Shinee: Our Page
Dün sabah uykumu almış halimle şu an ki halim arasında dünya kadar fark vardı. Dün sabah uykumu alarak uyanmıştım ve bütün günde uyuma ihtiyacı hissetmemiştim. Bu sabah ise gözlerimi zor açmıştım. Bütün gün sırada sürünüp her yerde Changbin'i aramıştım ama bulamamıştım. Böyle devam ederse sanırım kalacaktı. Son senesiydi ve ders çalışması gerekiyordu ama onun bütün gün ne yaptığı hakkında en ufak bie fikrim bile yoktu.
"Eve gitmemiz gerektiğinin farkındasın değil mi?"
Jeongin sessizce mırıldandığında ona döndüm. Belki okuldan geç çıkar diye bekliyordum ama son onbeş dakikadır kapıdan çıkan tek kişi geometri öğretmeniydi ve bizi pek sevdiğini söyleyemezdim. Son kez kapıya bakıp okuldan çıktığımda Jeongin bir şeyler anlatıyordu ama pek dinleyemiyordum. Nerede olabilirdi ki? Bütün gün gerçekten ne yapıyordu? Hiçbir şey bilmiyordum. Hakkında çok az şey biliyordum ve bu şu anda canımı sıkmıştı.
"Ona dedim ki 'bu en iyis-' sen beni dinliyor musun?"
Jeongin önüme geçtiğinde sinirli duruyordu.
"T-tabii ki dinliyorum seni,"
Gözlerini kısıp kollarını küçük bir çocuk gibi önünde bağladı.
"En son ne dedim peki?"
Ağzımı açmıştım ki ne söyleyeceğimi bilmediğim için hızla kapandı.
"Sen artık beni hiç dinlemiyorsun! Benimle de ilgilenmiyorsun, varsa yoksa Changbin! Hep onu düşün zaten ben kimim ki?"
Sinirle önüne dönüp yürümeye başlamıştı ki hızla önüne geçtim.
"Saçmalama hem onu düşünmüyordum,"
"Kaç yıldır seni tanıyorum ama sen hala daha bana yalan söyleyemeceğini anlayamadın. "
"Tamam onu düşünüyordum ama işlerin karışık olduğunu biliyorsun."
Kafasını iki yana sallayıp beni orada bırakmadan önce son kez konuştu.
"İşlerin nasıl olduğunu bilmiyorum Felix çünkü artık yaptığın tek şey uyumak ve onu düşünmek."
___________________
Yatağımda uzanmış olan her şeyi düşünmek istiyordum ama sınavlarım yaklaştığı için yaptığım tek şey dikkatimi test kitabına vermeye çalışmak oldu. Mesaj sesini duyana kadar, on dakikadır aynı soruda olduğumun farkında bile değildim. Telefona bir bakış atıp teste dönmüştüm ki mesajın Changbin'den olabileceği düşüncesiyle hızla telefonu aldım. Mesaj ondan değildi, Jeongin aşağıda ki parkta buluşmak istiyordu. Geleceğimi söyleyip üstüme bir şeyler geçirerek hızla evden çıktım.
Saat daha erken olduğu için ara sokaklar bile doluydu. Parka girdiğimde arkalarda kalan bankta oturduğunu gördüm.
"Hey.."
Sadece başıyla selam verip yana kaydı.
"Ben fazla abarttığımı düşünüyorum.."
Direk konuya girdiğinde gülümseyerek kolumu etrafına doladım.
"Fazla abartmadın, haklısın. Son zamanlarda istesemde onu kafamdan atamıyorum ve seninle ilgilenemediğim için böyle davranman normal."
Daha sonra farklı şeylerden konuştuk son zamanlarda en çok güldüğüm zamandı. Tabii tanrı bunu hissetmiş olmalı telefonum çaldı. Tanıdık olmayan numarayı açmayıp Jeongin'e dönmüştüm ki tekrar çaldı.
"Belki önemlidir açsana,"
Açmak istemesemde merak etmiştim.
"Alo?" Arkadan gelen yüksek sesli bir müzik vardı.
"Adının Changbin olduğunu söylediği birisi burada sızdı ve sizi arayabileceğimi söyledi. Onu gelip alır mısınız?"
Jeongin merakla yüzüme bakarken adresi alıp telefonu kapattım.
"Ne oldu?"
"Changbin sızmış, gidip onu almam gerek özür dilerim."
Hızla ayağa kalkıp sövmemeye çalışıyordum.
