Doğan
"Minik kuşum, sevgilim, nefes alma sebebim, canım, cancağızım, yakışıklım!"deyip Mert'in üstüne atladım. Mert geriye sendelerken gülüp ona koalacılık yapmama izin verdi. Boynunu öperken beni sımsıkı sardı. Kalbim öyle hızlı atıyordu ki... Nefes almak dahi zordu.
Gecenin dördünde buluşmuştuk. Çok mu serseriydik ya?
Mert kıçımı tutarak beni hoplattı ama indirmeden sarılmaya devam etti. Kokumu içine çekti. Ardından kaldırıma oturdu. Ellerim ensesinde birleştiğinde yüzüme gülümseyerek bakıyordu. "Beni özledin mi?"
"Çooook ama gecenin dördünde evden ip sarkıtıp kaçma, anneden terlik yememe challenge yaptım."
"İple mi indin?" Kaşını kaldırdı şaşkınlıkla.
"Ay yok be. Sürüne sürüne kapıya geldim öyle çıktım." Kıkırdadım. "Dirseklerim uf oldu."
"Burası mı?"deyip bileğimi kavradı ve ne olduğunu anlamadan dirseğimi öptü. Yüzüne divan edebiyatı aşıkları -demek ders çalıştım- gibi bakarken öpücükler bırakmaya devam etti.
Bileklerimi öpedururken başımı arkaya atıp kesik nefesler vermeye başladım.
Mert bileğimi emdi. Gözlerim kaymaya başlamıştı.
O beyaz ışık mıydı?
"Çok güzel kokuyorsun."
Vücudum yay gibi gerilirken nefes alışverişlerim hızlandı. Mert kemiğimi öptü. "Sikeyim... Hiçbir şey bu kadar iyi hissetirmedi." Bir eli belimde konumlandı. Yanağıma bir öpücük bırakıp beni kucağından kibarca indirdi.
Evet, kibarca. Ben de şaşırmıştım. Hayvanlığın bile bir kotası vardı ve bence bunu doldurmuştu.
Dizdiği şişeleri gösterdi başıyla. "Neden buraya geldik, biliyor musun?"
"Bileklerimi öpmek için mi?"dedim sarhoş gibi konuşurken.
Güldü. "Bu kadar hoşuna gideceğini tahmin etmemiştim."
"Ben de. Bu yüzden tekrar yap ve tahmin etmeye çalışalım."
Göz devirerek güldü. Cebinden silahını çıkardı ve yüzü bana dönükken ateş açtı. Gördüğüm en seksi beş saniyeydi.
Demek o yüzden beni buraya çağırmıştı. Atış yapacaktık, Evran'dan kıskandığım için beni de çağırmıştı sanırım. Evran mı söylemişti ki?
Gıybetçi yelloz.
"Göstermemi ister misin?"dediğinde salak salak suratına bakmakla meşguldüm.
Elini uzatıp beni ayağa kaldırdı. Tek gözünü kapayıp en uzaktaki şişeye silahı yönlendirdi. Tetiği çekip tak diye vurduğunda hayran hayran bakmaya başladım.
"Nasıl öğrendin bunu?"dedim mesafeye bakarak. Bayağı keskin nişancıydı he.
"Dedem göstermişti. Ölmeden yani. Dilek ile gelirdik, ben vurdukça sevinirdi, beni izlemeyi çok severdi. Burada oturur konuşurduk, sıkıntılarımızı paylaşırdık. Sıkıntılarımız şişelermiş gibi hepsini vururdum." Buruk bir ifadeyle ileri baktı.
Dilek kız kardeşiydi.
"Ona da gösterecektim ama... ama siktiğimin sarhoşu arabayla bedenini paramparça etti." Yutkundu. "Sıkıntılarını kendisi geçirecekti... Orospu çocuğu, buna bile izin vermedi."
"Mert..."
"O benim gücümdü,"dedi fısıltıyla. "Onunla asla yalnız değildim."
"Mert... Ben... Ben varım." Kalbim acıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kamyon | boy×boy
Short Story"Kamyonunu bozma." Güldük. "Bozmam. Hem bana öğrettin,"dedim o günkü gibi. "Yaparım." "Yapamazsan yardım ederim,"dedi o da o günkü gibi. Küfür içerir. Text Boyxboy'dur. (Portakal kitabındaki Doğan karakterinin textingidir. İki kitabı birlikte ok...