"Burası benim.Burası...ve burası...burası da..."Yanaklarımı,burnumu ve yüzümdeki her yeri öperken bunu söylemeye devam ediyordu.Kulağımın arkasına bir öpücük kondurduğunda gıdıklandığım için kıkırdadım. Hava soğuk olduğu için onun evine gelmiştik.Yol boyunca elele tutuşmuş yüzümüzde aptal bir sırıtışla birbirimize bakmıştık. Evine girer girmez beni kucağına oturtmuş ve hareket edemeyeceğim kadar sıkı sarılmıştı.
Geri çekilip bana bakmaya devam ederken gülümsedi.Yanağında oluşan o muhteşem çukura parmağımı bastırdım ve eğilip öptüm.
"Burası benim." Kaşlarını kaldırıp bana bakarken muzip gülümsemesi yüzündeydi.
"Sadece orası mı?" Onu taklit edip diğer yanağını,alnını ve burnunu öptüm.Dudaklarına yaklaştığımda durdum.
"Hepsi benim." Mesafeyi kapatıp dudaklarımızı birleştirdi.Kollarımı boynuna dolarken kucağında biraz daha yaklaştım.Bu ve onunla ilgili herşeyin bu kadar mutlu etmesi garipti.Bu kadar mutlu olunabileceğini bile bilemezdim.Kalbim küt küt atmaya devam ederken kalp kirizi geçirmek üzere olduğumu düşündüm.Geri çekildim ve kalkmak için yeltendim.
"Gitmek yok." Gözerimi devirdim ve belimdeki kollarını ittirdim.
"Tüm gün böylemi oturacağız?"
"Aynen öyle yapacağız." Güldüm. Saçmalıyordu, fazla yakındık ve bu yakınlık mantıklı düşünmemi engelliyordu. Eğer düşünmeyi bırakırsam geri dönülemez şeyler yapabilirdik.
"Ben rahat değilim ve acıktım. Sevgilini evinde böylemi ağırlıyorsun?"
"Bir daha söyle." Anlamayan gözlerle ona baktım.
"Acıktığımı mı?" Kafasını iki yana sallarken demin oluşturduğum mesafeyi tekrar kapattı ve burunlarımız değecek kadar yakınlaştı.
"Diğerini, en son söylediğini." Utançtan kızaran yanaklarımla kafamı salladım. Tekrar söyleyebilirdim aslında ama, o bana böyle bakarken olmazdı.
"Unuttum." Kaşlarını kaldırıp bana bakarken boş anından yararlanıp kucağından kalktım. Birşey demeden gülümsemeye devam ediyordu. O böyle gülümserken onu ölene kadar seyredebilirdim.
"Ramen yiyelim mi? Evde var mı? Ya da tteokbokki alalım?" Ayağa kalkıp burnumu sıktı. Kollarını sıvazlarken kendinden emin görünüyordu.
"Demek benim sevgilim acıkmış. O zaman sana hayatında yediğin en güzel rameni yapalım."
//////
"En sevdiğin renk?" Parmaklarımla bir iki üç işareti yaptığımda aynı anda cevapladık.
"Siyah!" Güldüm.
"Bütün gün aç kalıp ölümsüz olmak mı, sonrasında öleceğini bilerek yemek yemek mi?"
"Yemek yemek!" İkimizde gülerken tabağımda kalan suyuda kafama diktim. Gerçekten haklıydı, hayatımda yediğim en güzel ramen olabilirdi. Bunun nedeni güzel yapmış olması mı, onunla birlikte yemiş olmam mıydı bilemiyordum.Tabağımı mutfağa götürürken cebimdeki titreyen telefonu elime aldım. Arayan ablamdı.
"Jen?"
"Nihayet sana ulaşabildim! Sabahtan beri seni arıyorum ve mesaj atıyorum, nerelerdesin?" Saatin kaç olduğuna baktığımda şaşırmıştım. Neredeyse akşam oluyordu!
"Şey...Jungkook'un evindeyim abla.Saati fark etmemişim."
"Tüm gün orada mıydın? Lisayah, eğer bana yaptığınızı söylersen-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
E.G.O
Fanfiction''Jungkook denen adi herif hanginiz?" Hepsi ne oluyor dercesine birbirine bakmaya başladığında tek bir kişi masaya kolunu koydu ve çenesini avucuna yaslayıp umursamazca bana doğru eğildi. "Ne için lazımdı?" ➖➖➖ Belki de birbirimizi ilk gördüğümüzde...