Minnie: Hyung sanırım ben aşık oldum
Babychangbin: Sen zaten 5 yıldır aynı çocuğa aşık değil misin?
Minnie: Sahi o kadar oldu mu ya
Babychangbin: İşim var ve beni bunun için mi oyalıyorsun cidden?
Minnie: Yemezler hyung Felix bana senin yanında olduğunu ve film izlediğinizi söyledi
Babychangbin: Lan ben de diyorum kiminle yazışıp gülüyor bu diye, ödeteceğim bunu
Minnie: Neyse hyung konu yine kaynadı en son benim aşk hayatımdan bahsediyorduk
Babychangbin: Ah cidden... Ben gidiyorum
Minnie: Hyung nereye ya
Minnie: Hyuuuung
Minnie: Of hep git zaten
*
Platonik olmak, hele ki Hwang Hyunjin'e platonik olmak hiç de kolay değildi.
Sıkıntıdan içtiğim soğuk çayın pipetini kemirirken Changbin hyung ile olan sohbeti kapatıp telefonu masaya koydum.
İki masa önümdeki Hyunjin'i izlerken ona olan sevgim kabarmış ve Changbin hyunga mesaj atmıştım.
O da beni tersleyerek sevgilisiyle olmayı tercih etmiş ve ben yine bir başıma kalmıştım.
Aynı mahallede oturduğumuzdan konuşmuşluğumuz vardı ama onlar da havadan sudan olan konulardan ibaretti.
O beni pek tanımasa da ben onu gayet iyi biliyordum. Şuan karşısında oturan kızın sevgilisi olduğunu da biliyordum mesela.
Anladığım kadarıyla biseksüeldi. Çünkü onu izlediğim yıllar boyunca hiç erkek arkadaşı olmamış olsa bile onlara da ilgisi olduğunu fark etmiştim.
Bugün farklı olarak yüzünde pek mimik yoktu ve bileğindeki bilekliği sevgilisinin eline tutuşturarak ayağa kalktı.
Kasaya gidip hesabı ödediğinde kızın suratına bile bakmadan kendini kafeden dışarı attı.
Neler olduğunu anlayamadım ama kız hiç de üzülmüşe benzemiyordu, sadece şaşırmış gibiydi.
Hyunjin gittiği için daha fazla durmamın bir manası yoktu ve ben de hesabı ödeyip dışarıya doğru adımladım.
Eve gitmek için durağa yürüyecektim ki karşıdaki duvara yaslanıp sigara dumanını dışarıya üfleyen Hyunjin'i gördüm.
Sevmediğim tek yanı buydu sanırım, sigara içmesini istemiyordum. Stresli ya da kızgın olduğu zamanlarda içerdi genellikle.
Yere sabitlediği gözlerini onu izlediğimi fark etmişcesine yavaşça yukarıya çıkardı.
Şuanda tam olarak bana bakıyordu. Tanrım... Yerin dibine girmek istiyordum.
Hızlıca yutkunup bakışlarımı durağa çevirdim ve oraya yürümeye başladım.
Otobüsün hemen gelmesi gerekiyordu çünkü yanaklarım çoktan alev almıştı bile.
Otobüs geldiğinde boş bir yer bulup oturdum. Pencereden dışarı baktığımdaysa Hyunjin'in orada olmadığını gördüm.
Kafamı geriye yaslayarak gözlerimi kapadım. Cebimde titreşen telefonumu hissettiğimde gözlerimi açarak gelen mesaja baktım.
Jinnie: Seni gördüm Seungmin, kaçmana gerek yoktu.