''Gidiyorum sevgilim. Yarattığın boşluğu içimden söküp atmaya, seni unutmaya gidiyorum.''
-Sabah 10.30-
Her şeyden habersizdi Azat. Dün geceyi bile isteye yaşamışken yarına yepyeni bir sayfa açmayı düşünürken bulacağı mektup belki de tüm düşüncelerinin sonu, sebebi olacaktı. Telefonunun alarm sesiyle uyanan Azat, yatakta biraz doğrulduktan sonra alarmını kapatmıştı. Aklına dün gece yaşananların gelmesiyle yüzünde beliren gülümsemesi yan tarafına baktığında, Leyla'yı görmeyince solmuştu. Yerdeki iç çamaşırını giyip banyoya girmişti. Tam tahmin ettiği gibi Leyla burada da yoktu. Sıkıntıyla nefesini verip rutin işlerini hallettikten sonra gömleğini ve pantolonunu giyip komodinin çekmecesinden silahını alacakken gözüne ''Azat'' yazılı olan mektup ilişmişti. İşte o an, terk edilmenin acısını tüm kalbinde hissetmiş, bir nebze de olsun bu ihtimali aklından çıkarmayı istemişti. Mektubu açıp okumaya başladığında Leyla'nın yazdığını anlamıştı.
Azat...
Sana bu mektubu yazarken senide öldürmeye çalışacağım içimde. Elimden gelen her şeyi yapsam da bu evliliği yürütemedim. Sana hep güzellikle anlatmaya çalıştım. Neden uzaklaştığını sordum. Bir sorunumuz varsa söyle birlikte çözelim diye neredeyse yalvardım. Tüm sorularım cevapsız kaldı. Senden gelen tek yanıt ise ''Sorun yok'' oldu. Artık gidiyorum Azat. Yaşayacağım acı ne olursa olsun sonumu bile bile gidiyorum. Yaşadığım ve yaşamadığım hayallerimle yarım bırakıyorum kendimi. Canım dediğim senden vazgeçiyorum. Seni asla unutmayacağımı biliyorum. Sende beni unutma olur mu? Sana bu mektubu yazıyorum çünkü geldiğinde anlatacak gücüm olmayabilir. Hoşça kal...
''Her şeyi mahvettin Leyla. Her şeyi.'' Azat, elindeki mektubu buruştururken komodinin çekmecesinden silahını alıp hızla aşağıya inmişti. Şu an tek dileği Leyla'yı fazla uzaklaşmadan ve bu haberin aşiretin kulağına gitmeden karısını bulmasıydı. Abdullah ve Celil Azat'ın kendilerine öfke dolu bakışlarla geldiğini görünce bir sorun olduğunu anlamışlardı. Buna rağmen Azat kendini sakinleştirmeye çalışmıştı.
''Tek bir soru soracağım Abdullah. Leyla nerede?''
''B-bilmiyorum ağam. En son sizinle birlikte bağ evindeydi.''
''Lan evde olsa sana sormazdım herhalde! Boşuna mı dikiyorum lan ben sizi buraya? Bir kadına sahip çıkamadınız!'' diyerek kükremişti adeta. Abdullah ve Celil Azat'ın sesini yükseltmesi ile başlarını çaresizce öne eğerken Abdullah, Leyla'nın gece gittiğini görüp yine de başka birinin olacağı düşüncesiyle konduramamış ve ağasına haber vermemişti.
''Adamlara söyle, dağılıp Mardin'in her köşesine baksınlar. Eğer bir saat içinde Leyla'yı bulamazsanız olacaklara katlanırsınız.''
''Emredersiniz ağam.'' Azat'ta Celil ve Abdullah gibi arabasına binip Leyla'yı aramaya koyulmuştu.
''Neredesin Leyla, neredesin?''
Taksinin ücretini ödedikten sonra arabadan inen Leyla, yavaş adımlarla aylardır gelmediği evine doğru ilerlemişti. Ayakları geri geri giderken hala İstanbul'da olduğuna inanamıyordu. Her şeyi, herkesi, tüm benliğinle, kalbinle Mardin'de bırakırken bundan sonra olacakları düşünmek bile istemiyordu. Hissizlik tüm bedenini ele geçirirken nedenini bilmediği bir şekilde burukluk vardı kalbinde. Nefes aldıkça canı yanıyor, ruhu sancıyordu. Dün gece yaşadıklarına dair tek bir pişmanlığının olmamasına şaşırırken Azat'ı ardında bıraktığı için vicdanının sızladığını hissetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının İlacı
RomanceAzat Sancaktar & Leyla Korhan "Bizim buralarda insan bir kere aşık olur, Bir kere sever. Bunun adına da sevda derler.''