1.Bölüm/İstanbul
''Seni karanlıktan kurtaracak olan şeyin ışık olmadığını öğrendiğinde, sabahların ve sokak lambalarının hiçbir önemi kalmayacak.''
Leyla'dan...
Acı çekiyorum. Farklı bir acı bu. Hiçbir nedeni yok gibi dururken o kadar çok nedeni bir arada tutan bir acı ki. Anlatamıyorum. Anlatsam ağlarım, ağlarsam gülerler. Kırıldığım her saniye büyüyor içimdeki o boşluk. Siz hiç elinizde olmadan üzülmeye mahkum ettiniz mi kendinizi? Gökyüzüne bakarken takıldığınız taşı önemsediniz mi? Uzun uzun konuşmak isterken içinizdekileri sessizce haykırmak geçerken aklınızdan, sesinizin çıkmadığı oldu mu hiç? Benim oldu işte. Hiç geçmedi ki üstümden. Bildiklerim, işittiklerim öyle çok yük oldu omuzlarıma. Taşıyamıyorum sanki artık onları.
Her geçen dakika gülümsemek salak salak mutluymuş rolüne bürünmek öyle zor geliyor ki bazen. Unutuyorum kim olduğumu. Hiç bilemedim ki zaten. Sessizce fısıldıyorum rüzgara içimdekileri sessizce çığlıklar atıyorum, ne duyulduğum oluyor ne görüldüğüm. İçimdeki o sessizlik bitiriyor beni. Beni tanımadan daha ne hissettiğimi bilmeden o gerizekalı tavırları olan insanlar, hepsini öldürüyorum kafamda binlerce kere. Yabancılaşıyorum onlara. Elimde olmadan beslediğim bir nefret var insanlığa. Birey olarak sevdiğim her insan bir toplumu oluşturunca nefret ediyorum işte o toplumdan. Söyleyemediğim öyle çok şey hıçkırarak ağlayamadığım öyle çok acı var ki içimde.
''Pelin, sen eve gitmemiş miydin?'' Leyla iki saatlik ameliyatın ardından kafeteryadan kendisine bir kahve alıp hastanenin bahçesine çıkmıştı. Temiz havayı ciğerlerine çekerken biraz daha rahatladığını hissedip hastanenin çardaklarından birinde oturan en yakın arkadaşı Pelin'i görmüş ve yanına gitmişti.
''İki saat kaldı nöbetimin bitmesine. Sonra direkt eve geçeceğim.'' Leyla, kahvesinden bir yudum alırken Pelin'in dikkatini yanlarından geçip kısa bir baş selamı veren, hastanenin yeni Plastik Cerrahı Doç. Dr. Savaş Soydan çekmişti. Hastaneye geldiği ilk günden itibaren sadece Pelin'in değil, herkesin ilgi odağı olmuştu. Leyla dışında. Leyla, Savaş'ı okul yıllarından itibaren tanıyordu. Ne kadar hırslı, saplantılı ve soğuk bir insan olduğunu biliyordu. Öyle ki en başından beri aşkına karşılık vermemiş, ondan olabildiğince uzak durmuştu. Ama şimdi, aradan geçen uzun yılların ardından aynı hastaneye düşmüşlerdi. Bu durum Savaş'ı her ne kadar memnun etse de Leyla umursamaz bir tavırla kendisini görmezden gelmeye devam etmişti.
''Bu akşam Savaş Bey evinde parti verecekmiş.''
''Yani?'' diyerek sormuştu Leyla, umursamaz bir tavırla. Çünkü içinde 'Savaş' adının geçtiği cümlelerle ilgilenmiyordu.
''Yanisi Leyla Savaş Bey bizi de davet etti. Ne diyorsun, gidelim mi?' Leyla, Pelin'in sorusu üzerine bakışlarını kısa bir süreliğine Savaş Soydan'a çekmişti. Savaş, yüzüne yerleştirdiği gülümseme ile tüm odağını Leyla'nın üzerine çekerken Leyla bu durumdan rahatsız olup bakışlarını kaçırmış ve sıkıntıyla nefes vermişti.
''Beni hiç bulaştırma Pelin!''
''Aptal olma Leyla! Adam seninle tanışmak için fırsat kolluyor. Sen ise geri tepiyorsun.'' diyerek şiddetle karşı çıkmıştı Pelin.
''İnan bana, ilgilenmiyorum.'' Leyla'nın verdiği bu kısa cevaplar Pelin'in sinirini bozmuştu. Kötü bir niyeti yoktu. Sadece herkes gibi arkadaşının da mutlu olmasını, ayağına kadar gelen o fırsatı değerlendirmesini istiyordu. Ama Leyla sürekli kendisini geri çekiyor, kaçamak cevapların arkasına sığınıyordu.
''Merak ediyorum. Sen hep böyle duygusuz muydun Leyla? Hiç aşık olmadın mı, hiç birini kendinden daha çok sevmedin mi?'' Leyla, Pelin'in beklemediği bu sorusu karşısında kaşlarını çatıp düşünceli bir vaziyete bürünmüştü. Hayatında onca hengame varken kalbine bir şans tanıyıp, kimseyi almamıştı hayatına. ''Evet ya, ben bu adama çok aşığım!'' dememişti hiç. Tıpkı karşı cinsten olan birine ''Seni seviyorum.'' diyemediği gibi. Aşkın kavramı Leyla'nın lügatında çok başkaydı. Hiçbir zaman şıpsevdi bir insan olmamıştı. Sahte ilişkiler, içi boş sevgi dolu sözcükler, ihanetler, yalanlar bunlar Leyla'ya göre değildi. O aradığı aşkta dibine kadar sevmek ve sevilmek istiyordu. Payına düşen acıya da mutluluğa da razıydı. Ama şimdiye kadar kalbini yerinden çıkaracak kadar birinle tanışmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının İlacı
RomanceAzat Sancaktar & Leyla Korhan "Bizim buralarda insan bir kere aşık olur, Bir kere sever. Bunun adına da sevda derler.''