''Gittin kadın, gittin. Çokta güzel gittin. Her şeyi geride bırakarak...Tekrar aklına getirmeyerek. Baya güzel bir rest çektin hayatına. Daha doğrusu hayatının küçük bir kısmına. O küçük kısımda arta kalanları düşünmeden...''
Bazen sessizce vazgeçmek, gitmek gerekir kimse anlamadan. Kendine dahi söylemeden öylece çekip gitmek...Bazen kendinle, hislerinle, kalbinle vedalaşmak gerekir, çok geç olmadan. Bazen sevmek, bazen sevilmek, bazense daha fazla yara almadan gitmek...Hayatının geri kalanında sana eşlik edecek o yalnızlığı kabullenmek belki de sevmek gerekir. Senden gitmeyecek tek şeydir çünkü yalnızlık. Sana sarılmasa da seninle olamasa da hep yanında olacak olan odur. Ve anlamak yorar, farkında olmak her şeyi acıtır insanı. Hayat bundan ibarettir 'Anlıyorsan yanar canın.
Leyla'nın da durumu farksızdı. Ne zaman gözlerini kapatsa ardında bıraktıklarını düşünüp uykularını kaçırmıştı. Azat'ı ne kadar zor bir durumda bıraktığının farkındaydı. Bir an için, sadece kısa bir an için aralarındaki son yaşananlardan sonra öylece çekip gitmesini kendisi de doğru bulmamıştı. Ama başka çaresi de yoktu. Kendisine kızsa da lanet de etse bu kaçması için tek fırsattı. Kolundaki sızı ile gözlerini hafifçe aralayan Leyla'nın bakış açısına önce Pelin ardından da Seza Hemşire girmişti. O an Leyla, dengesini kaybedip düşerek bayıldığını anlamıştı. Pelin, arkadaşının uyandığını görünce yanına doğru gitmişti.
''Pelin.'' Tüm gücünün çekildiğini hisseden Leyla, tiz bir sesle seslenmişti arkadaşına.
''Buradayım canım, yanındayım. Yorma kendini.''
''N-ne oldu bana?''
''Sadece bayıldın. Seza, sen Leyla'nın sermunu yeniler misin?''
''Tabi Pelin Hanım.'' Seza Hemşire, Pelin'in sözleri üzerine Leyla'nın serumunu yenileyip iki arkadaşı da yalnız bırakmak için odadan çıkmıştı. O da biliyordu, Leyla'nın hastaneye gelip, yarım bıraktığı işine devam ettikten sonraki süreci. Tam olarak durumu bilmese de içten içe üzülmüştü Leyla'ya. Pelin, sedyenin çaprazında duran koltuğa oturup Leyla'nın elini tutmuştu.
''Biraz daha iyi misin?''
''İyiyim, biraz ağrım var o kadar.'' Pelin, yüzünü düşürüp başıyla onaylamıştı arkadaşını. Bir mektupla tüm yaşadıklarını bitirmişti Azat'la. Dönüşü olmayan bir yola girmişti. Bitmişti. Ve en kötüsü de bunun ağırlığı altında ezilmeye devam ediyordu. Tek yaptığı şey sessizce düşünmekti. Ama bunun kendisine iyi gelmediğini biliyordu. Düşündükçe daha çok yaşadıkları anılar gözünün önüne geliyor, çıldıracak gibi oluyordu. Hayatı boyunca tüm duygularını, acılarını gizlerken bu kez gizleyemiyordu. Hiç kimsenin yarasına merhem olmasını istemezken şimdi tek bir kişinin gelip onu iyileştirmesini bekliyordu.
''Leyla?''
''Sorabilirsin Pelin.'' Pelin, almış olduğu onay ile aklından geçen soruyu sormaya karar vermişti.
''Azat, aradı değil mi seni? Biliyor burada olduğunu.'' Leyla çaresizce başıyla onaylamıştı Pelin'i.
''Sen bu adama gerçekten de aşıksın. Sadece kendine itiraf edemiyorsun biliyorsun değil mi?'' Duyduğu soru ile birkaç saniye duraklamıştı Leyla. Kendine bile itiraf edemediği bir şeyi bir başkasına nasıl itiraf edebilirdi ki? Oysa kalbi çoktan kabul etmiş, kapısını aralamıştı Azat'a. Pelin sadece arkadaşının içinden geçenleri ve gerçek duygularını bilmek istiyordu. Fakat henüz Leyla bile çözememişti içine hapsolduğu bu karmaşıklığı..Leyla sıkıntılı bir nefes aldıktan sonra cevap vermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının İlacı
Roman d'amourAzat Sancaktar & Leyla Korhan "Bizim buralarda insan bir kere aşık olur, Bir kere sever. Bunun adına da sevda derler.''