" Bir şey hastalığını tetiklemiş. Kalbi anlık durunca da bayılmış. Şuan gayet iyi ama onunla konuşsanız iyi olur. Hastalığı ileri gitmeden bir el atın. Geçmiş olsun."
Doktor odadan çıktıktan sonra Jungkook'a döndüm. Kalbini durduracak kadar ileri mi gitmiştim? Farkında olmadan ona zarar vermiştim. Hastalığını bildiğim halde kendimi düşünüp bencillik yapmıştım.
" Biraz benimle gelsene Jimin. "
Üvey babama sorgularcasına baktıktan sonra kafamla onu onayladım ve beraber hastanenin kafe bölümüne gittik. Karşılıklı oturduktan sonra söze ilk başlayan o olmuştu.
" Jungkook'la aranızda bir şey mi var?"
Ani soru karşısında nutkum tutulmuştu. Nereden anlamıştı ki? Oysa birbirimize , onların karşısında eskisi gibi davranıyorduk.
"N-ne?"
"Bir süredir sizi dikkatle izliyorum. Bizim yanımızda eskisi gibi, yalnız kalınca oldukça samimi davranıyorsunuz."
"Biz sadece birbirimize alıştık. Sizin düşündüğünüz gibi bir şey yok."
"Evden gitmeni istiyorum."
"Ne!" Bu kadarı fazla değil miydi? Sırf Jungkook ile samimiyiz diye beni evden göndermesi vicdansızlıktan başka bir şey değildi. O değil miydi zaten, hepimizin iyi anlaşmasını isteyen.
"Dediğimi duydun. Yeni(!) okuluna yakın bir yerde başka bir ev tuttum oraya taşınacaksın."
"Jungkook'la samimiyim diye mi taşınıyorum?"
"Jungkook'la sevgilisin diye taşınıyorsun. Seni en başında uyarmıştım Jimin. Ona yakın ol ama fazla değil, demiştim. Sen ise beni dinlememeyi seçtin. Evimde ibne istemiyorum."
"Senin evini isteyen de yok zaten!"
Ayağa kalktım ve sesli bir şekilde sandalyeyi geri ittim.
" Bugünü iyi hatırla üvey babacığım(!) Jungkook'la olmam için sen yanıma geleceksin. Ve o zaman suratına bile bakmayacağım! "
Kafenin çıkışına kadar yürüdüm ve kapıyı açıp hastane koridoruna çıktım. Üvey babamın karşısında güçsüz durmamak için akıtmadığım gözyaşlarım tek tek akıverdi. Bu muydu hayat? Neden kısa bir süre mutlu olduktan sonra uzun bir süre üzülüyordum? Neden diğer insanlar gülerken hep ben ağlıyordum?
Haksızlıktı. Tüm bu yaşananları haketmiyordum. Hani iyiler kazanırdı. Hani kötüler kaybederdi dünyada. Yaşamam bile hata iken yaşadıklarım çok zordu. Daha zorlarını yaşayanlar da var elbet ama bunlar bana ağır geliyordu. Tutunacak tek bir şeyim bile kalmamıştı.
Annem. Annem, üvey babamla evlendiğinden beri bize eskisi kadar ilgi göstermiyordu. Kardeşlerim. Onların hiçbir zaman umurunda değildim zaten. Bazen, keşke babam bu kadar erken veda etmeseydi diyorum. Her şey çok güzel olabilirdi. Annem ve babam mutlu, bizler mutlu. Tek sıkıntımız her ay gelen faturalar olurdu. Ama onu da hallederdi babam. Çünkü babamın yapamayacağı bir şey yoktu.
Hastaneden çıktım ve kırtasiyeye girip kağıt kalem aldım. Üvey babamın beni Jungkook'la görüştürmeyeceğini biliyordum. Aynı zamanda Jungkook'un beni görmek isteyeceğini de. Bu yüzden ona mektup yazacaktım. En azından kendimi açıklardım ona. Neden bu olayların yaşandığını ve neden gittiğimi.
Han nehrine gelip piknik masalarından birine oturdum ve kağıdı masaya koyup nereden başlamam gerektiğini düşündüm.
Kafamı havaya kaldırıp bir süre üzerimde uçan kuşları izledim. Düşüncelerim aklımda sıralandıktan sonra yazmaya başladım.
" Sevgilim;
Uyandığında yanında olamadığım için özür dilerim. Yanında olmayı istedim elbet. Ama gel gör ki hayatta istediğimiz her şey gerçek olmuyor.
Şimdi diyeceksin ki ' neden bana mektup yazdın?' öyle gerekti. Bir süre görüşemeyeceğiz. Nedenini ileriki zamanlarda öğreneceksin ama şuan bir şey söyleyemem.Konuya seni ne kadar sevdiğimi söylemekle başlamak istiyorum. Beraber içtiğimiz günden beri gözümde bir farklıydın. Dokunmaya kıyamadığım,' benim' olmasını istediğim birisiydin. Öyle de oldun. Bana itiraf yaptıktan sonra sevgili olduk ve sen daha ilk günden evlenme teklifi ettin. O an kabul etmesem de ben de seninle evlenmek istiyorum. Hem de sonsuza kadar mutlu, huzurlu bir şekilde.
Şuan yanında değilsem, seni sevdiğimden. Seni sevmeyi asla bırakmayacağım. Çünkü sen benim aptal aşkımsın. Hayatta kalma sebebim, düşündüğüm en güzel düşüncesin. Koklamaya kıyamadığım manolyam, çalmaktan bıkmayacağım kemanımsın. Sen benim her şeyim, her tanemsin.Sana, dün yaşanan olayı anlatmak istiyorum.
Dün senden kaçarken beni bilinmeyen bir numara aradı ve tuvalete gitmem gerektiğini aksi halde Yoongi'nin zarar göreceğini söyledi. Bende arkadaşımı kurtarmak için gittim. Yoongi yerde kanlar içinde yatarken hiçbir şey yapmadan duramazdım Jungkook. O benim kardeşim, can dostum.
Daha sonra Sehun, soyunmam gerektiğini söyledi. Kabul etmedim. Yoongi'ye tekrar zarar verince kabul etmek zorunda kaldım. Soyundum. Kendisini duvarla arama almamı ve öpmemi söyledi. Gene yaptım. Ama istemeyerek. Seni düşünerek yaptım. Senden başka kimsenin dudaklarını öpmek istemiyorum.Çünkü ben, her şeyimle seninim,
Sen, her şeyinle benimsin.Kısa bir mektupla her şey bitti sanma. Bir gün tekrar görüşücez ve kalbimiz tekrar bir olacak.
O güne kadar, hoşçakal sevgilim.
~Park Jimin "
Ağağağğağağaa ben ne yazdım fkfkkdkdkekdleklsldlfldllsldmslskjsjdkekfldldlflşelsldlspwğşsl
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stupid Love | Jikook
FanfictionSize zorbalık yapan bir 'üvey' kardeş hayal edin... _ (1) #bxb 18/10/2020