Bir kafeye gelmiştik. Ben masada oturuyordum Oğuz da kahve siparişini vermek için kalkmıştı. Elinde iki kahve görünce gülümsedim.
Elimi uzatıp bit kahveyi kaptım bile. Bir yudum alıp keyfini çıkardım.
"Şu kahveyi sevdiğin kadar beni sevsen şimdiye evlenmiştik be gülüm."
"Bu yaşta evleneceğimi düşünmüyorum."
"Tabi ki ben de."
"Ben bitirdim hadi kalkalım."
"Ne çabuk ya?"
"Sen bitirmediysen kahveni eline al ya da bana ver. Daha kayıcaz hadii." Diyip kolundan çekiştirdim Oğuzu.
"Ee kahveyi bana vermeyecek misin?"
"En az senin kadar ben de kahveyi seviyorum bebeğim."
"Hı çok meraklıyım kahvene sanki."
"Evet meraklısın o gözler ne öyle? Valla kahvem düşerse senden bilirim."
"Aman Oğuz amma tatava yaptın hadi kayalım."
~¿~
"Valla tek ihtiyacın kahveymiş. Ne güzel kayıyorsun öyle!"
Kayarken Oğuza gülümsedim. Bir kaç denemeden sonra artık güzel kayabiliyordum. Kayarak Oğuzların yanına geldim.
"Helal olsun be yenge!" Emir coşkuyla beni tebrik ederken gülümsemekle yetindim.
"Eve gidelim mi? Ben acıktım." Dedi Açelya.
"Evet şaşırdık mı arkadaşlar? Hayır." Dedi Emir gülerek.
"Ya bak Emir! Döveceğim seni o olucak!"
"O narin ellerinle dayak yemek isterim bebeğim."
"Gel vurayım o zaman bir tane!" Diyip Emiri kovalamaya başladı Açelya.
Onların kovalamacasını izlerken gülüştük. Oğuz beni kendisine çekip boynumu kokladı.
"Çok güzel kokuyorsun." Diye fısıldadı. Ben resmen donmuştum. Transa girmiş gibi bakıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANONİM:DEFUZ
Short StoryYaklaşık yarım saat olmuştu. Hava iyice soğumuştu. Ve yağmur atıştırıyordu. O da gelmemişti. Bense bir ümit hala oturduğum salıncakta bekliyordum. Aslında boşversene kimin umrunda? Salıncakta kalkıp taşlara bir tekme savurdum. Kapuşonumu başıma ge...