***Yazardan***
Gizem bulunduğu yerde sessizce bayılmıştı. Berk ise hala kapıyı açmasını bekliyordu. Sanki bunu bekliyormuş gibi Ece telefonu eline alıp abisini aramıştı. Tam o dakika kapı çalmış ve Ege gelmişti. Defne hanım, Ege'yi iyi biri olarak tanıyor ve seviyordu. Gizem'i görmeye geldiğini söylemiş ve genç kızın odasına gitmişti. Ama kapının önünde Berk'i görünce sinirleri bozulmuştu. Bu çocuğu ilk gördüğü andan beri sevmiyordu. Berk'e dönüp aklındakini sordu.
"Gizem nerede?"
Berk önce ters ters bakmış olsa bile Gizem'in başına bir şey gelmesinden korktuğu için cevap verdi.
"Odasında ama 20 dakikadır kapıyı açmıyor ve içeriden seste gelmiyor."
Ege küçüklüğünden beri Gizem'i seviyordu ve ona asla böyle bir şey yapmak istemezdi. Neden yaptığını da bilmiyordu. Kendinden nefret ediyordu bazen bu yüzden bazen ise... değerliymiş gibi hissediyordu. Evi çok iyi bildiği için arka bahçeden dolanıp Gizem'in odasına bahçe kapısından girecekti.
"Berk, ben Gizem'i odasından çıkaracağım ama sen dışarı çık yoksa dikkat çekmiş oluruz."
Berk tereddüt etti. Gizem'in daha önce bu kadar canını yakmış birisi tekrar aynı şeyleri yapmaz mıydı? Yapardı tabii ki. Aklına bir şey gelmişti.
"Tabii ben dışarıdayım o zaman."
Gitmemişti. Kenara gizlenmiş ne yapacağını seyrediyordu. Ege önce kapıyı biraz zorladı ama açılmayacağını fark edince arka bahçeden girmeye karar verdi. Berk hala kenardan ne yaptığını izliyordu ve güvenmiyordu. Ege arka bahçeden odaya girmiş ve gördüğü manzarayla donakalmıştı. Rüya görüyor olmalıydı. Gizem bunu kendisine yapmaz diye düşündü. Bir çok kez gözlerini açıp kapadı ama rüya değildi. Gizem'in bileğinden akan kanlar kot pantolonuna bulaşmıştı ve şirin yüzüyle çok tezat gözüküyordu. Ege yavaşça o tarafa yürümeye başladı. Gizem'i hastaneye götürmeliydi ama ona dokunmakta istemiyordu. Çünkü Gizem bundan nefret ediyordu. Kapıyı açıp Berk'e baktı. Zaten gitmeyeceğini biliyordu.
"Berk, Gizem'i kucaklayıp arabaya kadar taşır mısın?"
Berk önce ne olduğunu anlayamadı. Hiç bir şey demeden odaya girdi. Gördükleriyle donup kaldı. Ama Gizem'i nazikçe kucakladı. Sanki genç kız hissedecekmiş gibi. Ona bu zararı kendisi verdiği için suçluydu, hem de fazlasıyla. Bir an önce hayatından defolup gitmeliyim diye düşündü. Oysa ki kızı ne kadar mutlu ettiğini bilmiyordu ve farkında değildi. Ege, kız kardeşine fazla ayrıntıya girmeden bir mesaj attı. Defne teyzeye söylersin diye de ekledi. Sevdiği ama hayatını mahvettiği kıza dönüp baktı. Keşke 9 yıl öncesine dönüp o günü değiştirebilseydi.
Berk, kucağındaki masum kıza baktı. Canı yanıyordu. Kalbinin üstüne tonlar ağırlığındaki bir yük konmuş gibi hissediyordu. Farklı bir histi bu. Nasıl yapmıştı ki? Neden izin vermişti Ece'nin onu öpmesine? Ege hakkında bir şeyler öğrenmek istemişti, planları vardı ama unuttuğu bir şey de vardı. Hisleri.
Hastane kapısından girip Gizem'i sedyeye bıraktı. Gizem giderken onun da içinden bir şeyler gidiyordu, kopuyordu. Ve genç adam bu hislere yabancıydı. Daha önce ailesi için böyle hissetmişti bir tek. Dizleri artık onu taşımak istemezcesine bükülmeye başladı. Bekleme koltuklarına oturdu. Ne yapacağını, Gizem'e ne diyeceğini hiç bilmiyordu. Sadece genç kızın daha fazla canı yanmasın istiyordu.
***Defne Hanım'dan (Gizem'in Annesi)***
Gizem'in arkadaşlarıyla beraber otururken Gizay dikkatimi çekti. Gerçekten Gizem'le benziyorlardı ve umarım düşündüğüm şey değildi. Eğer düşündüğüm şeyse mutlu olurdum. Kayıp evladımı bulmuş olurdum. Doktorlar öldüğünü söylese bile inanmıyordum. Çünkü ben iki kızımın da sesini duymuştum. Bunları şu an düşünmenin sırası değildi. Sanırım ben bu konuyu araştıracağım.
