23. bölüm "İstanbul'a dönüş"

85 53 73
                                    

Bu haftayı 3 bölümle kapatmak istedimm.
Lütfen okuyan herkes oy ve yorumlarını eksik etmesin sizlerin fikri çok önemli♡

İyi okumalar...

Bir yerde okumuştum.

"Öyle bir zamana denk gelmişiz ki; her yanımız sahte hisler ve sahte insanlarla dolu. Sanki herkes çiçek ama çoğu plastikten yapılmış gibi. Herkes bir yana dağılmış, kurulan düzeni bozmak için uğraşıyor. Bir kelimesi ile bizi kıracak insanlar seçiyor hayat, sırf ölmemiz için. Ve bu sefer elimize verilen bıçak elmayı keselim diye değil, umutları keselim diye veriliyor"

Şu an hissettiklerim aynen bu şekildi. Bunca zaman sonra işin içine yalanın girmesi darmadağın etmişti beni.

Batu sessizce elindeki poşetleri yere bırakırken tek kelime etmedi.

"Öyle bir şey yok demeyecek misin?" Dedim ağzından çıkacak tek kelimeye inanabilmek için.

Hiçbir şey demeyip susmuştu. Gözyaşlarımla birlikte omzuna vurdum.

"Sana yalan söylemedim desene!" Dedim bağırarak.

"Mehir" dedi. 

"Ben senin güvenini kıracak bir şey yapmam desene!"

"ben özür dilerim" dedi kafasını yere eğerek.

Ellerimi saçlarıma geçirdim.

"Amacın ne senin? Kimsin sen?" Dedim sesimi yükselterek.

"Sana bunu şu an anlatamam" dediğinde kahkaha attım.

"Bana bunu şu an anlatamazsın"

"Bana bunu şu an anlatamazsın" diye tekrarladım ikinci kez.

"Onların adamları mısın? Dedim.

"Ne?" Dedi kafasını kaldırırken.

"Kimin adamın sen Miraç?"

"Kimsenin adamı değilim Mehir" dedi.

"Bunda bir halt olduğunu anlamam lazımdı" dedim elimle kafama vururken.

"Amacım asla sana zarar vermek olmadı. Her zaman destek olmaktı hala daha öyle" dedi.

"O zaman açıkla bana" dedim.

"üzgünüm ama şu an olmaz. Sadece seni her zaman sevdiğimi ve destek olduğumu bil" dediğinde güldüm.

"Sana baştan güvenmem hataydı. Tanımadığın rastgele bir insan sana niye yardım eder ki herhangi bir çıkar ilişkisi olmadıktan sonra? Ne haltlar çevirdiğini bilmiyorum, anlatmıyorsun da. Benimde senin için yapabileceğim hiçbir şey yok bundan böyle" dedikten sonra hızla odama çıktım. Kenarda duran bavulu aldığım gibi tüm eşyalarımı içine yerleştirmeye başladım.

İstanbul'a geri dönecektim.

Uzun süren topluluğumdan sonra her şeyi bavula ve çantama koyduğuma emin olup aşağı inmeye başladım. Salonda hiç kıpırdamadan duran Batu'yu pardon Miraç'ı görünce kapıya ilerlemeye başladım.

"Mehir!" Diye bağırdı.

"Ne var?" Dedim yanıma geldiğinde.

"Nereye gidiyorsun kızım?"

"Sanane!" Diye kapıyı açmaya yeltenmiştim ki kolumdan tuttu.

"Ya dur" dedi üzüntülü bir sesle.

"Tamam kız, bağır, çağır ama gitme" diye ekledi.

" Aklındaki büyük plan için mi evde tutmaya çalışıyorsun beni yoksa?" Dedim alayla.

UMUT IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin