26.Bölüm(Hastane)

2.5K 79 3
                                    

Arkadaşlar sizden istediğim tek şey multi deki şarkıyı dinleyerek bu bölümü okumanız. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar. :))))

Savaş'ın ağzından
"Sana bir zarar vermelerine izin vermeyeceğim, meleğim."

Kimse duygularını umursamazdı benim meleğimin. Sevmezlerdi seviyor gibi yapıp kandırırlardı meleğimi, bir kere daha yakarlardı canını. Belki ondan yaşça büyük olan bendim ama ben onun minicik kalbini, ellerimi tutan minik ellerini, ipek kadar yumuşak sarı saçlarını, mavi gözlerinde saklı masum bakışlarını kimseye bırakamazdım. O sadece benim ve hep öyle kalacak.

Şimşek çaktığında korktuğu için yanıma gelip birlikte uyuduğumuz o günü, partide kavalyem olduğu o zamanı, sahile gidip ona aşkımı itiraf ettiğim ve ilk öpücüğünü bana verdiği o ânı, beni sinir etmek için dilini çıkarttığı ve benimde ona sinirlenip dilini içeri sokmasını söylediğim zamanı, bana çilek yedirdiği günü, kedicik diye hitap ettiğimde sinirlenişini özledim. Şimdi hepsi bir anı oldu. Şimdi avuçlarımda o minik elleri yok. Artık teni tenimde yok. Artık kazağıma sinen o kokusu yok. Artık o yok. Bu duygu tarif edilmez. Genelde duygusuz olduğumu söylerler ama ben ailemden sonra ilk defa birini kaybetmekten korktum.

Arabayı sürerken hız sınırını aştığımı fark edemedim.

Erkek adam ağlamaz derler. Peki seven adam hiç ağlamaz mı?

"Siktiğimin dünyasında yine yalnız kaldım."

Telefonumun titremesi ile düşüncelerimden sıyrıldım.

Arayan kişi Emirdi. Zalten başka kimin aramasını bekliyordum ki? Melodinin mi?

"Alo."

"Alo, Savaş abi Cem'in Melodiyi nereye kaçırdığını öğrendik abi."

"Neresi lan? O it hangi deliğe girdi? Neresi orası?"

"Terk edilmiş polis karakolundalar abi."

Kurduğu cümleyi tamamlaması ile telefonu suratına kapatmam bir oldu.

"Korkma meleğim. Nereye gidersen git seni bulucağım."

Emir'in tarif ettiği yere geldim. Issız terk edilmiş karakola göz gezdirdiğimde eski ve yıkılmak üzereydi. Dışarıda en az 7 adam vardı ve hepside Cem için çalışıyordu. Onları hallettikten sonra silahımı çıkarttım ve arkamdan gelen 20 takım elbiseli adama sessiz olmaları için işaret ettim.

Yavaş bir şekilde içeriye adım attığımda içeride acı çeken bir Kediciğin sesini duydum. O it herif benim meleğimi sorgu odasında tutarken ona uygulayacağım işkenceleri düşünüyordum.

İçeriye adım atar atmaz silah sesi duyuldu. Bu silah sesi ne benden ne de adamlarımdan gelmişti. Silahtan gelen sesin sahibi Cemdi.

Kedicik yerde acı çeker gibi uzandığında Melodiye silahını doğrultan adam'a döndüm ve hiç gözümü bile kırpmadan ensesine silahımı geçirdim.

"Korkma meleğim. Hiç bir şey olmayacak." Derken onu kollarıma aldım.

"Savaş ölmeden önce aileme onları sevdiğimi söyle. Olur mu?"dedi Melodi.

"Söyleme öyle! Ölmeyeceksin."diyip göz yaşlarını sildim.

"Ben yokken Yumak'a iyi bak."

Gözlerimin içine acı çeker gibi bakıyordu.

"Bana öyle bakma."

Gözlerini tamamen kapattı ve elimi tutan minik elleri hareketsiz kaldı.

"Melodi, gözlerini aç. Beni sensiz bırakma."

Minik bedenini kucağıma alıp arabaya doğru yürümeye başladım.

Deniz yerde baygın olan Cem'i gösterip "Bu iti ne yapalım abi."dedi.

"Siz bir şey yapmayın. O it'in ölümü benim ellerimden olacak."

Deniz onaylar gibi sesler çıkartırken bende karnından vurulan ve şuan kollarımda olan bir meleği arabaya taşıyordum.

Kan çeşme misali akarken adamlarımdan biri arabanın kapısını açtı. Melodiyi arabaya bindirirken kan kaybettiğini ve kan kaybından Melodiyi kaybediceğimizi anlamam o kadar da zor olmadı.

"Ailemi kaybettiğim gibi seni kaybetmeyeceğim." Alnına bir öpücük kondurduktan hemen sonra sürücü koltuğuna oturdum ve son gaz arabayı hastaneye sürdüm.

"Sana bu günden sonra kimse zarar vermeyecek, meleğim. Sakın beni bırakma. Sensiz ben bir hiç'im."

Hastane önüne geldiğimizde Melodiyi kanlar içinde gören iki hemşire koşarak yanına geldi ve kollarımdan alıp sedyeye yatırdılar. Bu dünyadaki tek sevdiğimde avuçlarımın arasından gitti ve ben sadece izliyordum.

Ne yapabilirdim ki? Onu koruyamadım. Bunların bütün sorumlusu benim. O gün onu hiç kaçırmasaydım belki de şuan hastane yerine okulda arkadaşları ile eğleniyor olurdu.

Aradan beş dakika sonra Melodiyi sedyede uzanmış bir şekilde oda dan çıkarken görünce doktor'u durdurup Melodinin durumunu sordum.

O ise "Hastanın nesi oluyorsunuz?"diye bir soru sordu.

"Her şeyi."

"Hasta çok kan kaybetti. Karnına yediği kurşun yüzünden acilen hastayı ameliyathaneye almalıyız."

"Eğer ona bir şey olursa-"Melodinin anne ve babasını görmem ile yumruğum havada kaldı ve sözüm kesildi.

Ellerini tutup "Benim sarı civcivim bizi bırakma lütfen."diye ağlamaya başladılar. Hastane görevlileri ise hiç arkalarına bile bakmadan Melodiyi alıp götürdüler.

Belki de bu Melodiyi son görüşümüz olacaktı.

"Hoşçakal, Melodi."

Bölüm sonu...

Sosyopat Mafya #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin