Yakışıklı jungijung : Hey!
Yakışıklı jungijung : Son görülmen nasıl dün gece olabiliyor, hiç arkadaşın yok mu senin?
Görüldü 15:40Belalı ego jungijung : Voah gerçekten inanılmazsın.Demek cevap vermiyorsun.
Telefonum masanın altında titrediğinde hemen kapattım. Eğer cevap vermiyorsam meşgul olabileceğimi anlamıyor muydu? Birde kendini yakışıklı diye kaydetmiş, gerçekten inanılmazdı.
"Lalisa Monaban! O telefonu hemen masama getir." Hemen kafamı hocama kaldırdım,kahretsin! Bu gerizekalı yüzünden bir hafta boyunca telefonumdan olamazdım.
"Hocam çok özür dilerim.Hemen kapatıp çantama koyuyorum." Telefonu çantama koyup dersle ilgilenmeye başladığımda ısrar etmedi ve bende tuttuğum nefesi verdim.
Ders çıkışı Rose hemen yanımdan ayrılmıştı. Hiçbir ücret almadan, gönüllü olarak yaşlılara seramik boyama öğretiyordu. Zaten resim yapmada çok iyiydi. Bu kız gökten düşen bir melek olmalıydı.
Sonunda yalnız kaldığımda telefonu açtım. Anında yirmi tane mesaj gelmişti ve iki arama vardı. Mesajlara göz gezdirdim. İkisi annemden geri kalanı ise Jungkook denen ego pastasındandı. Sadece soru işareti ve ünlem içeren paragraf mesajları sildim ve arama tuşuna bastım. Neredeyse kapatmak üzereyken açtı.
"Hiç açmasaydın?"
"En azından senin gibi çocukluk yapıp cevapsız bırakmadım. Büyü artık."
"Dersteydim.Neler oluyor?"
"Nerdesin?"
"Neden?"
"Müsait misin? Ayrıca soruma soruyla cevap vermeyi bırakır mısın?"
"İlk önce ben sormuştum. Her neyse, okuldan çıktım evime gideceğim. Neden aradığını söyleyecek misin?"
"Arkadaşım Taehyung iki gün sonra evinde bir parti veriyor. Ablanla Jimin denen çocuğu oraya getir. Planı başlatacağım."
"Yapamam. Jimin partilerden hoşlanmaz. Ablamda- "
"Bana yardım edeceğini söylemiştin değil mi?Benimle görüşmek istediğin için sana bunu kanıtlamamı istemiyorsun hadi itiraf et." Elimi alnıma koyup küçük bir küfür savurdum. Bu çocuktan hemen kurtulmalıydım.
"Hangi gün?" Kahkahasını işittim. Pislik bana işkence çektirmekten zevk alıyordu!
"İki gün sonra akşam sekizde. Konumu atarım."
"Tamam.Kapatıyorum." Dur dediğini duyduğumda kulağımdan telefonu çekmek üzereydim.
"Yüksek ihtimalle çalıştığım bowling salonuna bir daha gelmeyeceksin.Ama rahat olabilirsin, kovuldum." Daha sadece iki gün olmuştu ve işten kovulmayı başarmıştı ama nedense çok şaşıramıyordum.
"Voah! 48 saatten fazla çalışabileceğin bir ortam varmı acaba?"
"Aslında gayet iyi gidiyordum, fakat patron müşterilerle 'fazla' samimi olduğumu söyledi." Gözlerimi devirdim. Kızlar nasıl bu aptala tav oluyor asla anlamıyordum.
"Sevindim çünkü o kadar ucuz yeni bir yer bulmak uzun sürecekti.Bu sefer gerçekten kapatıyorum."
Eve doğru yavaş adımlarla yürürken ablamla Jimin'i o partiye götürmeye nasıl ikna edeceğimi düşünüyordum. Ablam en yakın arkadaşı Jisoo'nun partilerine bile zorla giderdi. Jimin ise partilerden hoşlanmaz, tek başına kahve içip müzik dinlemeyi daha çok severdi. Evleri tam karşımızda olduğu için bazen onu gözetlerdim. Balkona resim çizdiği malzemeleri getirir, klasik bir müzik açar ve elleri o müziğe eşlik edercesine tuvalin üstünde dans ederdi.Benim ise resim çizme yeteneğim sıfırdı, çöp adamı bile yamuk çizerdim.
Eve geldiğimde ablamı göremedim. Fakat Jimin'in kendi evlerinin balkonunda oturduğunu gördüğümde hemen gittim ve kapılarını çaldım. İki dakika sonra karşımdaydı.
"Selam Lalisa nasılsın?" Parlak gülümsemesiyle bana baktığında eğilip selam verdim.
"Merhaba, müsait misin?" Kafasını sallayıp içeri davet ettiğinde direk balkona yöneldim. Resim çiziyor olmalıydı, yerlerdeki boya şişelerini görebiliyordum.
"Voah, çok güzel olmuş!" Utanarak kafasını kaşıdığında sırıttım ve yaptığı şahesere geri döndüm. Gökyüzünün her halini tek bir tuvalde görebiliyordum. İlk önce bembeyaz bulutlar, sonra güneş yansımışçasına sararıyor ve yavaş yavaş pembeleşerek kararıp geceye dönüyordu.
"Öylesine çizdiğim birşey. Kahve ister misin?" Kafamı hayır anlamında salladım. Kahveyle bir türlü barışamamıştım. Ben çay ya da kola insanıydım.
"Kola varsa alabilirim." Hemen kafasını sallayıp mutfağa yöneldiğinde resime bakmaya devam ettim. Çok ama çok yetenekliydi. Oturduğum yerden kalkıp tuvale yaklaştığımda altında başka çizimlerde olduğunu farkettim. Bakmalı mıydım bilmiyordum, özel olabilirdi. Ama ben meraklı bir insandım. Kafamı kapıya çevirdim, daha gelmemişti. Yavaşça sayfayı çevirdim, bir insan yüzüne benziyordu. Daha tam bitmemiş gibiydi. Gözleri ve burnu çizilmiş birazda saçları gölgelenmişti ama yinede çok tanıdık birine benziyordu.
"Dur, ona bakma!" Duyduğum sesle aniden tuttuğum kağıdı bıraktım. Sayfayı tam çevirmediğim için önceki resim gördüğümün üzerini örtmüştü.
"Oppa ç-çok özür dilerim.Özel olduğunu bilmiyordum." Kolayı sehpaya bıraktı. Kızgından çok telaşlı görünüyordu.
"H-hayır özel değil ama henüz bitmediği için kötü görünebilir."
"Hayır güzeldi! Yani sadece gözlerini görebildim ama gayet gerçekçi gibiydi." Kafasını salladı ve kahvesini içmeye başladı. Çok utanmıştım. Resmen gizli birşey yaparken yakalanmıştım, hemde hoşlandığım çocuğa! Kolamı kafama diktim, boğazımın yanmasını aldırmadan bitirdim ve aniden ayağa kalktım.
"Ben gideyim. Evde kimse yoktu ve anahtarımı unutmuştum da...şimdi birini gördüm sanırım annem geldi. Görüşürüz Oppa!" Eğilip cevap vermesini beklemeden çıktım. Kapıyı kapatır kapatmaz yüzümü kapadım ve olduğum yerde tepindim. Rezil olmuştum!
"Lisayah!" Ablam karşı tarafta bana kafası karışmış bir şekilde bakarken yanına doğru yavaşça ilerledim.
"Oh, hoşgeldin abla."
"Sen Jiminle miydin?" Arka cebimden anahtarımı çıkarıp kapıyı açtım ve kapatırken kafamı salladım.
"Evet, birşey soracaktımda." O an Jimin ile esas konuşmak istediğim konuyu konuşmadığımı farkettim.
"Ne soracaktın?" Ablam tam karşımda bana bakıp cevap beklerken sadece yüzüne odaklandım.
Ve o an birşey daha farkettim. Gözleri...
Jimin'in çizdiği gözler tam karşımdaydı.
Jungkook daha planı başlatmamasına rağmen bana kanıtlamıştı bile.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
E.G.O
Fanfiction''Jungkook denen adi herif hanginiz?" Hepsi ne oluyor dercesine birbirine bakmaya başladığında tek bir kişi masaya kolunu koydu ve çenesini avucuna yaslayıp umursamazca bana doğru eğildi. "Ne için lazımdı?" ➖➖➖ Belki de birbirimizi ilk gördüğümüzde...