Damla Yanar'ı eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?
EVET...
EVET...
EVET...
İlk başta bir iki kişi alkışladı sonra geri kalan kişilerde alkışlamaya başladı. Herkesin tebrik faslı bittikten sonra biz de Atınç ile ailesini tebrik etmeye gittik. İlk önce biraz duraladıktan sonra tokalaştık. Herkes birbirine karşı soğuktu. Normal olan da buydu. Oğullarının eski sevgilisi olarak nikahına katılıyordum.
Yanlarından ayrılırken Atınç'ın eli parmaklarımı kavramıştı. Bu hissi tatmayalı biraz olmuştu. İlk başta ürküp elimi çekmeye çalıştıysam da sonradan alışmıştım. Atınç adımlarını beklediğim yönün aksine nikah masasının önüne çevirince onu durdurmak zorunda kaldım. Bu hareketimi beklemediği için anlamadığını belirtircesine bana baktı. Bir anlık düşünme ile Atınç'ın olaylardan haberi olmadığını hatırlayınca birlikte nikah masasına doğru yürümeye başladık. Masanın önüne geldiğimizde gelenin kim olduğunu anlamak için masadakiler bize baktı. Atınç tebrik etmek için elini Temmuz'a uzatınca karşılık alamayınca bana baktı. Ben de araya girip
''Biz tebrik ederiz sizi. Mutluluklar." dedikten sonra gitmek için Atınç'ın elini tuttum.
Tam yürüyecekken Damla bileğimi kavrayıp beni durdurdu. Ona döndüğümde Temmuz, Atınç ile tutuştuğumuz ellerimize Damla ise doğrudan bana bakıyordu. Bileğimde ki eli biraz olsun gevşerken konuşmaya başladı.
''Sana yaptıklarımın intikamını almak için geldin dimi buraya ? Hala seviyorsun onu. Ama gerçek bu. Anlasan iyi olur. Temmuz o gün bana geldi. Senden kaçıp bana geldi. Belki de senin o kokoş hayatından sıkılmıştı. Sen ve senin arkadaş grubundan. Temmuz'a hiç sormadan planlar yapmandan. Kendini zorla ona kabul ettirmenden. Sence de hiç sıkılmamış mıydı ? Belki hep onu suçladın ama ya asıl suçlu sen isen ?''
''Damla yeter! Güneş sevgilisini de alıp bizi tebrik etmeye gelmiş. Sen de susup teşekkür et ve bitsin gitsin. Geçmişi açmaya hiç gerek yok.''
''Aslında geçmişi açmaya gerek var Temmuz. Baksana Damla'nın içinde tuttuğu şeyler varmış. Haklısın belki de sıkılmıştı benden, hareketli hayatımdan. Soluğu senin kollarında almak istedi. Belki de hayatında bir macera olsun istedi. Ama bunu gelip cesurca bana açıklaması gerekirdi. Evet belki o zaman iyi karşılamazdım ama en azından bunu herkesin önünde öğrenmezdim. Ben buraya Temmuz'un aklını karşıtırmaya, senden intikam almaya yada seni korkutmaya gelmedim. Sizin mutluluğunuza şahit olmaya geldim. Temmuz'un aklını karıştıracak olsam bunu nikah günü değil bir gece önce yapardım. Hem için rahat olsun ben Temmuz'a olan sevgimi de saygımı da o gün yitirdim. Umarım çok mutlu olursunuz. Tebrik ederim.''
Atınç'ın elini tutup onu kapıya doğru yönlendirdiğimde o da adımlarıma ayak uydurup benimle birlikte dışarı çıktı. Daha demin olanlar şaka gibiydi. Saç diplerim yanıyordu. Kapıda bize gelen kuzenimi görünce biraz olsun sakinleşebilmiştim. Duru yanımıza geldiğinde elindeki su şişesini bana uzatınca hiç düşünmeden alıp yarıladım. Kimse ile konuşmak istemiyordum. Atınç ona eşlik etmem için ısrar etse de bu teklifini başka bir zamana erteleyip arabama binip önümdeki arabaları takip ederek farklı sokaklara girdim.
Her sokağın sonuna farklı bir arabanın peşine takılıyordum. En sonunda Tarabya Sahil'e geldiğimi fark edince arabayı bir sokağa park edip kendimi sahile attım. Bir banka bağdaş kurup oturdum. Denizi izleme başladım.
Ne kadar süre geçti bilmiyorum ama gece yarısını geçtiği çok belliydi. Çaprazımda ki restoran kapatılmıştı. Sahilde de bir kaç genç hariç pek kimse kalmamıştı. Çantamı arabada bıraktığım için saatin kaç olduğunu da öğrenemiyordum. Yanımda sadece arabanın anahtarı vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VUSLAT
General FictionGözlerini sıkıca kapattı ve omzuma küçük bir öpücük koydu. Artık ben de gözlerimi kapatmıştım. ''Gitme.'' Aşk. Tek hece, Iki yürek. Iki genç, Iki sevda. Tek sancı, Iki kalp ağrısı...