Sıranın altından oynadığımız oyuna odaklanmaya çalışıyordum. Ata iti oynayamadıkça sinirleniyordum.
"Ata kolsuz musun abi?" dedi Eray. Aslı Hoca'nın bakışlarını üzerimde hissettiğimde, tek elimle oyuna devam ederken dersi dinliyormuş gibi yaptım. Gözlerini devirip tahtaya bir şeyler yazmaya başladığında Eray Ata'nın kafasına bir tane geçirmişti.
"Beyler oyununuz bittiyse sessiz olun, ders dinleyenler var."
Aslı Hoca'nın cümlesinin üzerine zil çaldığında üçümüz ayaklanıp selam vererek sınıftan çıktık.
Üst kata çıkıp Yasin'lerin kapısının önünde durup içeriye baktım. Edebiyatçıları hala içerideydi. Yasin de ayakta duruyordu. Kaş göz yapınca Yavuz "Sözlü oluyor." demişti. Gülerek kapıya yaslanıp izlemeye devam ettim.
"Yasin alfabe kaç harften oluşuyor oğlum?"
Herkes gülmeye başladığında Yasin sınıfa bir bakış atıp hocaya döndü. Zeka düzeyine göre soru soruyorlardı demek Yasin'e.
"24 harf hocam."
Eray ve Ata gülmekten yıkılırken Yavuz da onlara eşlik ediyordu.
"Yasin?"
"Efendim hocam?"
"Yavrum alfabe 24 harften mi oluşuyor?"
"Evet hocam."
"Yasin alfabemizde 29 harf var."
"Ben hayatımdan beş harfi çıkardım hocam."
"Hangi harfleri evladım?"
"K, Ü, B, R, A."
Sınıf kahkaha atarken hoca "Sıfır Yasin, çıkabilirsin." demişti. Yasin ciddi bir ifadeyle yanımıza gelirken Yavuz da sınıftan çıkmıştı.
"Oğlum seni bu sınıfta nasıl tutuyorlar?" dedi Ata.
Yasin gülerek "En zekileri benim oğlum bunların." dedi ve Yavuz'un kafasına yavaşça vurdu.
"YAREN!"
Ata adımlarını hızlandırarak sınıf kapısının önündeki Yaren'in yanına gitti.
"KİM KIZIM O ÇOCUK?"
***
"Çıkışta sahile ineceğiz, sen de gelsene."
"Beyza yavrum çok uykum var ya, sonra gelirim ben siz gidin."
Kafa sallayıp yanağımı öptükten sonra gülümseyerek gitti. Yasin karşımda yüzünü buruşturmuş bana bakıyordu.
"Ne var it?"
"Yemin ederim hiç yakışmıyorsunuz." dedi. Çayımın içine atmadığım küp şekeri ona fırlattım.
"İşine bak."
Ata söverek hızlı adımlarla yanımıza gelip oturdu. Birinin derdi bitse diğeri başlıyordu anasını satayım.
"Hemen bulmuş birini ya, bu kızların hepsi böyle am*na koyayım. Bıktım bu kızlardan bak yemin ediyorum. Ayrılacağım lan hepsinden!"
"Ya sen bir kendine bak şerefsiz," dedim. Ağzını oynatarak küfür etti.
Eray gülerek Ata'ya bakıp sandalyesini ona yaklaştırdı. "E kızlardan bıktıysan ben burdayım aşkım, ben ne güne duruyorum?"
Elini Ata'nın boynunda dolaştırdığında Ata küfür ederek elini itti. "Eray hiç havamda değilim."
"Bu gece seni mutlu edebilirim." dedi Eray gülerek. Ata bir kez daha sövüp arkasına yaslandı.
"Sizi shipledim şuan." dedi Yasin. Attığım küp şekeri toz haline getirmişti. "Valla Beyza ve Enes'ten daha çok yakışıyorsunuz."
"Oğlum senin Beyza ile derdin ne?"
"Enes kız çok itici be oğlum, sen nasıl beğeniyorsun o kızı?"
"Normal bir kız işte amk. Bunların hepsi aynı hepsi." dedi Ata.
"Güzel diye mi beğendin anlamadım ki. Sinaya peruk tak, Miss Turkey güzeli olur, Beyza'ya bin basar amk."
"Yasin iyi misin oğlum sen? Ne yapayım şimdi ben Sina'yı? Nikahıma mı alayım it? Sina Sina diyip durma."
"Ya tamam oğlum sakin olun." diye araya girdi Yavuz. Gözü arkamdaki bir noktaya odaklanırken yüzüne şerefsiz bir gülümseme yerleştirdi.
"Oğuz seninki geliyor." dedi.
Oğuz, baktığı yere bakıp kafasını masaya gömdü. "Allah'ım beni şuan alır mısın? Lütfen."
Eray gülmeye başladığında elini kaldırıp Can'a işaret yaptı. "Başkan naber ya? Gelsene masaya."
Oğuz küfür etmeye başlayıp masanın altından Eray'ın bacağına vurmaya başladı. Can bir sandalye çekip Oğuz'un yanına oturdu.
"Oğuz naber?" Gülümsemesi suratından eksik olmuyordu. Eşcinsel olduğunu tüm okul biliyordu ve çocuk Oğuz'a takmıştı. Gülerek Oğuz'a baktım. Bakışlarıyla bile küfür ediyordu.
"İyiyim."
"Ben de iyiyim."
"Ben gideyim o zaman. Beyler sonra görüşürüz."
Oğuz ayaklandığında Eray omuzlarından tutarak geri oturttu.
"E daha yeni geldik kanka."
***
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
