''Her gün bir şey daha biter. Giderek acı vermez biten şeyler.''
-Flashback-
''Neden ağabeyinin ölümüne sebep olan bir aşiretin kızıyla evleniyorsun? Konağa geldiğin gün, gözlerinde beliren o intikam ateşini gördüm Azat. Senin derdin Dicle veya Boran'ın berdel yüzünden ölüp ölmemesi değil. Ya da bu davanın kapanması da. Bunu ikimizde çok iyi biliyoruz.''
''Biliyorsan niye soruyorsun?''
''Belkide senden duymak istiyorumdur. Bak Azat, istemediğin bir kadınla evleneceksin. Hayat sadece sana değil, bana da zehir olacak. Tamam zamanında ailelerimiz bir hata yapmış olabilir. Ama bunun bedelini biz ödemek zorunda değiliz. Böyle olmamalı.''
''Tam da böyle olmalı!'' Diyerek sırtını yasladığı sandalyesinden doğrulup, yumruk yaptığı elini sertçe masanın üstüne doğru vurmuştu.
''Senin günahın kimseden büyük değil Doktor. Ama bugün başka. Bugün çok başka. O yüzden herkes yaptığının bedelini fazlasıyla ödeyecek. Buna sen de dahil. Eğer ağzından aileme karşı tek ters bir laf çıkarsa ağabeyinin cenaze namazını kılarsın!''
-1 Hafta Sonra-
''Neyin var Leyla? Dalıp dalıp gidiyorsun sabahtan beri. Yoksa Azat Ağa'yı mı düşünüyorsun?''
''Saçmalama Zeliha abla. Ne düşüneceğim onu?''
''Neyin var o zaman?''
''Kendimi boşlukta hissediyorum. Sanki hiçbir şeyi dolduramamışım gibi. Yaşamamışım yaşamamışım ama en nihayetinde varmışım gibi. Sanki benim dışımda herkes her şeyi yapıyor, ben oturuyormuşum gibi. Bu hissi daha önce de yaşadım. Bu hayatı daha önce de tecrübe ettim. Peki neden yeniden? Hani aynı yere dönmezdi insan, hani hayat hep ikilemekti, aynı akarsuda iki kez yıkanmazdık hani? Kafamın içinde yaşamaktan, kontrolümü kaybetmiş olmaktan ve nasıl elime alacağımı bilememekten yoruldum. Bir sabah kalktığımda düşünmemek değil, sadece yaşamak istiyorum ama olmuyor. Beni ağabeyimle, Boran'la tehdit etti düşünebiliyor musun? Sanki tüm olanlar benim suçummuş gibi sanki ağabeyini ben öldürmüşüm gibi...''
''Haklısın haklısın ama olaylara hep kendi tarafından bakıyorsun. Senin için zor da Azat ağa için kolay mı sanıyorsun? O çok mu memnun içinde bulunduğu durumdan? Sen ne dersen de neye inanmak istersen inan ama ikinizde Boran'ın hırslarının kurbanı oldunuz Leyla. Eğer bu evlilik olmasaydı bu topraklarda birçok kişinin kanı dökülecekti. En başta da ağabeyinin. Artık karar verildi kızım. Geri dönüşü olmaz! Kolay olmayacak belki ama sen yine de yeni hayatına alışmaya çalış.'' Leyla sıkıntıyla nefesini verirken içeriye evin çalışanlarından Halime girmişti.
''Leyla Hanım, az önce size bir paket geldi. Ben de Odanıza çıkardım.''
''Tamam.'' Diyerek mutfaktan çıkıp odasına gitmişti Leyla. Yatağın üzerindeki geniş kare kutu dikkatini çekmişti. Üzerindeki kurdeleyi makasla kesip kutuyu açtığında gözlerine inanamamıştı. Leyla'ya kalsa gelinliksiz, düğünsüz bir nikahla bitirirdi bu işi. Öyle ki gelinlikten ziyade bunu Azat ağa'nın göndermiş olmasına şaşırmıştı. Üzerindeki notu okuduktan sonra yatağın üzerine bırakmış, ardından gelinliği kutusunun içerisinden çıkarıp incelemişti. Hafif kabarık, zarif, dantel işlemeleri olan gelinliğe bakarken odasına giren Sanem Hanım'ı görmesi ile gelinliği apar topar kutunun içine koymuştu. Ama iş işten çoktan geçmişti. Sanem Hanım, yüzüne yerleştirdiği gülümseme ile Leyla'ya doğru ilerleyip yatağın üzerindeki notu alıp okumuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının İlacı
RomanceAzat Sancaktar & Leyla Korhan "Bizim buralarda insan bir kere aşık olur, Bir kere sever. Bunun adına da sevda derler.''