Bölüm şarkısı: Sıla - Vur Kadehi Ustam
Asiye abla kapıyı açar açmaz odalarımıza çıktık. Pijamalarımı giyinip aşağı indiğimde kimse yoktu. Ben de mutfağa gidip yemek hazırlamaya başladım. Zaten çok bir şey yapmayı bilmezdim.
Makarna suyunu koyduktan sonra salata yapmak için dolaba yöneldim. Dolaptan salata malzemelerini aldıktan sonra yıkayıp doğramaya başladım. Tam o sırada arkamdan gelen sese baktım. Gelen Asiye ablaydı.
"Nefes?" dedi ve yanıma gelip elini anlıma koydu.
"Ee ateşinde yok?"
"Ne oldu abla?" dedim ve sırıttım.
"Sen ve yemek hazırlamak. Kızım sen iyi misin? Kollarımdan tutup silkeledi.
"Abla karnım aç karnım. Ne yapayım, sizi bekleyip açlıktan öleyim mi?"
"İyi bari, bende sofrayı kurayım o zaman." giderken "İnşallah zehirlenmesi." dediğini duymuştum.
Güldüm ve işime döndüm.
Yemeğimizi yedikten sonra bulaşıkları Asiye ablaya kilitleyip odama çıktım. Kendimi yatağa atar atmaz uyumuştum.
Sabah her zamanki gibi saydıra saydıra uyandım. Yüzüstü yattığım için ağzım yüzüm kaymıştı. Banyoya gittim ve insana benzemek namına yüzümü yıkadım.
Biri hariç bütün kızlar uyanmıştı. Asiye abla ve Esma'yla beraber Berra'yı uyandırmaya gittik. Yanına geçtim ve dürtmeye başladım. Ama uyanmıyordu!
Bunu sen istedin!
Komidinin üstünde duran suyu alıp yüzüne boşaltım. Yataktan sıçradı ve çığlık atmaya başladı. "Boğuluyorum!" Biz kızlarla kalışa katıla gülerken yerde duran terliği alıp bize firlattı. O sırada ise bize çemkiriyordu. Hiç aldırış etmeden odalarımıza gidip hazırlandık.
Hazır olduğumızda evden çıktık. okula vardığımızda hemen sınıfa çıktık. Sınıftan içeri girdiğimde gözlerimi devirdim. Çünkü Nisan abisi olan ukalanın yanındaydı.
Kızlarla birlikte en arka dörtlüye geçip oturduk. Nisan abisine birşey dedikten sonra yanımıza geldi ve sohbet etmeye başladık. Biz sohbet ederken Mustafa abi sınıftan içeri girmişti. Asiye ablaya baktığımda ona bakarak gülüyordu. Mustafa abiye baktığımda Asiye ablaya göz kırpıp önüne döndüğünü gördüm. Ne ara samimi olmuştu bunlar?
Hoca içeri girince ders başlamıştı. yoklamayı aldıktan sonra konuşmaya başladı. Bu hem edebiyat hem de sınıf hocamızdı.
"İlk önce yer değişikliği yapacağım. Kızlı erkekli oturacaksın. "
Sınıfa göz gezdirdim. Sol tarafta en önde oturan erkekler sırıtıyordu. Bazılarıysa üzülmüş görünüyordu.
Benim ve Berra'nın gözüne bakıp "Kızlar, kalkın ordan. Nefes sen Tahir'in yanına, Berra sen de Fatih'in yanına geç" dediğinde şaşırdım. Koca sınıfta bir bu mu vardı oturtacak?! Hocaya ters ters bakıp ofladım ve dediği yere geçtim.
"Ters hareket yaparsan yersin yumruğu!" Diyerek ikaz ettiğimde tuhaf bir şekilde sırıtıyordu.
"Sen dikkat et ben sana başka birşey yedirmeyeyim"
"Terbiyesiz!" dedim ve önüme döndüm. Hala sırıttığını hissedebiliyordum.
"Asiye ve Mustafa, siz Tahir ve Nefes'in önüne. Esma ve Murat siz de arkalarına geçin!"
Hoca diğerlerininde yerini değiştirdikten sonra
"Evet, yerleriniz iyi oldu. Şimdi size bir ödev vereceğim. Bu ödevi herkes yanındakiyle beraber yapacak."
Pür dikkat hocayı dinliyordum.
"Konuyu veriyorum, yazın. Atatürk'ün devrimleriyle ilgili bir proje hazırlayacaksınız. Afiş veya slayt olabilir. Teslim tarihi 23 Ekim."
Allah'ım ben bu adamın yüzüne bakmaya bile katlanamıyorken hocanın yaptığına bak! Kızlarla sessizce konuşmaya başladık. Asiye abla "Nefes Allah sabır versin" dedi ve güldü.
"Amin. Ama Allah bana peygamber sabrı verse bile bu öküze katlanabilir miyim bilmiyorum!"
Esma "Ya o değilde, ben bu Murat'la ne yapacağım" dedi ve göz devirdi.
"Ya bence yakışıklı çocuklar"
"O sence Asiye abla! Ben bu fatih'i dövdüm ama çocuk hala bana bakıp gülüyor. Kafasını kıracağım!"
Biz böyle konuşurken Tahir beni dürttü.
"Hafta sonu bize gelin projeye başlayalım."
Tam ağzımı açıp itiraz edecekken Asiye abla araya girdi.
"Tamam Tahir."
Tahir güldükten sonra erkeklerle konuşmaya devam etti. Tabi Kaleli'lere gitmek Asiye ablanın işine gelirdi.
"Ya o değilde Nisan'a da sınıfın yakışıklısı düştü." Dedim ve güldüm.
"Aynen ya! Ali gibi sevgilin olsun beş milyon borcun olsun." Berra'nın lafına gülmüştük.
Ali genelde elit takılırdı. Ama arada Tahir'lerle konuşurdu.
Biz böyle konuşurken zil çalmıştı. Nisan koşa koşa yanımıza geldi. Elini çenesinin altına koydu.
"Kızlar, şu Ali çok yakışıklı değil mi!?"
"Oooo, yoksa ondan hoşlanmaya mı başladın?"
Biraz afalladı.
"Yok, nerden çıkardın?" Bakışlarını aşağı indirmişti.
"Bana bak,"
Çenesinden tutup bana bakmasını sağladım. Ama gözlerini kaçırıyordu.
"Aman be kızım, basbayağı hoşlanıyorsun işte! İnkar etme."
Yanakları kıpkırmızı olmuştu. Ağzını açıp tam birşey söyleyecekken sustu. Aniden kollarıma atladığında şaşırdım ve karşılık verdim.
Kızlar aynı anda konuşmaya başladılar.
"Kıskandık!"
"Gelin buraya." Dedim ve hepimiz birbirimize sarıldık. Onlar benim her şeyimdi...
.
.
.
.
.
.
.
İnşallah beğenmişsinizdir. Bu ırıspı Nisan'da hemen kaptı yakışıklı çocuğu.Bir dahaki bölümde görüşmek üzere!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTASTE
Short StoryTutaste:Lazca" ay ışığı" demek. Kız grubu erkeklerden ne kadarda haz etmesede erkekler kızlara hep ilgi duyuyor. Aralarında arada sırada tartışmalar, minik tatlı kavgalar oluyor ama her defasında erkekler kızlara dalaşmaktan vazgeçmiyor. Her ne kad...