On Yedinci Bölüm:
derin anlam
...
Nefes al, nefes ver.
Böyle anlarda ne yapacağım konusunda pek bir fikrim olmuyordu. Sadece bir anlık özgüvenle içimden geçeni gerçekleştirmeye çalışmıştım. Asıl amacım ona kendimi affettirmekti. Başarılı olup olmadığı hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Ellerim heyecandan dolayı titrerken onları zar zor kafamın arkasına yerleştirdim. Yatakta sırtüstü uzanırken gözlerimi Taehyung'dan ayırmıyordum. Onun iri kahverengi gözleri o kadar can alıcıydı ki bayılmadığım için kendimi şanslı saymalıydım. Hafifçe kıpırdayıp çarşafla kasıklarımı örttüm. Böylelikle ikimizin de dikkati fazla dağılmayacaktı.
"N-Ne yapıyorsun?" Taehyung'un titrek sesi kulaklarıma dolduğunda hafifçe güldüm. Çok fena etkilenmişti. Elinden geldiğince saklamaya çalışıyordu ama beceremiyordu. Kendimle gurur duydum.
"Resmimi çizmeni istiyorum, Tae." İsmini kısalttım, dudaklarını sertçe yaladı.
Köprücük kemikleri loş ışığın altında çok güzel görünüyordu. Dudaklarımı orada dolaştırmak istiyordum. Esmer teninin yumuşaklığını hissetmek istiyordum. Sonra, burnumu onun o güzel boynuna gömüp kokusunu çekiyordum. Ellerim belinde dolaşırken biraz daha bana sığınacaktı. Şu anda sadece bunları gerçekleştirmeyi düşünüyordum.
Taehyung titreyen eliyle tuvali yere bıraktı, yerine orta boy bir defter çıkardı. Sandalye üzerindeki konumunu değiştirdi ve bana baktı, kalemini çıkardı. Dudaklarını birkaç kere sertçe yaladı, gözlerini sıkıca yumdu. Çok kararsız görünüyordu. Onu ilk defa bu kadar savunmasız görüyordum. Kalbime dokunmuştu doğrusu.
Taehyung elini deftere yaklaştırdığı an her şey değişmişti. O anki bütün ortam bir anda kaybolmuştu. Kaşlarını çatmış, bir anda ciddileşmişti. Nefesim kesilmişti adeta. Taehyung o kadar güzeldi ki ağlayabilirdim. Ona aşık olduğumu kendime itiraf ettiğimden beri, duygularım çok yoğundu. Her şeyi zirvesinde yaşıyordum.
Yaklaşık on dakikanın ardından -bir sürü duyguyla boğuşmamın ardından- kendime yenik düştüm ve konuştum.
"Biliyor musun, seni ilk gördüğümde oldukça yalnızdın. Soğuktu. Hangi ay olduğunu hatırlamıyordum ama oldukça soğuktu." Taehyung birkaç saniyeliğine ilgisini defterden çekti. Gözlerini benimle buluşturdu. Fakat hiçbir şey söylemeden yeniden çizmeye devam etti. "Yanında her zamanki defterin vardı. Dönemin sonlarında olduğumuz için Sanırım manga yapıyordun. Çünkü o zamanlar hep stüdyoda oluyordun. Jimin'den biliyorum bunları, her neyse. Elindeki manga defterini sıkıca, sanki her an kaybolacakmış gibi, tutarken çok dalgın görünüyordun. Hayatı sorguladığını bile düşünüyordum. Üzerindeki şarap rengi gömlekle ve yeşil pijama altıyla her şeyi boş vermiş gibiydin. Senin için o an endişelenmiştim. Çok kötü ve endişelenmiş görünüyordun. Kıyafetlerinden bahsetmek bile istemiyordum. Normal insanlar için tam bir kaostu.(Taehyung bu sırada güldü.) Fakat o kıyafetlerinin bir görüntü kirliliği yarattığını düşünmememiştim. Aksine, ilgimi çekmiştin. Çünkü başkalarından farklıydın ve bu muhteşemdi. Topluma uyum sağlamıyordun, onların düşüncelerini önemsemiyordun. Bilmiyorum, o an bu çok hoşuma gitmişti. İlk defa o zaman fotoğrafını çektim." Sonra duraksadım ve devam ettim. "Bilmen gerekir diye düşündüm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
errantry ☂︎ taekook
Fanfic❝Kim Taehyung sanata düşkün, gizemli bir hukuk öğrencisiydi. Jeon Jungkook ise onun gizlice fotoğraflarını çekiyordu. Her şey bir gün Jungkook'un Taehyung'a yakalanmasıyla başladı, onun en gizli tarafını keşfetti. Sen paha biçilmezsin, Bitcoin.❞