"Bekle ben de geliyorum. Onunla tek başına uğraşmanın kolay olacağını düşünmüyorum."
Jeonginle beraber taksiye bindiğimizde onun bu kadar içmesine sebep olacak ne olabilir diye düşünüyordum. Bir yanımda sövüyordu tabii.
Gerçekten beni delirtiyordu. Yani ikide bir beni öpmeye çalışması yetmiyormuş gibi bir de ağlıyordu. Onu sevmediğim için öpmediğimi söyleyip, salya sümük ağlıyordu. Jeongin bu haline gülmek dışında hiçbir şey yapmıyordu. Sözde bana yardım edecekti şerefsiz.
"Bak!" Tekrar kollarını boynuma dolayıp üstüme yığıldı.
"Sarılmıyorsun bana, sen sevmiyorsun işte beni!"
Tekrar derin bir nefes alsamda yetmiyordu.
"Changbin sarılıyorum zaten sana, sarılmasam şu an yeri öpüyor oluyordun."
Burnunu çektikten sonra tekrar bağararak ağlamaya başladı.
"Haaayır! Sevmiyorsun işte beni! Yalan söylüyorsun sen!"
Sonunda bardan çıkabilmiştik. Jeongin taksi durdurmaya çalışırken ben de Changbin'i sabit tutmaya çalışıyordum. Sokakta birkaç kişi vardı ama bizi pek hatırlayacaklarını sanmıyordum. Kafası güzel olan tek kişi Changbin değildi. Sonunda bir taksi durdurabildiğimizde hepimiz arkaya bindik. Hepimizin niye arkada sıkışık gittiği hakkında hiçbir fikrim yoktu. Şu an kimse de önemsemiyordu zaten. Changbin uyukluyordu, Jeongin sırıtarak pencereden bakıyordu ve ben hala daha kaşlarım çatılı Changbin'e bakıyordum. Taksici nereye gideceğimizi sorduğunda ona Changbin'in evinin adresi-kafenin üstündeki odasının olduğu yeri- verip geri yaslanmıştım ki telefonum çaldı, annem arıyordu.
"Alo?"
"Saat kaç oldu neredesin Felix?"
Ne olur olmaz Changbin'in ağzını kapattım. Uyukladığı için sadece homurdanmıştı.
"Jeonginle yürüyüşe çıktık bir saate gelirim."
"Bu saatte ne yürüyüşü bu?"
"Jeongin'in birkaç kız sorunu varmış konuşmak istedi.."
"Jeongin'in kız sorunu var ve bunu seninle mi konuşmak istedi?"
Kesinlikle sıçmıştım.
"Evet, niye olmasın ki?"
"Neden olmasın acaba?"
"Kapatmam gerek anne evde konuşuruz. "
Telefonu kapatıp cebime koyduğumda Jeongin alayla bana bakıyordu.
"Gerçekten mi? Kız ve sen mi? Daha zekice bir şey bulamadın mı?"
"Aklıma sadece o geldi, biz indikten sonra sen devam et. Ben bunu yatırıp öyle dönerim."
Kafasını salladığında kafenin önüne gelmiştik. Birkaç tuhaf pozisyon sonunda arabadan çıkabildiğimizde sonunda rahat bir nefes almıştım. İçeride sadece bir kız vardı ve onu yukarı çıkarmama yardım ettikten sonrada çıktı. Yatakta sızmış bir şekilde uyurken dinlenmek için küçük koltuğunda oturuyordum. Terlemiş ve yorulmuştum. Ayakkabılarını çıkarttığım sırada onu sevmediğimle ilgili bir şeyler mırıldandı. Ceketini üstünden çıkarttıktan sonra pürüzsüz yanağını okşadım.
"Beni delirtiyorsun ve itiraf etmeliyim ki bu bazen hoşuma gidiyor ve seni seviyorum. Söylemek bu kadar zor olmamalı değil mi?"
İşlerim bir türlü yoluna girmiyor neden ben de bilmiyorum ama sonunda buna yeni bölüm yazabildim. Umarım beğenmişsinizdir, kendinize iyi bakın sizi seviyorum💜💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Little -CHANGLIX-
FanfictionFelix~ Bu bir aşk hikayesi değildi. Bu Changbinin nasıl kalbime girip içinde ergenliği dahil bütün duygu karmaşalarını yaşadığı bir hikayeydi. Ya da öyle değildi ve ben şu an ağzına sıçmak istediğim için böyle düşünüyordum. Her iki şekilde de kalbim...