1. bölüm "tut ellerimi sıkıca"

860 411 202
                                    

Medya: Mehir

Titreyen ellerimi ısıtmaya çalışan Enes'e baktım. O da benim gibi çok üşüyordu ama belli etmiyordu. O etmese bile ben anlıyordum.

Olayların Enes'in bazı borçlara girmesi ve parayı zamanında ödemeyememesiyle başlamıştı.  Bana diğer evde bir şey unuttuğunu ve onu almaya geleceğini söyleyerek evden çıkmıştı  ama eve gitmeyeceğini bildiğimden onu takip etmeyi kafaya koymuştum. Böyle evden bilmem kaçıncı kez çıkıyordu ve normal olmadığı aşikârdı.

O evden çıktıktan sonra bende çıktım ve anında şansıma gelen taksi ile onu takip etmeye başladım. Film oynatıyor olsak böyle denk gelirdi. Dışarıda yağan yağmurlar camda damla damla iz bırakırken bende onları izliyordum.

"Ne işler çeviriyosun sen Enes?" Dedim içimden. Benden bir şeyler saklamasa olmaz mıydı?

Yolu izlerken birden taksinin durmasıyla geldiğimizi anlamıştım.

"Kızım burası çok tenha yerler ne yapacaksın sen burada?" Diye sordu taksiyi kullanan adam.

Amcanın sözleri ürpermemi sağlamıştı. Enes neden buraya gelmişti ki, ne işi vardı, ne yapacaktı? Aklımı kemiren soruları kafamdan attım.

"Sen merak etme amcacığım tanıdığım var burada" diye bir cümle uydurup taksinin ücretini ödeyerek arabadan inmiştim Enes hızla arsaya ilerlerken takip ettim onu. Kapının önüne gelince orada bulunan kutuların arkasına saklandım. Kapıyı açan iri yarı bir adam "gir" diye emir verdiğinde içeri giren Enes'e bakarken 'neler döndüğünü öğrenmem lazım' dedim kendi kendime.

Kapıda kamera ve şifrenin olması gözüme takıldığı sırada aklımdaki soru ben nasıl oraya gireceğim iken birden ağzımda el hissetmemle korku tüm bedenimi ele geçirmişti.

"Bu da kimmiş?" Diye konuştu kalın sesli bir erkek.

Yavaş yavaş elini ağzımdan çekerken kolumu tuttu ve öne doğru iktirdi. Kim olduğuna bakmak için arkama dönmeye dahi korkuyordum.

Duvarda bulunan bir seye basılı tuttu ve 'kapıyı açın' diye emir verdi. İçeri girdiğimizde Enes ile bir adamın sesli şekilde konuşmaları kulağıma geliyordu.

"Bu kızımız dışarıda tekti bir şey olmasın diye aldım şimdi kız başına yazık" diye alayla konuştu beni tutan adam. Ağzını yaya yaya konuştuğu ses tonu sinirimi bozarken korkudan sessiz kalmayı seçmiştim.

Enes birden arkasını dönmesiyle beni gördüğünde, şaşırmış şekilde bana baktı.

Enes'in karşısındaki duran adam "Tanıyor musun bu fıstığı?" Dedi benimle göz teması kurarak.

Enes dişlerinin arasında "Hayır." Dedi. Ne? Hayır mı?

'Mehir neye şaşırıyorsun? Evet mi desin adam aptal mısın sen?' Dedi iç sesim. Haklıydı, korkudan salakça tepkiler veriyordum kendi içimde.

"E biraz benim yanımda dursa sorun olmaz o zaman" diye konuştuğu sırada "Hayır lan seni gebertirim" diye bağırdı Enes.

"neler oluyor bu adamlar kim Enes?" Diye sordum. sonunda konuşacak bir kaç cümle bulabilmiştim.

"Mehir ne işin var ulan senin burada!" Kükreyen konuşması ile yerimden sıçradım. Bari sen bağırma be adam.

40lı yaşlarında olan adam sinirle ellerini yumruk yapıp sesli şekilde konuştu.

"Kesin palavrayı ikisini de soğuk odaya alın! Her şeyin bir bedeli olmalı, değil mi Enes?"

Enes sessiz kalırken beni tutan adam kolumu sıkarak yürümeye başlayınca Enes'i de başka biri götürüyordu. Kısa süre sonra bi odanın önüne geldiğimizde kapı açıldığı anda yüzüme doğru gelen soğuklukla içime titreme gelmişti.

UMUT IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin