Başıma giren bıçak kadar kesin ağrıyla dişlerimi sıkarken burnuma dolan sigara kokusu bunu bir o kadar daha arttırmaktan başka bir sike yaramıyordu.
Yüzümü buruşturdum ve karanlıktan yavaş yavaş uzaklaşan bilincimle üzerinde bulunduğum yumuşak yapının üstünden elimi kaldırıp ağrının yoğun olduğu bölgeyi ovuşturmaya başladım.
Gözlerimi açmaya çalıştığımda sanki üzerinde tonlarca ağırlık varmış gibi açılmak bilmiyordu.
Derin bir nefes alıp bir kez daha denediğimde gözolerim milimlik bir mesafeyle açılmısitı ama herşey o kadar bulanıktı ki..
Gözlerimi netleştirmek için bir kaç kez kırpıştırdım. Karşıma çıkan griye yakın kirli tavanla kısa çaplı bir şok geçirsemde olanlar aklıma geldiğinde bu duygu yerini korkuya bırakmıştı.
"Ooo uyuyan gülzelimiz uyanmış"duyduğum alaylı cümleyle sıçrasamda pek belli etmemeye çalışarak sesin geldiği yöne dönüp sinirle kaşlarımı çattım.
Camın önündeki tekli iki koltuktan birine oturmuş diyerinede ayağını uzamıştı. Üstündeki tişörtü çıkartıp ayak ucundaki koltuğun üstüne atmış ve tişörtün bile saklayamadığı kasların gün yüzüne cıkmasına sebep olmuştu. Elinde tuttuğu sigardan derin bir nefes çektiģinde hafif sakallı yanalarında elmacık kemikleri özgürlüklerini ilan etmişti.
Bu çocuk yanımda neden sigara içiyordu ve neden çıplaktı?
Dumanı içeriye üflemesiyle yüzümü buruştururken "şu dumanı camdan dısrı üfle ve sen neden üstünü benim bulunduğum odada çıkardın?"sorduğum soru sanki çok komikmiş gibi dudağının bir tarafı kıvrılırken "çok özür dilerim pirenses. Ben hemen başka bir odaya geçerim"dedi alayla.
Alaylı yanı hissizlikle kaplanırken "benim asabımı bozma da şunları giyin"dedi ve yanındaki poşeti kafama attı.
Sinirle yüzuümdeki poşeti çektim ve ayağa kalktım.
"Banyo yap ve şu yüzünü biraz insana benzet. Zor biliyorum ama bi şansımızı deneyelim"
Sinirlemsemde birşey demedim çünkü ölenleğin arabayı tamir ettiğim için motor yağı kokuyordum. Ve eve gittiğimde yani gitseydim direk banyoya girecektim.
Yatağın karşısında kalan banyoya girdim.
Banyodaki tek renk kirli bir beyazken dolap, lavabo, duş kabininden oluşan banyo da derin bir nefesi içime çekip sol tarafımda bulunan lavabo ya ilerleyip elimdeki poşeti oraya bırakırken lavabonun üstündeki aynaya baktığımda ciddi bir banyo seyansına ihtiyacım olduğunu fark ettim. Yüzümün birkaç yerinde makine yağı vardı ve bu görüntüm hiçte iç açıcı değildi.
Aynanın iki yanında bulunan dolapları karıştırdığımda bulduğum şampoğan ve duş jelini elime alıp dusa kabine ilerledim ve suyu açtım.
Kapıyı kilitlemediğim aklıma geldiğinde hızla kapıya doğru ilerledim ki bu hiç iyi bir fikir değildi çünkü ayağım kaymısitı ve çığlık atmamak için dilimi ıstırırken sakarlığım söverek lavaboya tutundum ve dengemi sağladım.
Dengemi kuruğuma karar verdiğim de daha temkinli hareketlerle kapıyı kilitledim ve üstümü çıkarttım.
Güzle ve sıcak bir duş alıp duştan çıktığımda havlu sormadığım aklıma gelmişti. Elimi anlıma vurup lavabonun'üstündeki çekmeceleri açtığım için'hemen altındaki çekmeceyi açtığımda gördüm temiz havlu, tarak, parfüm ve kozmetik aletinin de içinde bulunduğu dolapttan iki havlu alıp çekmeceyi kapattım hemen havlunun birini vücuduma sararken diyerinide başıma sarıp elimde getirdiğim poşeti lavaboya döktüm.
İçınde gördüğüm şeylerle sesimin voltajını ayarlayamadan "ben bunları giymem" dedim.
"Giyersin.. bardan nasıl geçmeyi planlıyorsun bu saatte?"sesindeki alaylı tınıyla sinirle "ben kendi giysilerimi giycem"dedim
"ONLARI GİYERSEN SENİ SİKERİM!!!" İçeriden gelen hiddetli sesle sıçrarken korkuyla poşetin içinden çıkan varla yok arası siyah elbise, siyah topuklu ayakkabı ve iki parça dantelden oluşan iç çamaşırını giymek zorunda kaldım. Saçlarımı havluyla kurutup havluyu lavabonun üstüne bıraktım.
Aynadan kendime baktığımda kendimi tanıyamadım. Bu ben miyim?
Elbisenin siyah olması beyaz tenimle zıt bir uyum sağlarken gözlerimin yeşilini ortaya çıkaran kahverengi saçlarım kıvırcık olduğundan doğal dalgalarla omzuma dökülmüş ve elbiseyi tamamlamıştı.
Kendi elbiselerimi poşedin içine sıkıştırıp havluların üstüne koydum.
Son olarakta ayakkabılarıda giyip kapı kilidini açtım ve banyodan çıktım.
Camın önünde telefonla konuşan adamla sesizce kapının önünde dışarıya çıkmak için onu beklemeye başladım.
"Babam uyanınca haber ver... hıhı.. zaten birazdan oraya gelceğim...tamam"
Telefonu kapatıp cebine koydu. Bana döndüğünde önce baştan aşağı sonrada aşağıdan yukarıya süzdü ve son olarak gözlerimde asılı kalan katran karası gözlerle avına yaklaşan bir aslan mislali yavaş yavaş yaklaşmaya başladı.
Gergince bir soluk içime çekip içimdeki geri kaçma hissini dindirdim.
Bir kaç santim kalana kadar bana yaklaştıktan sonra bir sure bekledi ve ben daha ne olduğunu anlamadan sol bileğimi döndürerek beni kendine çekti ve kolunu boğazıma sarıp sırtımı göğüsüne yapıştırdı.
Şaşkınlıkla nefesim içime kaçarken ağızım açik kalmıştı ama sanki ciğerlerim iflas etmiş gibi nefes alamadığımı, nefesimin kendime yetmediğimi hissediyordum.
Ensemden derin bir nefes aldı ve o nefesi kulağıma doğru verdi. Miğdemde yabancısı olduğum hisleri de birbiriyle getiren derin ve titrek bir nefes içime çektim.
"Yanımdan ayrılıp kaçmaya kalkarsan seni bulup sikerim"
Hıkayem ile ilgili yorumlarınızı bekliyorum....♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ KIRAĞI
ChickLitGerçekle ve yalanlarıylar... Aslında bu hikayede herşe bundan ibaret... Yetimhanede büyüyen kız annesinin ve babasını öldü biliyor... Peki cidden onlar öldüler mi? Peki ya oğlumuz.. Büyük bir oyunun içindeki iki piyon gibiler... Peki ya aşk.. Ortalı...