Kırmızı deri bir koltuğa oturmuş, büyük göğüslü bir kadının önüne fırlatıldığımda, tam da günüm daha da garipleşemez diyordum.
Kadın, kızıl bir ışık yayan koyu kahve gözleriyle bana bakıp gülümsediğinde ruhum delinmiş gibi hissettim. Yanıma atılan bedenlere baktığımda Zen'in hemen solumda olduğunu gördüm. Kadın hepimizi teker teker süzdü.
"İyi iş." dedi fazla erotiğe kaçan bir ses tonuyla. Sol elini çenesine dayadı. "Güzel şeyler getirmişsiniz."
"Teşekkürler patron." dedi adamlar sırayla ve kadının tek el hareketiyle teker teker odadan çıktılar. Patronun kadın olmasını tahmin etmiyordum. Zen'e dönüp soru sorarcasına baktığımda "Bilmiyorum." demek için dudaklarını oynatıp omuz silkti.
"Hoşgeldiniz." dedi kadın. Sesi sürekli inliyormuş gibi çıkıyordu. Kahverengi uzun saçlarından bir tutamı tutup biraz oynadı. "Bugünden itibaren, hepiniz benim sürtüğümsünüz. Her gün, herhangi bir saatte, aranızdan istediğim kişiyi seçip odama çağırabilirim. Anlaşıldı mı?"
Odadan ses çıkmadı.
"Güzel. Anladınız demek. Her birinize bir adamım eşlik edecek. Yemek yerken, bir yere giderken, uyurken, hatta tuvalete bile giderken yanınızda olacaklar. Ayrıca sizi bana teslim etme işini de onlar yapacaklar." Ellerini iki kere birbirine çarptı. "Gelin buraya!"
Odaya altı kişi girdi. Hepsi, aramızdan bir kişinin yanına gitti ve yerdeki bedenlerimizi kaldırdılar.
"Yatma vakti gelmiş." Kadın ayağa kalktı. "Onlara odalarını gösterin. Gerçi, onların odası sizin de odanız demek." Odadan çıktı.
Kelepçelerimden tutup beni arkasında sürükleyen çocuk en fazla yirmili yaşlardaydı. Siyah ve kalçasına kadar gelen uzun saçlarını örmüştü ve Hilal'den bile beyaz bir teni vardı. Hilal'in uzun saçlı hali gibiydi biraz. Belki de onu koruyamadığım, korkağın teki olduğum için böyle cezalandırılıyordum.
Odamıza geldiğimizde çocuk kapıyı kapattı ve kelepçelerimi çözdü.
Elini uzattı. "Tuğra."
Uzattığı elini sıkmadım ve yüzümü başka yöne çevirdim. Zen'in bana verdiği ismi ona söyleyecek değildim. Burnundan derin bir şekilde nefes verip yataklardan birinin üstüne oturdu.
"Haklısın." dedi. "Ben olsam daha kötü davranırdım. Ancak bilmelisin ki ben de eskiden senin gibiydim. Başka bir çeteden toplanmış çöplerden biriydim. Sonradan güvenlerini kazandım."
Hala bir şey demiyor, yerimden kıpırdamıyordum. Oflayarak yerinden kalktı ve tekrar yanıma geldi. Kulağıma doğru eğilip fısıldadı: "Seni kurtaracağım. Bana güven. Ve kimseye bundan bahsetme."
Gözlerim kocaman açıldı ve geriye çekildim. "İnsanların duygularıyla oynamak hoşuna mı gidiyor?!" diye bağırdım. "Nasıl bir psikolojideyim haberin var mı? Lan, en yakın arkadaşım öldürüldü! Evden çıkarken cesedinin yanından geçmek zorunda kaldım! Sevgilim şu an adamın tekiyle aynı odada ve onu göremiyorum bile! Ve hala dalga geçiyorsun!"
Attığım yumrukla geriye doğru sendeledi. "Dalga geçmiyorum. Ciddiyim." Gözleri dolmuştu. "Aynı şeyleri ben de yaşadım. Sevgilimi gözümün önünde öldürdüler. Hem de hamileyken, karnını tekmeleye tekmeleye. Aynı gün tanımadığım kadının tekinin orospusu olduğumu öğrendim. Bu konuma gelene kadar neler yaptım, ne iğrençlikler yaşadım bilemezsin. Bana yardım etmek zorundasın. Buradan kaçabiliriz."
