Acının İlacı 20.Bölüm

11.9K 308 8
                                    

''Bir tek bana vaktin yoktu, herkese ömrünü harcadın.''

Bedirhan'ın uzun zamandır kolladığı bu fırsat ayağına gelmişti. Azat'ın kendisi üzerindeki kurduğu tezgahı bozup onun oyununa karşılık kendi oyunuyla cevap vermişti. Tabi bunda Boran'ın da etkisi çoktu. O olmadan tek başına Azat'a diklenme cesaretini kendinde bulamazdı. Kendisi ve adamları konağın avlusunu doldururken evdekiler de dışarıdan gelen sesler ile beraber irkilmişlerdi. Kureyşa Hanım, herkesin odasına girip kapısını sıkıca kilitlemesi gerektiğini söylese de Leyla hariç herkes geçmişti odalarına. Özellikle de Afet. Oğlunun dışarıdan gelen silah sesleriyle korkup ağlamasını duyunca hızla merdivenlere doğru yönelmişti. 

Bedirhan kolundaki saate baktıktan sonra pis pis sırıtıp hızlı davranması gerektiğine karar vermişti. Azat'ın birazdan burada olacağını bildiğinden acele etmeliydi. Kureyşa Hanım, kendinden emin bir şekilde Bedirhan'ın karşısına dimdik çıkarken Bedirhan, adamlarına silahlarını indirmesi gerektiğini söylemişti.

''Ne oluyor Bedirhan, konak basmakta neyin nesi? Sen canına mı susadın?''

''Ben canıma susamadım. Ama senin o şerefsiz oğlun canına susamış Kureyşa Hanım.'' Kureyşa Hanım, kaşları çatık bir vaziyette önce Bedirhan'a ardından da avluyu dolduran eli silahlı adamlara bakmıştı. Bedirhan'ın akşamın bir vakti konağı basacak kadar Azat'la ne yaşadıklarını merak etse de olaya en başından beri müdahale etmediği için kendi kendine kızmıştı. 

''Boşuna bağırıp çağırma Bedirhan. Azat yok burada. Celil!'' Celil, bacağından yediği kurşunla acıyla kıvranırken Bedirhan, elindeki silahı havaya doğru yöneltip bir iki el ateş ettikten sonra  sonra silahı Mithat'a doğru tutmuştu. Mithat, tam atik bir hareketle belindeki silahını kavrayacakken kendisine uzatılan silahla çaresizce başını öne doğru eğip belindeki silahını çıkararak yere doğru atmıştı. 

''Adamlarında tıpkı oğlun gibi beceriksiz. Bir işi yapamıyorlar.'' Diyerek alayla gülümsemişti. 

''Bunu senin peşine bırakmam, pişman ederim seni Bedirhan. Azat yoksa ben varım.'' Kureyşa Hanım, kendinden emin ve bu cesur sözlerinle beraber Bedirhan'ın gülümsemesi daha çok büyümüştü. İçinden ''Ne yapabilir ki?'' diye geçirirken birkaç saniye sonra görüş açısına Leyla girmişti. Şu an için ilgilendiği tek kişi. Leyla, sabahtan beri yüreğini sıkıştıran bu sıkıntının sebebini şimdi daha iyi anlıyordu. Kureyşa Hanım'ı itip düşmesine sebep olurken hızla Leyla'nın yanına doğru ilerlemişti. Leyla, korkuyla tam kapıyı kapatıp kilitleyeceği esnada Bedirhan kapıya ayağını koyup kapanmasına engel olarak tüm gücüyle itmişti. Leyla, aldığı darbe ile sendellenirken korku çoktan bedenini hapsetmeye başlatmıştı bile.

''Bırak beni, bırak!''

''Debelenme de yürü!'' Leyla, aniden saç diplerine hissettiği sızıyla başına soğuk metal silahın değdiğini hissetmesi bir olmuştu. Ölüme bu denli yakından tanık olurken tiz bir çığlık kopmuştu ağzından. Başını biraz geriye atıp Bedirhan'a tiksinerek baktığında kendisini alayla gülmüştü. Bedirhan, Leyla'nın saçlarını bırakıp boğazını tutarken kapıya doğru yöneltmişti. Tıpkı bir zamanlar kendisinden hakkı olanını alınmasını hatırlayınca Leyla'yı Azat'tan koparmak, Azat'ın canını bebeği ile yakmak o an için Bedirhan'a en mantıklı çözüm gibi gelmişti. Leyla korkudan dizlerini titretirken içinden bebeğine bir şey olmaması için dua ediyordu.

''Leyla'yı bırak Bedirhan. Yoksa Azat seni yaşatmaz.'' 

''Ben yaşamazsam Leyla'da yaşamaz Kureyşa Hanım. Ben Azat gibi senelerce beklemem. Şimdi, şu an öldürürüm gelininle torununu. Benim kaybedecek hiçbir şeyim kalmadı. O oğluna söyle, eğer karısına yetişmek istiyorsa yarına kadar çıksın karşıma. Yoksa gözümü kırpmam öldürürüm.'' Leyla, yaşadıklarının etkisiyle midesi ağzına gelirken kusmamak için kendisini zor tutuyordu. Üstelik çektiği sancılar çoktan kendisini belli etmeye başlamıştı. Bedeninde hissettiği acıyla gözyaşları sicim sicim akarken Bedirhan silahı Leyla'nın kafasına dayayıp kolundan tuttuğu gibi kendi aracına bindirmişti. Helin ve Afet'te odalarının penceresinden çaresizce olup biteni izliyorlardı. Avlunun dört bir yanı Azat'ın adamlarının yaralı ve birçoğu cansız bedeni ile yatarken Mithat, Kureyşa Hanım'ın yanına giderek onu bahçedeki sandalyelerden birine oturtup Yadigar'dan su ve tansiyon ilacını getirmesini söylemişti.

Acının İlacıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin