''Seni buldukça kaybediyorum...''
Azat, ambulansın geç kalacağını bildiğinden Leyla'nın canını yakmak istemezmişcesine yavaşça kucağına alıp arabasına bindirmişti. Sevdiği kadını kollarının arasına aldığında o pişmanlık duygusunu iliklerine kadar hissetmişti. Emrindeki adamlarından Yasin hızla sürücü koltuğuna otururken Azat, Leyla'nın başını dizlerinin üzerine koyup tüm bu olanlardan kendisini suçlarken elini hiç bırakmak istemezmişcesine tutmuştu sevdiği kadının elini. Leyla, bir an yalnızca kısa bir anlığına gözlerini araladığında gözlerindeki korkuyu görmüştü sevdiği adamın. Kaybetme korkusunu...Her seferinde kaybedecek bir şeyi kalmadığını söylese de bugün o sedye de canını kaybetmişti. Leyla'nın gücü çekilirken Azat'ın kendisine olan yalvarışlarını duymuştu. Korkusuz, acımasız, o sert imajının arkasına saklanan bu adam yaşaması için, umut olabilmesi için yalvarıyordu Leyla'ya. Hiçbir zaman Azat'ın sevgisinden emin olmayan Leyla, o an anlamıştı bu genç adamın kendisini sevdiğini.
''Daha hızlı sür lan şu arabayı!'' Azat'ın tuttuğu eller tıpkı kalbi gibi buz gibiydi. Sesi çaresiz ve bitkin çıkmıştı.
''Güzelim lütfen, lütfen gitme.'' Leyla, tüm gücünü toplayıp elini yavaşça kaldırıp yaşaması için yalvaran bu adamın yanağına dokunmuştu. Acı bir tebessüm eklemişti gülüşüne. Sanki son bir kez bakıyor, son bir kez gülümsüyordu sevdiği adama. Azat, yanağına değen o narin eli öpüp gözyaşlarını bırakmıştı.
''Buradayım güzelim, yanındayım.''
''Biliyor musun, ben akıllanmam. Dünyanın en korkak adamına aşık oldum çünkü. Kimsenin sevmediği bir adama. Kendinden nefret eden, geçmişine saplanıp kalmış bir adama. Takıntılı bir adama. Hep yarım kalıyoruz. Hep geç kalıyoruz bir şeylere. Hep geç kalıyorum. Sana, bize..Üzüyorsun beni, defalarca. Böyle bir adamım ben diyorsun, buyum ben, üzerim seni. Yapamayız biz seninle, mutlu olamayız diyorsun. Sözlerinin hiçbiri umrumda değil, sen de biliyorsun.Ama söylemeye devam ediyorsun. Çünkü sen bu sözlere sığınıyorsun. Geçerli gördüğün bahanelerin bunlar senin. Hep birinin seni incitmesinden korkuyorsun. Ve bu korkun yüzünden hep birilerini incitiyorsun, beni incitiyorsun. Sen hep hep yarım bıraktın bizi. Üzdün, kırdın, parçaladın, mahvettin. Ve ben direndim. Bağırdım, kızdım sana. Adam ol dedim, gerçekleri gör dedim. Yanımda ol dedim. Sen güldün, saçmalıyorsun dedin. Ben çok savaştım bizim için, sen hiç göremedin.'' Leyla, zorlukla nefes alırken gözlerini kapatmadan son kez tamamlamıştı cümlesini.
''Eğer bana bir şey olursa..-'' Azat, Leyla'nın cümlesini tamamlamasına izin vermemişti. Bu hayatta sevdiği herkesi tek tek kaybederken Leyla'yı da kaybet istemiyordu. Sevdiği kadının elini daha sıkıp tutup, dudaklarına bir öpücük kondurarak susturmuş, kendisini yormasına izin vermemişti.
''Öyle söyleme Leyla'm. Sana hiçbir şey olmayacak.'' Leyla ise sevdiği adamın umut dolu sözleri üzerine acı dolu bir tebessüm yerleştirmişti yüzüne. Hayata dair tüm ümitlerini tek tek yitirmiş ve duyduğu sözleri kaideye almamıştı.
''Keşke..Keşke bu dediğine biraz olsun inanabilsem. Kabul et aşkım, biz her şeye geç kaldık.'' Leyla'nın bilinci kapanırken gözlerini de çoktan kapatmış ve kendisini o karanlığın kollarına bırakmıştı. Azat, sevdiği kadına seslenirken ondan bir dönüt alamadığında daha çok öfkelenmişti. Bedirhan'ı bulduğu ilk an ensesine çökecek ve bu yaptıklarının hesabını bir bir soracaktı ona.
''Geç kalmadık Leyla'm. Biz daha yeni başlıyoruz.'' Yasin, arabayı hastanenin önünde dururken hızlı adımlarla arabadan inip ağasının kapısını açmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının İlacı
RomansaAzat Sancaktar & Leyla Korhan "Bizim buralarda insan bir kere aşık olur, Bir kere sever. Bunun adına da sevda derler.''