''Sen benim kaçarak korunmaya çalıştığım, ama yakalanmaktan kaçınamadığımsın.''
Leyla, geçirdiği o güzel günün ardından içinden Mardin'in o gece hiç ışık görmesini istememişti. Azat'la beraber huzurun en derinliklerinde kaybolurken içinde en ufak bir keşkenin olmaması, teslimiyetin verdiği o rahatlık yüreğine ferahlık getirmiş, dışarıda yağan kara rağmen kalbine baharlar getirip, çiçekler açtırmıştı. Sevdiği adamla beraber kurulması bütün imkansızlıklar üstesinden gelmiş, pes etmek yerine o savaşmayı tercih etmişti. Ailesine rağmen aşkını tercih etmiş, yenilgisini en güzel şekilde herkes inat kabul etmişti. Bu aşkı yalnızca Azat ve Leyla değil, konaktaki herkes kabullenmişti. Özellikle de Kureyşa Hanım. Leyla'nın varlığına alışmakta başta güçlük çeken Kureyşa Hanım, oğlunun içine düşen o ateşi fark ettiğinde ikiliyi desteklemeye karar vermiş, geliniyle aralarındaki tüm sorunları çözmüştü. Leyla ve Azat çevrelerinden aldıkları onayla beraber birlikte inşa ettikleri o dünyaya teslim etmişlerdi kendilerini. Azat'ın kanayan yarası Leyla'nın merhem olmasıyla kapanırken Leyla'ya ait olduğu gün Berfin'i hem ruhundan hem de kalbinden söküp atmıştı. Leyla, başını göğsüne yasladığı genç adamı yüzüne yerleştirdiği sıcak tebessüm ile izlemişti. Kaç saniye, kaç dakika geçmişti aradan bilmiyordu. Zaten bilmek de istemiyordu. O çoktan sevdiği adamın derinliklerinden kaybolurken Azat'ın yatakta kıpırdanıp gözlerini yavaşça açmasıyla sevdiği kadının kendisini izlediğini görüp gülümsemişti.
Azat, karısını kolları arasına daha çok sararken utandığını hissettiği Leyla'nın alnına masum bir öpücük kondurup kokusunu içine çekmişti.
''Bir öpücükle nasıl aklımı başımdan alıyorsan yine bir öpücükle aklımı başıma getiriyorsun.'' Leyla kurduğu cümleden sonra utançla başını önüne doğru eğerken Azat'ta karısının bu sevimli halleri karşısında ufak çaplı bir kahkaha atmıştı. Azat, komodinin üzeriden telefonunu alıp saate baktıktan sonra bakışlarını karısına çekmişti.
''Bana olan hasretin dindiyse kalkalım mı artık? Yoksa toplantıya geç kalacağım güzelim.'' Leyla başını geriye doğru kaldırıp kaşlarını çatarak Azat'a baktığında hemen kocasının kolları arasından çıkıp uzaklaşmıştı. Azat'ın sözleri üzerine istemsizce gerilirken geceleri cüretkar ve sabahları da bir o kadar utangaç olması Azat'ın işine gelmiş daha çok keyif almasını sağlamıştı.
''Ben o hasreti dün geceden itibaren bitirdim hayatım. Hatırlıyorsun değil mi?''
''Hatırlıyorum hatırlamasına ama benim sana olan hasretim bir gecede biter mi bilemiyorum.'' diyerek cümlesini tamamladıktan karısının dudaklarına kısa ama etkisi büyük bir öpücük bırakmıştı. Leyla, dudaklarında hissettiği dudakların kendisinden ayrılmasıyla gözlerini açarken Azat'ın kendisiyle eğlenir bir tonda banyoya girmesiyle sinirlenip arkasındaki yastığı kocasına doğru fırlatmıştı.
Ferman, ağabeyinin planı üzerine Bedirhan'ın bir delilik yapmaması için onu aramaya karar vermişti. Azat'a defalarca kez arazi konusundaki kararını değiştirmesi için baskı yapsa da Azat'ın kararı kesindi. Bedirhan yaptıklarının bedelini fazlasıyla ödeyecekti. Ama bu durum en çok Ferman'ı ve Devran'ı rahatsız etmişti. Bedirhan'ın ne karakterde biri olduğunu bildiğinden onun şov yapmayacağını ve bu oyunun altında kalmayacağını çok iyi biliyordu. Arka bahçeye çıkıp etrafı kolaçan ettikten sonra kimsenin olmadığına kanaat getirip Bedirhan'ı aramıştı.
Bedirhan, Ferman'ın kendisini araması ile alayla gülümserken içinden 'Korkak!' diyerek geçirmişti. Azat'a nazaran kardeşleri ona göre hep bir adım gerisinde kalıp onun boyundurluğu altından çıkmadıkları için onları bu şekilde nitelendirmişti. Ama bilmediği bir şey vardı. Ferman korktuğu için değil, kimseye bir zarar gelmemesi için geri adım atıp orta yolu bulmak için Bedirhan'ı aramıştı. Bedirhan, arabasından inmeden üçüncü çalışta nihayet telefonunu açıp cevaplamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının İlacı
RomantizmAzat Sancaktar & Leyla Korhan "Bizim buralarda insan bir kere aşık olur, Bir kere sever. Bunun adına da sevda derler.''