1.Bölüm İnsancık

1K 72 30
                                    

Evet ben bir çaylaktım. Elimde tuttuğum aptal harita ile yeni evimin yolunu arıyordum. Her kurt ergenlik yaşını atlatınca farklı yerlere dağıtılırdı ama ben işlediğim suç yüzünden daha 16 yaşımda sürgün edilmiştim hem de bir alfa, beş betanın ve benim gibi omega olan sadece bir kurtun kaldığı bir eve. 

Tanrı aşkına tek suçum Ulukurt'un içeceğini tavşan kanı ile değiştirmemdi. Kendi kendime sırıttım. Ama gerçekten tepkisi efsaneydi. Sırf bu yüzden sürgün edilmeye değecek türden hemde.

Ulukurt'un beni sürgün ettiği yer kurt ve vampir sınırına en yakın olan bölgeydi. Tanrı aşkına hangi akılla benim gibi yaramaz ve yerinde duramayan birini oraya sürgün ederdi ki? Bu Ulukurt cidden beyinsizdi.

Kaşlarımı çatarak incelemiş olduğum harita gerçekten karmaşıktı. Coğrafya bilgim de sıfırdı. Sürgün edildiğim için eğitimim yarım kalmıştı. Aman sanki bayılıyordum. Neyse ki bir şekilde evi bulduğumda haritayı yüzümün önünden çekip başımı kaldırarak etrafıma bakındım. Bahçesinde türlü türlü ağaçları ve çiçekleri olan sıcacık bir yuva izlenimi veriyordu. Sevimlice gülümseyip derin bir iç çektim .Burası güzeldi, en azından huzurlu diye düşünmüştüm. Ta ki evden birisi çıkana kadar....

Beni görmesi ile koşarak yanıma geldi."Hey sen yeni yetme bebesin öyle değil mi? Selam ben Minho beş betadan en yakışıklısıyım." Sırıtarak kolunu boynuma doladı ve göz kırptı. Tamam her şeyi anlardım iyi hoş da yeni yetme bebe de neyin nesiydi? 

Zoraki gülümseyip karşılık verdim. "Aaah... Selam ben de Kai." Sırıtarak bana baktı ve kolunun altındaki kafamı kaşıdı. "İyi anlaşacağız çaylak!"beni eve doğru sürüklemeye başladı. Kolunu altından anlam veremeyen bakışlarım ile gıdısını ve yüzünü incelerken gülümsedim. Her ne kadar bebe, yeni yetme ve çaylak diyerek bana hitab etse de onu sevmiştim. Gülüşü sıcak ve sevecendi.

Kapıyı omzu ile ittirdi ve beni kolumdan tutarak içeriye çekiştirdi. Ardımdan girer girmez omuzlarımdan tuttu ve sevinçle bağırdı "Yeni çaylağa merhaba diyin çocuklar!!" Elindeki telefonla oynayan çocuk, başını nazikçe kaldırıp mutlulukla bana baktı.

"Selam ben Baekhyun kısaca Baek desen de olur." 

Sarı kakülleri alnına düşüyordu. Takmış olduğu yuvarlak çerçeveli minik burnunun hemen ucunda duran gözlük onu çok sevimli gösteriyordu. Tanrı aşkına cenette mi düşmüştüm? Çok güzeldi. Melek gibi masum bakıyordu. Ayaklarımın karıncalanıp yanaklarımın sıcakladığını hissetmiştim o an. Tüm düşüncelerimden kepçe kulaklı uzun boylu çocuğun elini Baek'in beline dolaması ile sıyrıldım.

Bana bakarak sevimlice gülümsedi. Gülümseyince beliren gamzesinin ardından konuşmaya başladı."Ben de Chanyol seni küçük bücür. Baek'in sevgilisi diye tanıtsam daha doğru kaçar."sırıtarak Baek'e döndü ve dudaklarına minik bir öpücük kondurdu. Harika kesinlikle cehenneme düşmüştüm...

Ardından Minho'nun yanına yaklaşan kısa boylu çocuk ile şoka uğradım."Yok artık herkesin mi sevgilisi var??" şaşkınlıkla açılan kocaman gözlerimle Minho'ya döndüm. O da aynı tepki ile bana bakıyordu.

Bakışlarımı Minho'dan çekip tekrardan yanımıza gelen kısa boylu çocuğa çevirdim."Ben Minho'nun değil seni yanına geliyordum salak!"Kafama patlattığı şaplak ile aptal aptal sırıttı. "Ben Taemin. Lee Taemin." tatlı bir ses tonu vardı. Çatmış olduğum kaşlarımı gevşetip başımı tuttuğum elimi çekerek sevimlice ona gülümsedim."Ben de Kai." sanırım Minho'dan sonra adımı ilk söylediğim kişiydi. Neden bilmem ama samimiyeti ve rahatlığı hoşuma gitmişti.

 Sırıtarak elini koluma doladı ve beni içeriye çekip konuşmaya devam etti. "Şu masada oturan çifte kumrular Tao ve Kris oluyorlar. Tanışmalar Kris'in tarzı değildir." Açık kahve tonlarındaki çekik gözlerini devirdi. Onun sevimli hareketine karşılık kıkırdadım. Adını duymasının hemen ardından uzun boylu çocuk bakışlarını benim gibi olan esmer tenden çekip elini havaya kaldırdı ve bağırdı"Not my style dude!"sırıtıp sevgilisi ile konuşmaya geri döndü.

Siyah İnci [Sekai]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin