Yaklaşık iki saattir hastanedeki ıssız, boş ve soğuk odamda oturuyordum. Fazla sıkıldığım için gözlerim odadaki saate takılmış, ara sıra çıkardığı "tik tok" sesine eşlik eder olmuştum.
Sıkıcı ortamı Taemin'in karga sesi bozdu. "Kai!" Okul bitmiş olacaktı ki, Taemin çantası omzunda, sarı saçları dağılmış vaziyette çığlık atarak odaya daldı.
"Seni çok özledim ,iyi misin?" Taemin'in sıkıca boynuma sarılması üzerine arkadan gelen Minho'nun gözlerini devirdiğini görmemle yüzümdeki git gide genişleyen imalı gülümseme, Taemin'in bacağımın üzerine oturması ile acı dolu bir inlemeye döndü.
"Ahhh!" Ben acı ile inlerken Minho'nun attığı kahkaha üzerine ona ölümcül bakışlarımı yolladım. O sırada Taemin de korku ile yerinden kalkmıştı. "Ah özür dilerim Kimçim iyi misin?" Endişe ile yüzümü okşarken sorduğunda bakışlarımı Minho'dan Taemin'e çevirip, acı ile dolan gözlerimi es geçerek başımla onayladım.
"İyiyim." Dediğim üzerine Taemin dudaklarını büzerek sıkıca boynuma sarılıp saçlarımı okşamaya başladı. Burnuma dolan şeftali kokusunu derince içime işledim.
"Çok korktum Kai...Çok korktum. Ah seni kaybetmekten o kadar çok korktum ki... Sensiz ben ne yaparım? Kimin yanında bu denli rahat olur sırlarımı paylaşırım? Kimin yanında rahat rahat güler, kimin yanında ağlarım? Kimden kağıttan kurt origami yapmayı öğrenirim? Kimle okuldan kaçar, dersleri eker ve olgun yakışıklı, adamları dikizlerim? Kai sen olmasan ben ne yaparım!?"
Taemin'in sesi sonlara doğru titremeye başladığında sevimlice gülümseyerek ayrıldım ondan. Şimdi rahatça görebiliyordum şişen gözlerini, dolgun ve geniş dudaklarını.
"Şhhh merak etme. Sonuç olarak burada, yanındayım öyle değil mi?" Taemin başı ile onayladığında gözleri daha çok dolmuş, çok geçmeden ağlamaya başlamıştı.
Onu mutlu etmek, onu güldürmek benim dostluk vazifemdi. Bu nedenle aklıma gelen ilk şeyi düşünmeden söyleyiverdim.
"Ayrıca ben olmasam kimin yanında rahat rahat osurur ve suçu başkasına atarsın?" Söylediğim üzerine Taemin utançla kıkırdayıp başıma hafif bir yumruk attı. Onun gülümsemesi ile doğru orantılı gülümsemem genişledi.
"Hem ben ölsem Minho sevinir bence. " Gözlerimi Taemin'den ayırıp Minho'ya dikmiş, Taemin'in yanağına ıslak bir öpücük bırakırken söyleyerek sırıttım. Minho bağlamış olduğu kollarını açıp gözlerini tekrardan devirerek yanıma geldi.
"Sen olmasan biz bir aile olamayız Kai." Anında ciddileşerek ensemden tutup beni kendine çekmiş, ve uzun boyunu yüzünden eğilerek alnıma minik bir öpücük bırakmıştı. Ardından ellerini Taemin'in beline sararak onu yataktan kaldırıp koltuğa oturttu.
Şaşkın bir şekilde bakışlarım Taemin ve Minho üzerinde gezerken, üç saatin sonunda tekrardan gelebilmiş olan Sehun'a takıldı gözlerim.
Eli kapının kulbunu hızla açmış, koşmaktan alnına yapışan siyah saçları hafifçe savrulmuştu. "Kai..." Nefes nefese kalmış sesi içinden bir anlığına adım çıktığında sırıtarak heyecanla popomu yatağa sürttüm. Sonunda gelmişti.
Derin bir nefes alarak kapıyı kapatıp içeriye girdiğinde gözleri Taemin ve Minho ile buluştu.
"Ah..şey biz dışarıdayız. Bir şeye ihtiyacın olursa haber ver Kai." Minho, mızmızlanan Taemin'in elinden tutup onu odadan çıkartırken, Taemin kıskançlık bakışlarını Sehun'un üzerinde gezdirdi.
Kıkırdayarak Taemin ve Sehun arasındaki bakışmayı izledim. Sehun'un umursamaz tavrı ve Taemin'in sevimli kıskançlığı çok güzeldi. Son zamanlarda onu çok fazla Sehun'a sattığımı söylüyordu fakat Minho'nun onun dibinden ayrılmadığı da bir gerçekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah İnci [Sekai]
WerewolfKai'nin adını kalbime kazıyayım derken o kalbimi kökünden söktü. -Vampir Oh Sehun ve kurt Kim Jongin arasındaki tek engel sınır çizgisi değildi.-