☆ six ☆

1.4K 197 70
                                    

"Yapmamalısın, bu doğru değil." ile "Bunda kötü bir şey yok bile. Neden çekiniyorsun ki?" sesleri beynimi yiyip bitirirken kendimi çığlık atmamak için zor tutuyordum. Aralık kapının ardına tekrar bir göz attım. Görünürde kimse yoktu. Bunu yapabilirdim.

"Bunu yapmaman gerektiğini sen de biliyorsun, beni göz ardı edersen cehennemde yanacaksın."

"Sadece saçmalıyor. Eğer bunu yapmazsan cehennemde yanacaksın. Yap şunu artık."

Sinirle elimdeki kalemi sıktım. Şizofrenik sanrılar görme evresine ne ara geldiğimi bilmiyordum. Bildiğim tek şey harekete geçmem gerektiğiydi.

Kalemi hareket ettirdim. Beyaz renkli kağıda karalamam gereken şeyler bitince onu yırtıp katladım ve eteğimin beline sıkıştırdım. Kalemi ve diğer nesneleri de ortadan kaldırıp eski yerlerine koyduktan sonra derin bir nefes verdim.

Bu kolay olmuştu.

"Cennete girişin de bu kadar kolay olabilecek mi acaba?"

Başımı iki yana sallayıp küçük odadan hızla çıktım. Seslerden kaçabilmem için kendimden kaçmam gerekiyordu, bu da imkansızlığın örneklendirilmiş hâllerinden yalnızca biriydi. Geniş, karanlık koridoru büyük adımlarla aşmam bir dakika kadar sürmüştü. Rahibe Dolores'in odası ile birlikte birkaç odanın peş peşe sıralandığı bölmeye ulaşmıştım. Köşeden dönerek sıra sıra odaların önünden geçtim ve bu küçük koridorun sonundaki odanın önünde duraksadım. Derin bir nefes alıp kapıyı tıklattım.

Bir gel komutundansa kapı açılmıştı. Rahibe Dolores beni görünce yüzüne oturan sevimli bir gülümsemeyle birlikte kapıyı biraz daha açtı. "Aletheia." diye mırıldandı sevecen bir tınıda. "Bir sorun yok, değil mi?"

"Hayır efendim." diye mırıldandım. "Sizden bir ricada bulunmak istiyordum sadece."

Rahibe Dolores burada güvenebileceğim iki insandan ilkiydi, bu sebeple de bu gibi durumlarda sürekli onu rahatsız ediyordum. O ise buna rahatsızlık demiyor, benimle ilgilenmekten hoşlandığını söylüyordu. İyi ki ona sahiptim.

"Tabi, ne istersen." Meraklı görünüyordu şimdi. Biraz sonra kapının eşiğinden geri çekildi. "İçeri gelmek ister misin?"

"Buna hiç gerek yok. Yalnızca bir telefon kullanmam gerek ve..." Mahcubiyet yüklü cümlemi bitirememiştim.

Rahibe Dolores ise, diğer yandan, bunu gayet normal karşılamıştı. Yüzünde tatlı bir gülücükle işaret parmağını uzattı. "Bir saniye." deyip odasına daldı. Elinde bir telefonla geri döndüğünde gülümsedim. Ona teşekkür ettim. Birazdan geri döneceğimi belirtip yanından kaçar adımlarla uzaklaştım.

Soluğu bahçede aldım. Bu küçük, kullanışlı bir cep telefonu olduğundan mesaj atmayı tercih ettim. Belki görmezden gelinirdim, ama şansımı denememek de istemiyordum.

İki gün olmuştu ve ben iki gündür bir şeyler yapamadığım, harekete geçemediğim için bunalımdan bunalıma giriyordum. Vücudumu sarmalayan kötü hisler gitmemekle kalmıyor, iki gündür kâbuslar görmeme neden oluyordu. Bu nedenle de onu görmem kesinleşmişti.

Nancy'nin telefonundan gizlice aldığım numarayı tuşladım. Yanlış yazmadığımdan emin olduktan sonra ne yazacağımı düşündüm. Fakat ne yazmak istersem isteyeyim aklım kötü bir arkadaşsın sloganlarıyla dolup taşıyordu. Nancy duş alırken telefonundan gizlice numara aşırmak beni kötü bir arkadaş yapıyorsa kötü bir arkadaştım. Son zamanlarda yaptığım iyi bir şey de yoktu zaten. En azından işleri yoluna koymak adına çaba sarf ediyordum.

En sonunda derin bir nefes alıp tuşlara dokundum.

"Seni görmek istiyorum. Bugün. Yeri ve zamanı sen seç, orada olacağım. -Aletheia."

she got hell to pay, [1/2]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin