" Yoongi, ben tuvalete gidiyorum. Jungkook geçerse mesaj at. Sonunda ona dersini vereceğim gün geldi..."
'Dersini vereceğim gün geldi' derken gözlerim parlamıştı. Neden bilmiyorum ama içimde değişik hisler vardı. Sanki yapmak istediğim şeyi yapamayacakmışım gibi geliyordu.
Ayrıca Jungkook'a karşı da değişik hissediyordum. Bu... Bilmiyorum onu görünce öldürmek istiyordum ama bir yanımda istemiyordu. Ah, neyse..
"Ne yapacaksın?"
Aslında belirli bir şey yoktu aklımda. Sadece o an yaptığı herhangi bir şey hakkında dalga geçip olayı büyütmeyi planlıyordum. Onun da bana yaptığı bu değil miydi zaten? Yaptığım en ufak bir şeyi büyütüp, olay çıkarır en sonunda beni kırık kalbimle yalnız bırakıp terk ederdi.
İşte bende bu yüzden aynısını ona yapmak istiyordum. Benim yaşadıklarımı hissetmesini, benim hissettiklerimi yaşamasını istiyordum.
" Henüz aklımda bir şey yok. Onun taktiğiyle harekete geçeceğim ve sonra pufffffff müdürün odasına." sonlara doğru gülümsemiş onu da aynı şekilde gülümsetmiştim. Yoongi'yi seviyordum. En çok da onu güldürüp, o güzel gülüşünü izlemeyi.
" Tamam o zaman. Ben haber veririm sana. " Omuzlarımı pat patladı ve sınıfın kapısında dikilmeye devam etti. Bende tuvalete gittim. Bir işe bulaşacaksam iyi görünmeliydim.
Aynanın karşısına geçtim ve musluğu açtım. Elimi ıslattıktan sonra musluğu kapattım ve saçımı düzenlemeye başladım. Gömleğimin bir düğmesini de açınca geri çekilip kendime baktım. Yakışıklı çocuktum. ( Vavvv bize bilmediğimiz bir şey söyle dkdkdmckkd)
Ben aynada kendime bakmaya devam ederken kapı açıldı. Kimin geldiğine bakmak için kafamı çevirdim. Sehun...
" Vayy kimler buradaymış?"
Hiçbir söz ya da hareket girişiminde bulunmadım. Sessiz durursam sıkılıp giderdi nasıl olsa.
" Demek cevap vermeyeceksin."
İnadına aynaya bakmaya devam ediyordum. Her ne kadar ağzının hakkını vermek istesem de öncelikli yapmam gereken şeyler vardı. Mesela Jungkook... Kapıya doğru hareketlenirken kolumdan tuttu ve tuvaletin ortasına itti.
Hala sessizliğimi korumam onu iyice sinir ediyordu. " Madem sessiz kalmak istiyorsun... Sen bilirsin Jimin."
Alçı olmayan kolumdan itekleyip duvara sıkıştırdı bedenimi. Daha fazla sessiz kalırsam becerir bir köşeye atardı. " Siktir git Sehun."
" Ooo konuşmayı biliyormuşsun."
" Kolum alçılı diye altta kalacağımı düşünüyorsan yanılıyorsun. O günki gibi döverim seni. Acımam!"
Birkaç adımla yanıma geldi ve iki kolunu kafamın yanına koyup herhangi bir kaçma şansımı sıfıra indirdi.
" Emin misin?" Aniden kabinlerden arkadaşları çıkınca şaşırmıştım ama onlara boş bakmaya devam ettim.
" Sakat birini tek başına dövemiyor musun? Ne yazık."
Bile bile kışkırtıyordum. Sinirlenmesi bana büyük zevk veriyordu. Ama karşımda dört kişi varken sinirlendirmeye devam etmem ne kadar iyiydi orası tartışılır.
" Amacım seni dövmek değil zaten Jimin."
Sağ eli sol yanağımı okşarken kafamı çekmeye çalıştım. Bu sefer iki eliyle yanağımdan tutup baş parmağıyla okşamaya başladı. " O pis ellerini indir yüzümden!"
" Niye? Abin kızar mı yoksa? Ah pardon babacığın diyecektim. Dilim sürtmüş. "
Lanetli gibi gülmeye başladığında hiç düşünmeden bi tane kafa attım. " Düzgün konuş lan orospu çocuğu!"
" Yine yanlış bi tabir mi kullandım. Sevgilin mi demeliydim? Ya da - "
" Seni sikerim Sehun. "
Gözleri bedenimde gezinirken konuştu." Sen mi beni ben mi seni küçük sürtük?"
Tam ellerinden kurtulmaya çalışırken geri çekildi." İşini halledin şunun!"
Üç kişi üzerime yürürken korkusuzca bende onların üzerine yürüdüm. En öndeki kişi - bana en yakın olan- bana yumruk atacakken sola kaydım ve yumruğundan kurtuldum. Sağlam elimle ona en güzelinden bir yumruk attım. Yere yığılırken diğer ikisi geldi. Bir tanesi alçılı kolumdan tutup yere fırlatınca, orada koptu benim için her şey.
" Ahhh... Ahhhğğ... Hımğğğ.. Ahhhahh"
Ben yerde çığlık çığlığa bağırıp çağırırken hepsi aynı anda kapıya yöneldi. " Siktir..."
En son Sehun'un söylediği küfürü duymuştum. Tüm bilincim kapanmıştı. Sadece olanları görüyordum. Gözlerim yavaş yavaş kapanacakken Jungkook yanıma geldi.
" Jimin! Shh Jimin! Sakın gözlerini kapama tamam mı? Hastaneye gidene kadar sakın kapama. Aman tanrım kolun çok kanıyor! Orospu çocukları. Şerefsiz ***********"
Jungkook küfürleri savururken ne dediğini anlamaya çalışıyordum. Dudaklarından anladığıma ve birkaç mırıldanmayı duymama dayanaraktan 'gözlerini kapama' gibi bir şeyler söylemişti.
Gözlerimi Jungkook'tan çektim ve kolumdan çıkan alçıya baktım. Bileğim yere çarptığı için dikişlerim açılmıştı sanırım. Yerdeki kanlara bakamıyordum bile.
" Jungkook, ben iyiyim s-sorun yok."
" Nasıl iyisin Jimin! Şu haline bak!"
Gözlerim yavaş yavaş kapanırken Jungkook'u kendime çektim ve hasretiyle yanıp tutuştuğum dudaklarını öptüm. Şuan ne yaptığımı ya da neden böyle bir şey yaptığımı bilmiyordum. Ama yaptığım en iyi şeylerden birisi bu olabilirdi. Jungkook'u öpmek...
Dedim az kudurtam sizi mdkdkkfofkdld gene araları düzeldi falan sanmayın. Birbirlerinden hala nefret ediyorlar ama bu nefreti aşka dönüştürücem merak etmeyin. Come on Jimin. Come on Jungkook. Oooo yeeeeeh jdmdkckdmmfkdndomlc
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stupid Love | Jikook
FanficSize zorbalık yapan bir 'üvey' kardeş hayal edin... _ (1) #bxb 18/10/2020