Arkamı dönmek istemiyordum ama eğer bakmazsam intihar etmek için geldiğimi düşünecek ve gitmeyecekti. Umursamadan geri oturdum. Tahmin ettiğim gibi gitmedi ve gelip yanıma oturdu. İğrendiğim hatta nefret ettiğim birisiyle yan yana oturmak gerçekten berbat bir duygu. Kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda gülümsüyor olduğunu görmek daha da kötü hissettirdi. Ben her an olanları düşünüp kendimi öldürmek isterken, kendimden nefret ederken o nasıl oluyor da umursamıyor ve yüzüme bakarak gülebiliyordu? "Neden intihar etmeye kalkışıyorsun ki? Ölmek için fazla genç değil misin?" dediğinde içimden 'sanki umurunda' diye geçirdim. "Seni ilgilendirdiğini sanmıyorum. Şimdi buraya nasıl geldiysen öyle geri git." dediğimde hala gülümsüyordu. Elini omzuma koyacağı sırada ayağa kalkıp "Yaptıkların yetmedi mi? Daha ne yapmayı düşünüyorsun? Hayatımı daha nasıl karartmayı düşünüyorsun? Çocukluğumu elimden aldın sen. Hala gelip nasıl yüzüme bakarak gülebiliyorsun?" dediğimde kafasını denize çevirdi. Ya verecek cevabı yoktu ya da düşünüyordu. "Ben sana yaşattığım şey için gerçekten üzgünüm. Hava almak için dışarıya çıkmıştım ve seni uçurumun ucunda o şekilde görünce intihar edeceğini düşündüm ve yanına gelmek istedim." aman ne güzel(!).
"Benim ne yaptığım ya da ne yapacağım seni ilgilendirmez. Kalk git buradan. Seni gördükçe kendimi şuradan atmamak için zor tutuyorum." dediğimde anlarcasına kafasını salladı. Yavaşça oturduğu yerden kalktı ve yanıma geldi.
"Haklısın ama ben sadece seni düşündüğüm içi-"
"Sen kendinden başka hiç kimseyi düşünmezsin. Bencilsin sen. Kendin için bir başkasının hayatını mahvedebilecek kadar bencil. Ailenin senin mutluluğun için çabaladığını görüp umursamayacak kadar bencilsin. O yüzden bana yalan söylemeye kalkma. Ve hayatımdan defol git." diye bağırdığımda elini kaldırıp omzuma koydu. Ne yapmaya çalışıyor? "Gizem?" Bir anda adımın seslenilmesiyle ikimizde arkaya baktık. Berk'in burada ne işi var ya? Ve neden bana tuhaf bakıyor.
"Berk?"
"Gizem, annen ve baban uyanmışlar ve seni görmek istemişler. Ama sonra geri uyumuşlar. Doktor hastaneye gitmemizi istedi çünkü tekrar uyanacaklarını düşünüyormuş."
Ege'nin omzumdaki elini ittirip "Bir daha karşıma çıkma." deyip Berk'e döndüm "Hadi gidelim." dedim. Berk kafasını salladı ve yürümeye başladık.
*******************
Hastane kapısından girer girmez merdivenlere yöneldim. Odanın önüne gelince derin bir nefes aldım ve kapıyı çalıp içeri girdim. Doktor içerideydi, annem ve babam uyanıktı. Bana dün soluk gelen odanın duvarları renklenmişti sanki. Ortalarına oturup ellerini öptüm ve yanaklarıma bastırdım. Onları kaybetme korkusuyla yüzleştim ama çok şükür ki kaybetmedim. Sanırım doktor son kontrollerini yapıyordu. Gülümseyerek bana baktı
"Çok şanslısın ailen seni bırakmadı. Ve durumları gayet iyi sadece bugün dinlenmeleri gerek, yarın akşam taburcu olabilirler. İyi geceler."
"Çok teşekkürler. Ve size de iyi geceler." dediğimde doktor odadan çıkmıştı. Anneme ve babama korkarak sarıldım. Berk, odadaki tekli koltuklardan birine oturmuş bizi izliyordu ve gözleri dolmuştu. Neden gözleri doldu ki? Oturduğum yerden kalkıp Berk'in yanına gittim ve kolundan çekiştirip "Benimle beraber sen de burada bekledin bu yüzden sarılmak senin de hakkın." dedim ve annemle babama sarılışını izledim. O da benim gibi incitmekten korkarak sarılıyordu. Bana baktığında hala gözlerinin dolu olduğunu fark ettim ama daha sonra soracaktım neyi olduğunu. Annem ve babam dikkatle toplanıp arkalarına yaslandılar. Babam konuşmaya başladı:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uçurumdaki Yalnızlık
Teen FictionHer insan yalnızlıktan korkmaz mı? Ben de korkuyordum ama yalnız olmak bana iyi de geliyordu. Sakladığım çok şey vardı. Kimseye sırrımı vermezdim ve vermem de. Çünkü bir tek kendime güvenirdim ta ki o zamana kadar. Peki 9 yaşındayken yaşadıklarım k...