🚢8.Bölüm🚢

980 105 36
                                    

İyi Okumalar...
🐳

Kyungsoo, yatağa girdikten çok sonra bile Kai'nin öpüşünü dudaklarında hissediyordu. Sıcak nemli dudakların kendi dudaklarına kısa bir ziyarette bulunması Kyungsoo'yu durmaksızın heyecanlandırıyordu. O küçük öpücükle hayat bulmuş gibiydi. Uyumuyordu ama huzurluydu. Dalgın gözlerle, kapının altından süzülen ışığa bakıyordu.

Kim Kai... Baekhyun gibi üzülmezdi o. Kai duygusal değildi, hem bekar kalmaya da özen gösteriyordu. Kolay kolay gönlünü kaptırmazdı. Arkadaşı Sehun bir kızla beraberdi. O da yalnız kalmamak için kendisiyle ilgileniyordu. Kai ile çıkmakta bir sakınca yoktu.Öldüğünde arkasında gözleri yaşlı bir sevgili bırakmayacaktı. Kai'nin çok geçmeden yeni bir sevgili bulacağından emindi. Aslında tüm bu düşünceler canını yakıyor ve onu üzüyordu ama sevinmesi gerektiğinin farkındaydı. Ölmeden önce birine aşık olmuş ve o kutsal duyguyu dünyadan ayrılmadan tatma şansını bulmuştu. Ve bunun için doğru kişiyi seçmişti, Kai bunun için biçilmiş kaftandı.

Daha sonraki üç gün, Kyungsoo için büyük bir mutluluktu. Bu geziye katıldığı için artık gerçekten mutluydu. Kai'ye geri dönülemez bir şekilde aşık olduğunu bir kere daha anlamıştı. Kai'nin kendisi için değer taşıyan tek insan olduğunu kendi kendine itiraf edinceye kadar böyle bir şeyin farkına bile varmamıştı. Oysa ki başlarda çok emindi onu sevemeceğinden. Ancak tüm bunların Kai açısından, hoş bir yolculuk flörtü olduğundan, daha fazla bir anlam taşımadığından emindi.

Varlığında mutluluk duyuyor, küçük sevişmelerden, onun tatlı öpüşlerinden hoşlanıyordu. Günü gününe yaşıyor, her gün, o günün iyi geçmiş olmasından dolayı sevinç duyuyordu. Kai ile aralarında ki ilişki tam onun istediği gibiydi. Onu seviyordu. Kai'nin kendisini sevmemesi ve hiçbir zaman da sevmeyecek olması, ilerisi için bir kaygı duymamasını sağlıyordu. Onu bıraktığı zaman kalbi kırılmayacak, kendisini boşlukta ve yapayalnız hissetmeyecekti. Ölümü, Kai'yi hiç etkilemeyecekti.

Evet, tam istediği türden bir ilişkiydi bu. Kai'yi seviyordu... Şimdiye kadar ancak hayalini kurabildiği bir sevgiydi bu. Bir gün aradığı kişiyi bulunca böyle sevebileceğini düşünmüştü hep. Bu hayal, öleceğini öğrenmesiyle yıkılmıştı, tıpkı diğer hayalleri gibi. Ama şimdi bu hayali yeniden canlanmış, hatta gerçek olmuştu. Aradığı insanı bulmuştu. Şu kısacık zamanda öyle bir sevgiyle ve ruhsal doyumla sevmeyi öğrenmişti ki, zaman zaman çaresizliği onun canına okuyordu. Bunun hiç bitmemesini isterdi... Kai'ninde onu sevildiği kadar sevmesini....

"Tura bende katılmayacağım Kyungsoo." Kyungsoo kulaklarına inanamıyordu.

"Katılmıyor musun? Ama Kai, katılmak istemediğinden emin misin?"

"Dört gün boyunca senden ayrı kalmak istemediğimden eminim, küçük adam. Ben yokken ya başkasını bulursan?..."

Kyungsoo sözlerini ciddiye alıp tüm kalbiyle karşı çıktı."Saçmalama, buna gerçekten inanıyor musun? Bunu yapmayacağımı bilmen gerekiyor!"

"Hiçbir riski göze alamayacağım kadar yakışıklısınız, Bayım..."

Güverte de güneşleniyorlardı. Kyungsoo iyice yanmış, neredeyse bronzlaşmıştı. Saçları gece kadar siyah olmasına karşın, güneşin kızgın ışıkları altında, ön kısımlarında ve başının tepesinde hafifçe açılmış, kahvemsi, bakırımsı ve sarıya çalan yerler vardı. Kai bu renk değişikliğini fark edince birkaç alaycı söz söylemişti. Kyungsoo, her zamanki gibi ses çıkarmamış, bu tavrın kısa zamanda geçeceğini ve Kai'nin yine eski haline döneceğini düşünmüştü.

"Yolculuğun sonuna kadar benim malımsın. Hiç kimsenin aramıza girmesine izin vermeyeceğim." (YN: Mal sana benzer öküz...😬😡)

Kyungsoo Kai'ye bir göz attı. Kai'nin yüzü ifadesizdi. "Mal sözcüğünü pek beğenmedim," diyebildi sonunda.

Denizin Melodisi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin