''Herkes kendine saplanan bir mermi sanki...''
Bir saat...
Tam bir saattir Leyla'dan haber yoktu. Ne bir doktor haber veriyordu Leyla'nın durumu hakkında ne de bir hemşire. Azat, çaresizce hastanenin soğuk koridorları arasında Leyla'dan gelecek iyi haberi bekliyordu. Bir zamanlar Berfin için aşındırdığı bu bu soğuk koridorları şimdi karısı için aşındırıyordu. Doktorlar içeride Leyla'ya müdahale ederken Boran'da Yadigar'dan kardeşinin durumunu öğrenir öğrenmez direkt hastaneye gelmişti.
''Dicle! Leyla nerede? Durumu nasıl?'' Kardeşi için endişelenen Boran art arda sorular yöneltmişti Dicle'ye.
''Bilmiyoruz Boran. Doktorlar içeride müdahale ediyor.''
''Ne işin var lan senin burada?'' Azat, Boran'ın üzerine doğru giderken Dicle araya girmişti.
''Asıl senin ne işin var lan? Ne yaptınız kardeşime?''
''Boran bir sakin ol! Kimsenin Leyla'ya bir şey yaptığı yok. Sadece bayıldı bizde hastaneye getirdik.'' Dicle, ortalığı yatıştırmaya çalışırken Azat geriye doğru adım atıp sinirden ellerini saçlarının arasından geçirmişti. O esnada Doktor Bey'in odadan çıkmasıyla tüm gözler ona çevrilmişti.
''Karımın durumu nasıl?''
''Merak edilecek bir durum yok. Sıkıntı ve stresten dolayı bağışıklık sistemi bozulmuş. Ben gerekli ilaçları yazdım. Beslenmesine dikkat edip, ilaçları düzgün alırsa en kısa zamanda toparlanır. Sizden ricam Leyla Hanım'ı üzüntü ve stresli ortamda tutmamaya çalışın.''
''Peki, görebilir miyim?''
''Evet. Tekrar geçmiş olsun.''
''Teşekkürler.'' Doktorun gitmesi ile birlikte Azat, Leyla'nın kaldığı odaya girmişti. Leyla, solgun yüzü ve dağılmış saçları ile ölü gibi yatıyordu sedyede. Azat, ilk defa karısına bu kadar üzün süre bakmıştı. İlk defa fark edemediği güzelliği görmüştü. Azat, sıkıntıyla nefesini verirken içten içe vicdanını da susturmaya çalışıyordu. Usulca karısının yanına yaklaşıp, eliyle Leyla'nın yüzüne doğru düşen saçlarını geriye attırmıştı.
''Sana yaşattıklarımın telafisi yok, biliyorum. Ama böyle bir adam olmayı ben seçmedim Leyla. Umarım bir gün beni affedersin.''
''Azat..'' Azat Leyla'nın sesini duyması ile elini çekip hızla toparlanmıştı.
''İyi misin, ağrın sızın var mı?''
''Bir çaren var mı?'' Demişti halsiz çıkan sesiyle. Leyla, yatakta doğrulmaya çalışırken son anda başına giren ağrı ile birlikte tekrardan başını sedyeye koymuştu.
''Leyla-''
''Sözünün eriymişsin. Hatırlıyor musun düğün gecemizde bana ne dediğini? 'Sana dokunmayacağım Leyla! Yavaş yavaş, acıta acıta canını yakmak varken ağabeyine duyduğum öfkeyi tek bir gece çıkarmayacağım senden.' Bak, ben hala unutmadım. Hala hatırlıyorum dediklerini. İstediğin kadar canımı yak Azat, ben artık acımı hissetmeyecek kadar hissizleştim.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının İlacı
RomanceAzat Sancaktar & Leyla Korhan "Bizim buralarda insan bir kere aşık olur, Bir kere sever. Bunun adına da sevda derler.''