''Dünyam başıma yıkılırken de seni seviyordum, ayaklarımı yere basmadığında da.''
Leyla, valizinin içinde yanında getirdiği kıyafetlere bakarken kararsız kalmıştı. Bu gece her zamankinden biraz daha farklı ve şık gözükmek istediği için valizinden değil de, gardırobundaki kıyafetlerinden giyinmek istemişti. Böyle anlar için dolabında her zaman bulundurduğu siyah mini kurtarıcı elbisesini çıkarmıştı. Bu gece hep birlikte Ferman'ın İstanbul'daki mekanında olacaklardı. Mekanla ilgili ufak tefek eksiklikler kalmıştı. Azat, Mardin'e dönmeden önce açılışı yapıp öyle gitmelerini uygun görünce Ferman tüm işlerini hızlandırmıştı. Leyla, siyah elbisesini ve siyah stilettolarını da giydikten sonra yüzüne renk gelmesi için hafif bir makyaj yapıp, saçlarını da açık bırakmıştı. Giydiği elbiseye uygun siyah çantasını da aldıktan sonra her ihtimale karşı yanına bordo ceketini de almıştı. Üşütüp hasta olmak istemiyordu. Azat, saatlerdir karısını beklemekten salonun ortasında çiçek vermek üzereyken Leyla odasından çıkıp salona doğru ilerlemişti.
''Nihayet güzelim.'' Azat, başını telefonunda kaldırıp Leyla'ya doğru ilerlediğinde bakışlarıyla karısını baştan aşağı süzmüştü. Leyla onun vereceği tepkiyi kestirebiliyordu. Ama bugün onlar için önemli bir gündü. O yüzden Azat ne söylerse söylesin dediği hiçbir şeyi umursamayacaktı.
''Bu elbiseyle mi geleceksin Leyla?'' Leyla, çantasını masasının üzerine bırakıp ses çıkaran topuklu ayakkabılarınla birlikte kocasına doğru ilerleyip kollarını boynuna dolamıştı. Azat, Leyla'nın güzelliği karşısında bir kez daha mest olurken kendisini tutmayı başarmıştı.
''Beğenmedin mi yoksa?'' Leyla'nın sorusu üzerine Azat başını olumsuz anlamda sallamıştı. Leyla onun dikkatinin dağıldığını hissedip, bu şaşkın hallerine gülmemek için kendisini zor tutmuştu. Çünkü karşısındaki son derece yakışıklı ve karizmatik görünüyordu. Özellikle de kaslarına yapışan beyaz gömleği ile bu gece Leyla'nın başını ağrıtacaktı.
''Beğendim. Çok beğendim, ama..-''
''Ama?''
''Başkalarının da beğenmesine gerek yok. Öyle değil mi? O yüzden sen şimdi odana git, ve üzerine düzgün bir şeyler giydikten sonra gel.'' Leyla başını olumsuz anlamda sallamıştı. Saatlerce hazırlanmak için uğraştıktan sonra bir kez daha üzerini değiştiremezdi. Hem giydikleri de gayet içine sinmişti. Aralarındaki mesafeyi biraz daha en aza indirip elini genç adamın yüzüne doğru götürmüştü. Eline batan kirli sakallar bile ona engel olamazken adamın yanağını hissetmişti avuçlarının arasında. Ellerini hafifçe genç adamın yüzünde oynatırken Azat gözlerini kapatmış ve karısının yüzündeki elini tutarak avucuna sıcak bir öpücük bırakmıştı.
''O eller çok tehlikeli yerde dolanıyor...'' Demişti, boğuk çıkan sesiyle. Leyla, sevdiği adamın sözleriyle yutkunurken elini çekmeden hafifçe yanağını Azat'ın yanağına sürtüp kulağına doğru eğilerek fısıldamıştı.
''Biliyorum. Belkide ben böyle olmasını istiyorumdur.'' Diyerek genç adamın yanağına bir kuş tüyü kadar kısa ama etkili bir öpücük bırakıp, masasının üstünden çantasını alarak tuttuğu eli bırakmadan Azat'ı peşinden sürüklemeye başlamıştı. Azat, Leyla'nın etkisinden gülümseyip çıkarken tek bir adım atmayıp sevdiği kadını kolundan tutarak kendisine doğru çekmişti. Leyla, gözlerini genç adamın gözlerine dikerken ''Azat?'' diye sormuştu titrek çıkan sesiyle.
''Sanırım birilerinin canı yaramazlık yapmak istiyor.'' Leyla aldığı bu cevaptan sonra kızardığını hissetmişti. Azat, baş parmağını karısının dudakları üzerinde gezdirirken sürdüğü kırmızı renkteki ruj dikkatinden kaçmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının İlacı
RomanceAzat Sancaktar & Leyla Korhan "Bizim buralarda insan bir kere aşık olur, Bir kere sever. Bunun adına da sevda derler.''