Seungmin'in ağzından
Dün Hyunjin'in bana yaptıklarından sonra her ne kadar mutlu olmuş olsam da sanırım tüm gün onunla yüzyüze gelmek istemezdim, ya da ister miydim? Bana daha çok yakınlaşsın ve beni önceki yaptığı gibi korusun mu isterdim ? Kapının sesiyle koşarak aşağı indim. Kapıyı açtım, Jisung. Açmamla kapatmam bir olmuştu çünkü Jisung günaydın bile demeden basket maçım var hazırsın değil mi demişti. Zile abanmasıyla kapıyı açıp içeri kaçmıştım. Peşimden içeri girmiş ve konuşmaya devam etmişti. Koltuğa oturdum ve battaniyeyi gözüme kadar çektim.
"Minnie~ maça gelmek zorundasın KALK VE HAZIRLAN." dedi. Bu çocukta kişilik bozukluğu var ya Minnie diye aegyo yapıp BAĞIRIYOR . Hyunjin içeri girdi.
"Zaten okula da gitmedin kalk da maça gidelim." demesiyle gözümde olan battaniyeyi kafama kadar çektim. Jisung'un oflanmalarını duymuştum ve o ne ya?
Kafamda bir el hissettiğimde battaniye gözlerime yeniden inmişti. Hyunjin battaniyeyi eline almış kafasını hafif sola eğmiş bir şekilde bana bakıyordu. Yaa ama bu çok tatlı.
"Seungmin-ah hadi duş al ve hazırlan sonra birlikte maça gidelim." Kafamı iki yana sallamıştım.
"İstemiyorum."
"Neden, korkuyor musun ya da seni tedirgin eden bir şey mi var?" Bu kadar ilgili davranması çok adiceydi. Umutlanmak istemiyordum. Uzun bir süre cevap vermedim. Sonra elimi tuttu, Jisung'un şaşkın bakışlarını görebiliyordum. Beni banyoya kadar sürükledi.
"On dakikaya hazır ol kıyafetlerini ben hazırlarım." dedi ve gitti. Hwang Hyunjin ne yapmaya çalışıyorsun?
Yaklaşık yarım saate banyodan çıktım. Ben banyoda giyinmezdim ve bornozu odama götürürdüm. Fakat burada havlu ya da bornoz yoktu. Ben hayata lanetlerimi sunarken Hyunjin kapıyı açtı. Açmasıyla geri kapattım. Kapının diğer tarafından inleme sesi gelince kapıyı tekrar açtım. Kapının arkasındaydım ama kafam gözüküyordu. Hyunjin ise tek ayağının üstünde zıplıyordu. Beni görünce durdu.
"Şeyy ben bornozunu getirmiştim." Elini bana uzattı. Eline baktı ve "pardon" diyip bana diğer elindeki bornozu uzattı.
"Şeyy yanlış elimi uzatmışım ayağımı vurdum ya ondandır." Son yirmi saniyedir olanlara anlam veremiyordum. Kapı ayağına değil de kafasına mı çarptı? Elindeki bornozu aldım. Odama girdim ve kıyafet aramak zorunda kalmadığım için mutluydum, siyah bir pantolon ve pembe bir kapşonlu seçmiş. Uzun şeyleri özellikle seçtiğinden emindim. Kapının önünde Minho Hyung vardı, sürekli saatine bakıp duruyordu. Bizi gördü ve koşarak yanımıza geldi.
"Nerede kaldın aptal hiç gelmeyeceksin sandım. Sanki hiç işim yok birde seninle uğraşıyorum. Geri- Lafı yarıda kalmıştı. Çünkü Jisung onu kendine çekip tek eliyle ağzını kapatmış ,
"Bana hakaret etmeyi bırak yoksa-" Minho Jisung'un elini itti
"Yoksa ne?" dedi .
"Hakaret edersen görürsün." Minho Hyung söylenmeye başladı.
"Nereden geliyor ya bu seme tavırları? 'hikirit idirsin girirsin' Kıçımın tehditi."
Hyunjin'in ağzından
Seungmin'in banyoda giyinmediğini biliyordum ve bornozunu ona götürdüm ama yüzüme kapattığı için ayağımı vurmuştum. Daha sonra ona bornozunu verdim ve gittim. Kıyafetlerini özellikle uzun seçmiştim. Bir yırtık kot ve pembe bir kapüşonlu seçtim. Pembe kapüşonlu onu sevimli gösteriyordu. Yani biraz sevimli, çok değil. Kıyafetleri bıraktım ve çıktım. Aşağı indiğimizde Minho Hyung ve Jisung atışıyordu. Basket sahasına gittiğimizde antrenman yapmaya başlamışlardı. Jisung ve Minho Hyung ise tek geç kalanlar olarak hemen antrenmana katıldılar. Yarım saat sonra maç başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'M ALİVE † Hyunmin
FanficLütfen bunu değil diğer ficleri okuyun... . . . Hyunjin onu her ne kadar sevmesede onu bu çukurda bırakdıkça daha da kötüleştiğini hissetti ve çukurdaki küçük salyangoza elini uzatmaya kalktı. . . . ! Bu hikayede Woojin olmasının sebebi çok eskide...