"Madem güvenlerini kazandın, neden kendin kaçmadın?"
Kalın örgüsünün ucunu tutup bir süre inceledi. "O kadar kolay değil. Anında bulurlar beni. Çok zeki birisi değilim."
Gülümsedim. "Belli."
"Dalga geçmenin sırası değil! Yardım edecek misin?"
"Sevgilim olmadan hiçbir yere gitmem." dedim sesimi kalınlaştırarak. Zen olmadan cennete bile alsalar kabul etmezdim.
"Of tamam, ne kadar çok o kadar iyi." dedi elini burnunun önünde sallayarak. "Bu arada, artık ismini söylersin herhalde?"
"Söyleyemem."
"Amma zorlusun ya. Aman zaten size numaralar verildi. Numaralarla seslenmemiz gerek."
Tek kaşımı kaldırarak ona baktım. "Numara mı?"
"Aynen. Hatta seninki, 16 olması gerek."
Omuz silktim ve yanımdaki yatağa uzandım. Uyumam gerekiyordu. Kalbim çok fazla acıyordu ve uyanık kaldığım sürece geçmeyecekti.
"Ha, söylemeyi unuttum." dedi Tuğra. "Vücudundan bir yer seçsen iyi olur?"
"Neden?" diye sorduğumda cevap vermedi ve biraz sonra horlamaya başladı.
.
.
Sabah Zen'i gördüğüm anda sarılmaya çalıştım ancak kelepçelerimden çekiştiren Tuğra izin vermedi. Tekrar kulağıma eğildi."Aptal." diye fısıldadı. "Düşman gibi gözükmeliyiz. Öyle her kafana eseni yapamazsın."
"Lütfen. Bir kerecik." dedim dolu gözlerle. "Omzundan vurulmuştu. İyi mi diye merak ediyorum."
"Off, tamam tek seferliğine."
Tasmalı köpek gibi, arkamdan Tuğra'yı sürükleye sürükleye Zen'in yanına koştum. "Omzun nasıl?" diye bağırdım titreyen sesimle.
"İyi. Ama seni çok özledim." dediğinde sarıldım. Daha doğrusu başımı omzuna koydum. Dudaklarımın kulaklarına iyice değdiğinden emin olduktan sonra hafifçe fısıldadım. "Tuğra bizi koruyacak. Birazcık sık dişini."
Geriye çekildiğimde yüzüme şaşkınlıkla baktı. Sonra Tuğra iti beni yine çekiştirip ondan uzaklaştırdı. İki koltuk, birkaç bilmediğim alet ve koltukların başında duran garip görünüşlü adamların olduğu bir odaya götürüldüm. Koltuklardan birine oturdum.
"Seçtin mi?" dedi adam elinde iğne benzeri bir şey tutarken. Garip garip yüzüne baktığımda bağırdı. "Cevap versene bütün gün seni mi bekleyelim?!"
İyice sinir olsun diye dilimi çıkardım.
"Ah, emin misin? Çok acıyacak." dedi.
"Ne?"
"Numaralarınızı istediğiniz herhangi bir yerinize dövme yapıyoruz. Ona göre patronla beraber olurken orayı daha çok kullanıyorsunuz."
İtiraz ettim ama, adam çok güçlüydü. Oradan kurtulamadım.
Saatler süren uğraş sonrası, dilimin üzerinde "16" yazıyordu.
Zen'i gördüğümde iyice inceledim. Neresine yaptırdığını merak ediyordum.
"Sevgilin bayağı bir altmış galiba." dedi Tuğra.
"Neden ki?" dedim korkmuş bir surat ifadesiyle. "Neresine yaptırdı sen biliyor musun?"
Pis pis gülümsedi. Ancak onun pis gülüşü diğer kötülere göre daha şirindi. "Kalçasına."
Ofladım. Bu iş cidden sinirimi bozuyordu.
"Bizi bir an önce buradan çıkarsan iyi edersin." dedim dişlerimin arasından. "Buradan çıkacağım ve intikamımı çok fena alacağım."
Tuğra ile ilgili görüşleriniz neler?
İsmini 2014'te ilk yazdığım boktan şeydeki çiftin arasını bozan şirret çocuktan esinlendim. Çok pis nostalji oldu bana wbsmwbsns

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sunshine Boy (boyxboy)
Storie breviBaby Powder'daki alternatif evrenin Güneş'i gerçekten rüyadaki gibi olsaydı...