fotoğraf Jungkook'un hikayede kullandığım hali,ukalaca gülüşü gibi. Lisa'da saçının bu halinde hayal edilebilir.
"Burada ne işin var?" Şu anda yüzünü en son görmek istediğim kişi, tam karşımda bana bakıyordu. Koskoca Seoul'de başka bowling salonu kalmamış mıydı?
"Yarı zamanlı olarak burada çalışmaya başladım. İzin veriyor musunuz Lisa Unni?" Ona saygıyla hitap etmememe laf atmasına aldırmadan gözlerimi devirdim. En kısa sürede yeni bir bowling salonu bulmalıydım. Lanet olsun,burayı çok seviyordum!
"İzin veriyorum. İyi çalışmalar. Hadi Rose gidiyoruz!" Arkamı döndüğümde Rose'un ağzı açık bir şekilde bizi izlediğini gördüm.
"N-nereye?" İki adım atıp yanına yaklaştığımda dişlerimin arasından fısıldadım.
"O ağzını kapat. Hadi çabuk gidelim." Koltuktan çantamı aldım ve Rose'yi beklemeden ilerledim.
"Neden benden bu kadar rahatsız oluyorsun anlamıyorum.Ablandan özür diledim, istediğini yaptım. Bir daha onu rahatsız da etmeyeceğim."
Ben yürümeye devam ederken peşimden geliyordu. Aniden durdum ve arkamı döndüm fazla yakınımdaydı. Bir adım gerileyecekken kolumdan tuttu ve buna izin vermedi.
"Sen ona özür mü diyorsun. Hah, bu duyduğum en kötü özür dilemek" Kendi cümlesiyle cevap vermeme güldü.
"Buda ne demek?" Kolundan kurtulmaya çalıştım. Ama kocaman elleri aynı zamanda çok güçlüydü.
"Ne dediysem o, bırak beni."
"Bırakmıyorum,açıkla." Derin bir nefes aldım.
"Oraya rastgele gitmediğini o kadar belli etmişsin ki,ablam inanmadı ve geçiti sadece ikimizin bildiğinden dolayı olaya benim dahil olduğumu anladı." Kolumu bıraktı. Elimle sıktığı yeri ovuşturdum.
"Yalan söylemekte çokta iyi sayılmam,ama özürümde samimiydim."
"Yüzlerce kızla görüşüyorsun, nasıl yalan söylemekte başarılı değilsin?" Kaşlarını çattı,ciddileşmişti.
"Asla buluştuğum kızlara yalan söylemem. Ablanla da...Her ne kadar bir iddia uğruna konuşmuş olsamda sonunda gerçekleri ona söyledim." Gerçekten de söylemişti,ablamı en çok acıtan şey de gerçeklerdi zaten.
"Her neyse. Seninle konuşacak birşeyim kalmadı. Açıkçası seni çokta sevdiğim söylenemez."
"O ukalanın ablandan hoşlandığını söylediğim için bana kızgınsın." Kesinlikle haklıydı ve bunu kesinlikle bilmemeliydi.
"Ne alakası var? Ne dediğini bile unuttum." Kaşlarını kaldırdı, yalanla arası iyi olmayan biri daha varsa o da bendim.
"Söylediklerimin hala arkasındayım. Hem bence ablanla iyi bir çift olurlar." Şu anda ona güzel bir tokat attığımı hayal ettim.Belkide atmalıydım, kendine gelirdi.
"Saçmalıyorsun."
"Bunu sana kanıtlayabilirim." Kollarımı bağladım.
"Ortada kanıtlayacak birşey yok."
"İddiaya var mısın?" Güldüm.
"Belli ki iddiaya girmeyi çok seviyorsun. Düşüncesizce insanların hayatlarına karışmayı, üzmeyi,incitmeyi..."
"Pekala,iddia olmasın. Sadece kanıtlamak istiyorum. Ama bana yardım etmen gerek.Eğer bunu yapmama izin verirsen ve eğer ben yanılırsam, ablanında seninde asla karşına çıkmayacağım."
Cazip bir teklifti. Biraz düşündüm,eğer dediği çıkarsa ne yapacağımı bilmiyordum. Üzülürdüm, hatta yıkılırdım. Jimin benim için gerçekten çok değerliydi. Ama eğer yanılırsa bu ego yığını ortadan kalkacak, ablamın hayatına daha iyi birini dahil etme şansı olacaktı.
"Pekala.Dene bakalım.Tek bir şartım var. Bu işin ucunda üzülen taraf ablam olmayacak."
"Pekala, tamam. Ablana olan aşkın gerçekten gözlerimi yaşartıyor ufaklık."
"Öyledir. Sende bir ara birine değer vermeyi dene. Kalbini ısıtır,iyi gelir."
"Beni çok iyi tanıyormuş gibi davranman sinir bozucu. Hiç tanımadığın biri için fazla önyargılısın." Gerçekten alınmış gibi görünüyordu. Pekala kabul ediyorum ki bende fazla olmuş olabilirdim, bu yüzden konuyu değiştirdim.
"Benim yardımıma ihtiyacın olduğunu söyledin, ne yapacağım?" Yüzü hemen değişip heyecanlı bir hal almıştı. Çok salak ve komik görünüyordu.
"Şimdi-"
"Jeon Jungkook! Vardiyan başlayalı beş dakika oldu.İlk günden böyle yapacaksan..."
"Özür dilerim Sunbaen-nim.Hemen geliyorum."
Şefi olduğunu tahmin ettiğim adam söylenerek gittiğinde dikkatini bana yeniden verdi. Elimdeki telefona baktı ve hemen aldı. Birkaç tuşa bastıktan sonra bir melodi duyuldu. Cebinde çalan telefonunu kapatıp benimkini bana geri verdi.
"Akşam mesaj atarım.Hadi ben kaçtım." Eliyle tek yanağımı sıkıp hızlıca uzaklaştığında elim otomatik olarak yanağıma gitmişti.
O demin ne yapmıştı?
"Az önce gördüğüm şey ne anlama geliyor?" Ne zaman yanıma geldiğini görmediğim Rose kafası karışmış bir şekilde bana bakarken kafamı iki yana salladım.
"Hiçbir fikrim yok. Tek bildiğim bu çocuğu dövmeme çok az kaldı, artık sabrım tükeniyor."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
E.G.O
Fanfic''Jungkook denen adi herif hanginiz?" Hepsi ne oluyor dercesine birbirine bakmaya başladığında tek bir kişi masaya kolunu koydu ve çenesini avucuna yaslayıp umursamazca bana doğru eğildi. "Ne için lazımdı?" ➖➖➖ Belki de birbirimizi ilk gördüğümüzde...