kucağımdan alıp yatağına koydum ve koşarak evden çıktım. Etraf karanlıktı. Sokağı aydınlatan tek şey loş bir sokak lambasıydı. Koşar adım okula giderken sokağın başındaki depadan gelen ses ile yüzümü sesin geldiği yere çevirdim.

O da ne? Yoksa bu ses... bu ses silah sesi miydi?

Depoya doğru yavaş ve korkak adımlarla gittiğimde yerde kanlar içinde yatan sarı saçlı bir adam ve elinde silah tutan siyah gömlekli bir adam görünce hemen saklandım. Adam siyah gömleği ve pantolonu ile 'ben belayım' diye bas bas bağırıyordu.

Takım elbiseli iki adam elinde silah tutan siyah gömlekli adama "Adamı ne yapalım Savaş abi." Dediğinde Savaş denen o adam "Leşini köpeklere yem edin."dedi.

Sonra elindeki silahı takım elbiseli adamlara doğru sallayıp yerde kanlar içinde yatan adamı göstererek "Bana karşı gelirseniz sonunuz bunun gibi olur." Dedi. Sakin kalmaya çalışıp konuşmaları dinlemeye devam ettim.

"Cem denen iti bulmadan yanıma gelmeyin. Anladınız mı lan beni." Diye bağırdığında nefes alış verişlerim hızlanmaya başladı. Bu adamlar mafyaydı ve az önce birini öldürdüklerine şahit olmuştum. Korkudan titreyen eller ile yakın arkadaşım olan Yağmur ve Güneş'in telefon numarasını tuşlayacakken arkamda birinin sinir soluduğunu ensemde hissedebiliyordum.

Arkama dönemeyecek kadar korkak, kaçamayacak kadar çaresizdim.

Sonra saçımda hissettiğim acı ile inledim. Gözlerimden yaşlar gelmeye başladığında bu adamların kimsenin gözünün yaşına bakmadığını anladım. Savaş denen o adam "Ne kadarını duydun." Dediğinde aptal rolünü oynayıp "Neyden bahsettiğini bilmiyorum. Ben hiç bir şey duymadım." Dedim.

Takım elbiseli adamlardan biri sanki yangına kürekle gider gibi"Sanırım Cem'i de öğrendi Savaş abi."dediğinde eliyle ağzımı kapatıp beni aniden siyah bir arabaya bindirdiler. ''Kaçmaya kalkarsan sonu senin için kötü olur.''Takım elbiseli adamlardan biri silahını bana doğrulttuğunda ''Bakın beni şimdi bırakırsanız söz veriyorum kimseye bir şey söylemeyeceğim.'' dedim. Son çare kendimi acındıracaktım. ''Bakın beni de seven merak eden bir ailem var. Sizin hiç mi acıma duygunuz yok?'' dediğimde içlerinden biri bana sert bir tokat atarak susturdu. Yolu görüpte öğrenmeyeyim diye de başıma bir çuval geçirdiler.

Yarım saatlik yolun ardından başımdaki çuvalı çıkarttılar. Beni dağ başındaki ormanlık bir eve getirdiklerinde bu ıssız ormanda beni öldüreceklerini anladım. Ses çıkartmayayım diye eli ile ağzımı kapatırken önümdeki takım elbiseli adamın bacak arasına vurdum. arkamdaki adam eli ile ağzımı kapatırken elini ısırıp onlar acı ile inlerken kumlu yolda koşmaya başladım. Beni de depodaki adamı öldürdükleri gibi öldüreceklerdi. Kumlu yolda koşarken arkamda silah seslerini işitmem ile daha hızlı koşmaya başladım.

Kumlu yolda elimden geldiğince koşarken taşa takılıp yeri boyladım. Kanayan ve sızlayan ayağıma baktığımda soyulmuştu. Tam ayağa kalkıp koşacakken yine saçımda hissettiğim acı ile inledim. ''Nereye gittiğini zannediyorsun lan sen.'' diyip beni saçımdan tuta tuta kumlu yolda ormanlık eve doğru sürüklemeye başladığında ''Bırak beni. Sosyopat sorunlu mafya'nın tekisin. Beni de mi o adamı öldüreceğin gibi öldüreceksin. Eğer bunu yapacaksan acı çektirmeden bir kerede yap.'' dediğimde sinirden çattığı kaşları şaşkınlıktan aralandı. ''Seni öldüreceğimi mi sandın? Eğer seni öldürseydim bunu depoadayken yapardım''dediğinde bu sefer benim kaşlarım şaşkınlıktan aralandı. Bu Sosyopat sorunlu duygusuz adam beni öldürmeyecekse neden beni bu ormanlık eve getirdi.

''Peki beni neden bu eve getirdiğini söyleyecek misin?''

''Öğrenmemen gereken birini öğrendin.''

Nasıl yani? Cem denen o adamı öğrendiğim için mi beni ormanlık eve getirdi. Peki Cem denen o adam kim? Yoksa o damı Savaş gibi bir mafya.

Kanayan ve sızlayan ayağıma baktığımda ''Bu halde yürüyemem.'' dedim. Sıkılmış gibi iç çekip istemeye istemeye beni aniden kucağına aldı ve yürümeye başladı. Siyah gömleğine sinen sigara ve parfüm kokusu bir birine karışmış ve beni adeta büyüleyen bir koku ortaya çıkmıştı. O beni ormanlık eve götürürken başımı göğüsüne yaslayıp kokuyu içime daha çok çektim. Bir eli ayaklarımda bir eli ise belimdeydi. Sonunda ormanlık eve gelmiştik. Kapının önünde iki takım elbiseli koruma vardı. Kapıyı açıp merdivenlerden çıkmaya başladı. Sonra beni bir odaya kapatıp hızla kapıyı kilitledi.

''Beni burada sonsuza kadar tutamazsınız.''

Elbet bir gün bu evden ve bu Sosyopat adamdan kurtulacağım.

Bölüm sonu...

Umarım hikayemi beğenmişsinizdir. Bana ulaşabiliceğiniz instagram hesabım.

ayse_sengun1

Sosyopat Mafya #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin