| enes |
"Çocuk bir günde ne kadar çökmüş... Çok kötü bir durum. Umarım babası hemen iyileşir."
"Sende hemen ağlamaya başladın Sina ya, insan bir kaç dakika bekler en azından."
"Görmedin mi çocuğun halini? Biraz empati kur."
Kafa sallayıp ellerimi ceketimin cebine koydum. Saat üç olmuştu. Oğuz ve Eren, Kaya'nın yanında kalmışdı.
"Üzüldüm ben de..."
"Çin'deki bir arkadaşımın babası intihar etmişti. O günler gerçekten çok kötüydü."
"Niye intihar ediyor amk?"
"İşten atılmış, karısı zaten kanserdi. Özel okula giden iki çocuğu vardı."
"Çocuklara ne oldu?"
"Anneleri öldü. Dedesiyle yaşamaya başladılar. Fazla sıkıntılı bir hayat."
"Ne hayatlar var..."
"Sende pipisi olan insanlar birbirinden hoşlanamaz diye diye öleceksin."
Yüzümü buruşturup ona baktım. Bir adım önüne geçip ona doğru döndüm ve geri geri yürümeye başladım.
"Senden hoşlandığımı söyledim ama sen bir şey demedin. Sonra suçlu olan ben mi oluyorum?"
"Grupta niye söylemedin?"
"Oğlum nasıl söyleyeyim çocuklara?" Omuz silkti. "Beyler ben Sina'ya çok aşığım mı diyeyim?"
"Bana çok mu aşıksın?" Kahkaha atıp gülmeye devam etti. Ciddi ifademle göz devirip arkamı döndüm. Adımlarını hızlandırıp yanıma gelmişti. Koluma girip kafasını yukarı kaldırdı. "Pişt."
"Hm."
"Ya Enes, şaka yapıyorum tamam."
"Şaka yaptığını biliyorum, öpüşürken yedin dudaklarımı."
"Of siktir git." Kolumdan çıkıp evlerinin bahçesine girdi. Arkasına bile bakmadan yürüyordu.
"Sina."
"Çinli."
"Zixuan."Arkasından seslenmeme rağmen durmuyordu.
"Sevgili olalım mı?"
Aniden durup bana dönmüştü. Uzaktan birbirimize bakıyorduk. Bir süre sonra orta parmağını havaya kaldırıp yürümeye devam etmişti. Şaşkınla arkasından bakarken güldüm.
"Neyin nazı bu am*na koyayım."
***
"Günaydın, Zixuan."
"Günaydın."
Okula doğru yürümeye başlamıştık. Rahat rahat yürüyordu. Kulaklığından dinlediği müzik duyuluyordu.
"Sağır olacaksın."
"Seni ne kadar ilgilendiriyor bu?"
"Ben çektim sen de çekiceksin ayakları mı bu? Hayırdır?"
Omuz silkip yürümeye devam etmişti. Kendi kendine bir şeyler mırıldanmaya başlamıştı.Yanına gidip ona bakmaya başladım. Telefonla konuşuyordu. Çince bir şeyler söylüyordu ve hiçbir şey anlamıyordum.
Çünkü çince bilmiyorum, evet.
Kahkaha attığında kulaklığın birini alıp kulağıma taktım. Bir erkek sesiydi.
"Kim bu?"
Göz ucuyla bana bakıp arkadaşıyla konuşmaya devam etti. Kulaklığı da kulağımdan çekmişti.
"Çok yazmasın."
Umursamadan gülmeye devam ediyordu. Bir şeyler söyleyip kulaklığı kulağından çıkardığında kapattığını anlamıştım.
"Bir rahat verseydin keşke."
"Bir şey soracağım. Neyi bekliyoruz anlamadım. Seni seviyorum dedin, seni seviyorum dedim. Öpüştük de. Daha ne yapmamız gerek? Sevgili olalım mı diye de sordum. Daha ne yapayım?"
Yavaşça durup bana baktı. Okulun olduğu sokağa girmiştik. Okul kapısının önünde duran Yasin ve Yavuz bizi gördüğünde el sallamıştı.
Sina onlara gülümseyip bana döndüğünde bir süre durdu ve omuz silkti."İyi, tamam olalım."
Am*na koduğumun ruhsuzu.
***
#ukenes
or
#semenes
ŞİMDİ OKUDUĞUN
çinli
Humorenes: sizinkiler kısa oluyormuş doğru mu? zixuan: gel göstereyim 2018-2019