Bardaki Çocuk

572 66 47
                                    

Orada kaç hafta geçirdim bilmiyorum. Ne kadar kişiyi dövdüm, ne kadar insan öldürdüm, ne kadar dayak yedim... Bunların hepsi artık bana birer sayı gibi gelmeye başlamıştı. Önemsiz sayılar.

"Sonunda şans yüzümüze gülüyor be." dedi Tuğra yanıma uzanarak. Üzerinde kırmızı bir bornoz vardı ve bornozun önü neredeyse tamamen açıktı.

"Üşüyeceksin." dedim önünü kapatmaya çalışarak.

"Artık o eski, ısıtması boktan olan yerde değilsin Rüzgar." Gülümsedi. "İstediğim kadar ısınabilirim. Artık zenginler gibi rahat rahat yaşıyoruz."

"Kötüye gittiğimizi farketmiyor musun?"

Gözlerini devirerek somurttu. "Ne gibi kötüye?"

"İnsan öldürdüğümüz için para alıyoruz. Bu iğrenç değil mi?"

"Yoo. Kaç haftadır bir şey demiyordun. Ne oldu birden bire?"

Ofladım. "Yok bir şey. Yat hadi."

Aklım yeni yeni başıma gelmeye başlamıştı. Giderek aptallaştığımı fark etmemiştim. Elimizde para vardı. Hem de bolca. Ama bunu harcayamıyorduk bile. Televizyon, bilgisayar, telefon, hatta kitap okumamız bile yasaktı.

Yapmam gereken şeylerin sadece spor yapmak, dövüşmek ve adam öldürmek olduğu öğretilmişti bana. Ben de aptal gibi tamam demiştim. Tek isteğim Tuğra'yı koruyup ona güzel bir hayat sunmaktı.

Onun hayatı güzeldi ancak benimki...

Zorla yutkundum. Artık bunu istemiyordum. Resmen mutluluk düşüncesiyle beynim yıkanmıştı.

Yataktan kalkıp aynaya baktım. Vücudum daha da kaslanmıştı. Saçlarım, buraya geldiğimden beri biraz kısalmıştı. Özel kuaförümüz bile vardı çünkü. Tenim, eski zamanların aksine parlıyordu ve tüylerim alındığı için her yerim pürüzsüz duruyordu.

Kendimi ilk defa gerçekten beğendim. Keşke bu halimi Zen de görebilseydi. Onunla tanıştığımızda saçları düzgün kesilmemiş, cılız ve pis bir çocuktum.

Şimdiyse olgunlaşmıştım. Yüzüm yerine oturmuştu ve bana yaptırdıkları tüm o spor ve bakımlar sayesinde modele benzemeye başlamıştım.

"Ne oldu çok yakışıklı olduğun için uyuyamıyor musun?"

Tuğra'nın alaycı sesine karşılık sinirli bakışlarımla arkama döndüm. "Uyumuyor muydun sen?"

"Uyku tutmadı."

"Rahat batmıştır."

Yatağa geri döndüm ve Tuğra'ya sarıldım. Eski halini özlüyordum. Kendini kaybetmişti. Onu da anlıyordum gerçi. Onca zorluktan sonra rahat edebildiği için mutluydu ve sonunda istediği hayata kavuşmuştu.

Benim istediğim bu değildi. Beraber mutlu olmak istiyordum. Zenginlik içinde de olsak boş inşaatlarda da yatsak tatlı ve mutlu bir çift olmak istiyordum.

Kendimle ilgili nefret ettiğim şey, insanlara ne kadar bağlansam da yaşadığım ilişkinin kimle olduğunu pek umursamamamdı.

Bazen karşımdakine değil, ilişki yaşamanın, birinin beni sevmesinin hissettirdiği şeylere aşık olduğumu düşünüyordum. Bu yüzden iki yüzlü ve pislik bir insan olabilirdim belki ama kişiliğim böyleydi. 16 sene görmediğim ilgiyi, yurttan atıldığımdan beri karşıma çıkan herkesten almaya çalıştım.

"Tuğra." diye mırıldandım.

"Hm?"

"Beni hala seviyor musun?"

Sunshine Boy (boyxboy)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin