"Seungmin-ah, kaşlarını düzelt çocuğum öyle kalacaklar yoksa."
Kahvaltı sofrasına oturduğumdan beri yaptığım tek şey buydu sanırım, kaşlarımı çatmak.
Gerizekalı arkadaşım Felix'in bağırışı yüzünden uykumdan uyanmıştım.
Yanımda yatan sevgilimi ise yastıkla kendisini boğmaya çalışırken görmüştüm.
En son 'Bırak beni öleyim.' dediğini hatırlıyordum.
'Saçmalama ölmek için fazla yakışıklısın.' dediğimde ise anında yastığı bırakmış ve bana hak vermişti.
Aşağı indiğimizde ise karşılaştığımız manzara içler acısıydı.
Jisung burnuna zeytin sokmaya çalışıyor, Felix ona gaz veriyor, Changbin hyung onları durdurmaya çalışıyor, Minho hyung ise sanki her şey çok normalmiş gibi ekmeğine reçel sürmeye devam ediyordu.
Ve evet, masaya oturduğum andan beri kaşlarımı çatmam gayet normaldi.
"Sizin eviniz yok mu niye hepiniz birden buraya doluştunuz yine? Oradan bakınca mülteci kampına mı benziyor burası?"
Annem dediğim şeyler üzerine onaylamaz bakışlarını bana yollasa da umrumda değildi.
Felix olayı dramatize ederek elini alnına koymuş ve sırtını Changbin hyunga yaslamıştı.
"Çok kırıldım şuan, Bayan Kim bize kol kanat germişken senden bu sözleri duymak... Ah yüce Tanrım."
Gözlerimi devirmekle kalmadım gözlerimi öteki dünyaya yolladım bu saçma sözlerden sonra.
"Ajitasyon yapma Yongbok."
Hyunjin'e Felix'in korece adını söylemekle iyi yapmıştım. Cool çocuk tavırlarıyla Felix'i susturmuştu.
Felix hariç masadaki herkes gülerken Minho hyung elini sallayarak ortamı sessizleştirdi.
Tabiki bunu Felix'in iyiliği için yapmamıştı. Sadece o konuşurken ses olsun istemiyordu.
"Seni çok agresif gördüm Seungmin-ah. Ben o gün konsere gidelim demeseydim şuan birlikte olmayabilirdiniz."
Minho hyung bilmiş bir edayla konuştuğunda Jisung da ona katıldığını belirterek alkışlamaya başladı.
Minho hyung yerinden kalkıp kısaca bizi selamladığında ortam daha ne kadar garipleşebilir diye düşündüm.
"Bakıyorum da şamatalık yapmaya başladınız herkes yediğini bitirdi anlaşılan, kalkın bakalım toplayalım şu sofrayı."
Annem 'Marş marş.' deyip alkış tutmayı da unutmazken, Hyunjin örnek bir damat profili çizmek için yerinden hızlıca kalkmış ve eline ne geçtiyse toplamaya başlamıştı.
Onun bu haline gülerken masayı toplamaya çalışan arkadaşlarıma döndüm.
"Durun biraz. Neden taş kağıt makas oynamıyoruz? Kaybeden sofrayı toplar."
Sunduğum fikir Jisung ve Felix'in hoşuna gitmiş olacak ki beni onayladılar.
Minho hyung sadece omuz silkmekle yetinirken Changbin hyung bakışlarıyla adeta bana yalvarıyordu.
Sinsi bakışlarımı üzerinden çekip oyunu başlattım.
Felix ve Changbin hyung son tura kalırken, Jisung, Minho hyung ve ben kazanmanın rahatlığı ile onları izliyorduk.
Mutfaktan dönen annem ve Hyunjin de masanın başında dikilmeye başlayıp o ikisini izlemeye koyuldu.
Taş, kağıt... Makas.