***Gizem'den***
Yavaşça gözlerimi açtım ama fazla ışıktan dolayı geri kapatmak zorunda kaldım. Başımda tuhaf tuhaf sesler dönüyordu. Benim en son hatırladığım ise bileğimi ufak bir şekilde çizdiğim ve kanı görünce bayıldığımdı. Yatakta doğrulmaya çalıştım ama bir kol engel oldu. Berk'ti. Beni o mu getirmişti hastaneye? Kolunu itip doğruldum. Doktor bir şeyler söylüyordu ama başımın içindeki seslerden ne dediğini anlayamıyordum. Doktor odadan çıkarken odaya biri girdi. Umarım annem değildir. Onun öğrenip üzülmesini istemiyordum. Hem çok bir şey de yoktu. Sadece sarmışlardı. Çok az canım yanıyordu. Kafa kaldırıp odaya giren kişiye baktım. Ege mi? Onun burada ne işi var ki? Berk'e gözleriyle bir şey anlatmaya çalışıyor gibiydi. Gerçi bu açıdan daha çok yeni sevgili olmuş ama ailesine çaktırmamaya çalışan liseliler gibi gözüküyorlardı. Bu düşünceme kıkırdayınca bana döndüler.
"Ben doktorla konuştum. Kendini iyi hissediyorsan çıkabilirmişiz."
"Çıkabiliriz o halde. Ama ben bir şey soracağım. Senin burada ne işin var Ege?"
Ege ne diyeceğini düşünüyordu. Umarım bana yalan söylemezdi.
"Ben size gelmiştim ama senin odadan çıkmadığını söyledi Berk. Ben de bahçe kapısından odana girdim. Özür dilerim. Ama seni ben taşımadım çünkü sen bunu istemezdin. Şimdi sizi eve bırakıp gideceğim. Otoparkta bekliyorum ben sizi."
Ne diyeceğimi, ne düşüneceğimi bilemiyordum. O beni hayattan bir süre soyutlayan kişiydi. Canımı yakan kişiydi. Çocukluğumu elinde parçalayıp ezen biriydi. 2 dakikalık hevesi için hayatımı karartan biriydi. Şimdi ise hayatımı kurtarmış mı oluyordu? Bir teşekkür borçluydum ona.
Oturduğum yerden kalkacağım sırada Berk yardım etmek istedi ama izin vermedim. Ona kırgındım. Benim hislerimi bilmiyordu. O yüzden onu da suçlayamıyordum. Ece'de bilse böyle bir şey yapmazdı. Yine tüm suç bana kalmıştı ha?
Beni arka koltuğa oturtup kendileri ön koltuğa oturdular. Ege arabayı kullanıyor olmasına rağmen arada bir Berk'e ters bakışlarını atmaktan çekinmiyordu, tabii Berk'te öyle. Bunlar niye birbirlerine trip atan kanka gibiler ki? Bugün özellikle beni güldürmek için uğraşıyorlar sanırım.
***Defne Hanım'dan (Gizem'in Annesi)***
Çocuklarla sohbet ederken Nida ve Doruk dikkatimi çekti. Nida, Doruk'a ters ters bakıyor Doruk ise inadına gülüyor gibiydi. Şirin gözüküyorlardı. Nida daha fazla dayanamadı. Ve Doruk'un kafasını koltuğunun altına sıkıştırıp karpuz seçercesine kafasına vurmaya başladı. Onların bu halleri gerçekten çok hoştu. Yanımda oturan Emir ve Gizay ise el kızartmaca oynuyorlardı ve kaybeden, kazanana pamuk şeker alacaktı. Ama ikisi de elini hiç hareket ettirmiyorlardı. Hepsinin bir köşeye çekildiğini fark ettim. Ben de oturduğum yerden onları izliyordum. İlayda, Deniz, Kaya ve Umut şişe çevirmece oynuyorlardı. Ece telefonuyla fotoğraf çekiliyordu. Afra ve Giray ise kulaklık takmış telefondan video izliyorlardı. Tabii Giray, Afra'nın gözlerini kapatana kadar. Onların bu hallerine tebessüm ettim. Gizem tam kendine göre arkadaşlar bulmuştu.
***Yazardan***
Gizem ön koltukta oturan ve birbirlerine öldürücü bakışlar atan iki genç adama anlam veremeyip kafasını cama çevirdi. Bugünüm olaysız geçsin demişti sabah. Gerçekten çok olaysız(!) bir gün geçirmişti. Genç kız yine de mutluydu. Tabii ki jileti daha fazla bastırıp hayatını sonlandırmakta isterdi ama yapamazdı. Belki önünde yaşayacağı güzel günler vardı belki de daha kötü günler yaşayacaktı. Ama yine de razıydı. Tabii bazı olaylar aklına gelmediği sürece.
Eve geldiklerini fark etti genç kız. Kapıyı açıp indi arabadan. Hemen sonra Ege'de indi arabadan. Gizem, Ege'ye döndü.
"Teşekkür ederim her şey için."
Ege de tebessüm etti ve arabaya geri bindi. Gizem tam eve girdiği sırada bahçeden bir ses geldi.
"Evet ikizsiniz."
Selaaaamm. Nasılsınız? Ben pek iyi değilim ama kötü de değilim. 1015 kelime yazabildim ancak. Bölüm hakkındaki görüşlerinizi merak ediyorum, yorumlara yazarsanız çok mutlu olurum. Bir sonraki bölüm hakkında tahminleriniz varsa onları da yazabilirsiniz. Görüşmek üzere. Hoşça kalın <3 <3 <3...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uçurumdaki Yalnızlık
Roman pour AdolescentsHer insan yalnızlıktan korkmaz mı? Ben de korkuyordum ama yalnız olmak bana iyi de geliyordu. Sakladığım çok şey vardı. Kimseye sırrımı vermezdim ve vermem de. Çünkü bir tek kendime güvenirdim ta ki o zamana kadar. Peki 9 yaşındayken yaşadıklarım k...