1.8

6.1K 305 85
                                    

Call me maybe

Bu bölümü yazarken feels geçirdim anacım sosnjsnsjs

🎈🎈

Gökhan: Geldim

Asu: İniyorum kankacım :))

Ayakkabılarımı giyinip merdivenlerden indim. Kapıyı açtığımda Gökhan arabaya yaslanıp telefonla uğraşıyordu. O sırada bildirim geldi telefonuma.

Anonim: Kalbim yerinden fırlayacak gibi

Anonim: Sana dokunacağım

Anonim: Asu

Anonim: Seni seviyorum

Asu: Seni merak ediyorum

Anonim: Öğreneceksin Gece Kraliçesi

Görüldü atıp Gökhana ilerledim.

"Selam kankacım" diyip sırıttım. Suratıma bakarak hiçbir tepki vermeden telefonu cebine koydu. Bir şey demeden arabaya bindi. Tepkilerine anlam veremiyorum. Benim bildiğim Gökhan böyle değildi. Daha neşeli daha bir enerjikti üstelik bana karşı ilk defa bu kadar soğuk davranıyordu. Ben de arabaya bindim.

"Neyin var senin böyle?"

"Yok bir şey"

"Hayır var bir şey ve sen bana anlatmıyorsun" dediğimde bir şey demeden arabayı çalıştırdı ve daha hızlı sürmeye başladı.

"Gökhan neler oluyor?" dediğimde bana baktı ve sırıttı.

"Hatırlıyor musun sana hep bi kızı anlatıyordum. Sen de hep hayran kalıyordun" kızı öyle bir anlatırdı ki ben bile aşık olacaktım.

"Evet hatırlıyorum"

"Onun yüzünden bu haldeyim" şöyle bir bakarsak benim yüzümden bu halde değildi ve bana kızgındı. Olsun bea kankam değil mi alttan alırım.

"Üzülme be Gögö" zaten ben de dedim ve çok işe yaradı değil mi?

Pamirin evine geldiğimizde arabadan indik. Gökhan beni belimden tutarak kendine çekti. Kavalyem Gökhandı. Çünkü başka insan yoktu evet. Bizimkilerin masasına geldiğimizde yabancı bir sima vardı. Ama yabancı değildi önceden gördüğüm birisiydi.

"Sen osun. Bana çarpan çocuk" diyip işaret parmağımı kaldırdım.

"Düzeltiyorum. Ağlayarak gelen sendin sen çarptın bana" hah dozoltoyorom.

"Senin de elinde telefon vardı"

"Şşşh tamam sakin olun" ortamı yatıştıran her zaman ki gibi Pamir olmuştu. Bana çarpan çocuk elini uzattıp "Pars" dedi. Pamir söze karışıp. "İkizim olduğu belli olmayan ikizim" dedi. Ne yani Pamirin bir ikizi vardı ama benim haberim yoktu öyle mi?

"İkizin olduğunu bilmiyordum" dedim. Gülümseyip "1 yıl sınıfta kaldı o yüzden 11. Sınıf yani bilmemen çok normal" Parsın morali bozulmuştu. Sanırım onun hoşuna gitmeyen bir şeydi. Ben de elimi uzatarak ismimi söyledim. Şöyle bir bakınca uzaktan yakından hiç alakaları yoktu.

🎈🎈

İşte sabırsızlıkla beklediğim o şarkı çalınca izin isteyerek arka bahçeye geçtim. Bilinmeyenin dediği gibi yüzümü denize döndüm ve kırmızı ışıklar içinde olan köprüyü izlemeye başladım. Şarkıya eşlik ediyordum aynı zamanda.

Sanırım hayatımda duyduğum en etkileyici erkek sesi de bana eşlik etmeye başlayınca kendimi dönmemek için zor tuttum. Kim olduğunu anlamıyordum. Sesi hiç tanıdık değildi ve şarkıyı söylerken incelmişti.

I threw a wish in the well, 
- Kuyuya bir dilek attım 
Don't ask me, I'll never tell 
- Hiç sorma, asla söylemeyeceğim 
I looked to you as it fell, 
- O dilek düşerken bende sana baktım 
And now you're in my way 
- Ve şimdi sen benim yolumdasın 

Hala şarkıyı söylemeye devam ederken bana yaklaşıyordu. Adım seslerinden bu anlaşılıyor. Eliyle saçlarımdan ufak bir tutam aldı.

I trade my soul for a wish, 
- Ruhumu bir dilek karşılığı takas ettim 
Pennies and dimes for a kiss 
- Sentler ve on sentler bir öpücük için 
I wasn't looking for this, 
- Bunu beklemiyordum, 
But now you're in my way 
- Ama şimdi sen benim yolumdasın

Tuttuğu saçımı bırakıp gözüme bir bandaş sardı. Kokusunu içime çektim. Güzeldi ama hiçbir şekilde tanıdık gelmiyordu. Oysa böyle bir kokuyu ve sesi daha önce fark etmem lazımdı.

Your stare was holdin', 
- Senin bakışın etkiliydi 
Ripped jeans, skin was showin-
Yırtık pantolonlar, tenin gözüküyordu 
Hot night, wind was blowin-
Sıcak bir gece, rüzgar esiyordu 
Where you think you're going, baby? 
- Nereye gittiğini düşünüyorsun, bebeğim? 

Kolumdan tutarak yavaşca ayağa kaldırdı beni. Hiçbir şey demiyordum sadece onu dinlemek istiyorum.

Hey, I just met you, 
- Hey, seninle yeni tanıştım, 
And this is crazy, 
- Ve bu çok çılgınca, 
But here's my number, 
- Ama işte bu numaram, 
So call me, maybe? 
- O yüzden ararsın belki beni? 

Nakarat kısmına ben de eşlik ettim. Sesim onun sesine uyumlu olmuştu.

It's hard to look right, 
- Sana doğrudan bakmak zor, 
At you baby, 
- Bebeğim 
But here's my number, 
- Ama işte bu numaram, 
So call me, maybe? 
- O yüzden ararsın belki beni? 

Türkçesini anlayabiliyorum çünkü bu şarkıda master yaptım. Diğer yerlerde sustu hiçbir şey demedi. Ben se ona dönüktüm ama hiç bir şey yapmıyordum. Tekrar devam etmeye başladı.

Before you came into my life 
- Hayatıma girmeden önce 
I missed you so bad 
- Seni çok özlemiştim 
I missed you so bad 
- Seni çok özlemiştim 
I missed you so, so bad 
- Seni çok, çok özlemiştim 

Devamını söylemedi. Burası bana yetmişti. Çok fazla içten söyledi. Şarkı bittiğinde eliyle saçlarımı arkaya attı. Ben de elimi onun yüzüne doğru çıkartıyordum. Yüzüne dokunacağım sırada elimden tuttu ve omuzlarına koydu ellerimi.

Ona sarıldım. Hem de sımsıkı. Ona gerçekten ihtiyacım vardı. Ona ve sevgisine.

Geri çekildi ve yanağıma ufak bir buse kondurdu. Kulağıma eğildi fısıldayarak sadece iki kelime söyledi.

"Seni seviyorum" gülümsedim. Bütün yüzüme yayıldı gülümsemem. Neydi bu? Bağlanıyor muydum ona? Ya da seviyor muydum? Hayır sadece ihtiyacım vardı. Belki bencilce ama ben Ekin'den vazgeçemem. Üzgünüm bilinmeyen. Çok üzgünüm.

~~~

Asu bacım kalbimi kırıyorsun!

CALL ME MAYBE ||texting||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin