Hisler

2.1K 189 17
                                    


Ben henüz hareket edecek gücü bulamamışken Jungkook saçını düzeltip kapıyı açtı.

"Siz ikiniz aynı anda kapının önünde ne yapıyordunuz?"

"Hiçbir şey."

"Öpüşüyorduk."

İkimizde aynı anda konuştuğumuz için sesler birbirine karışmıştı ama aptal Jungkook'un söylediği aradan seçilmeyecek kadar önemsiz birşey değildi.

"K-kesinlikle hiçbir şey yapmıyorduk. Ben sana bakmaya gidiyordum ve o da aynı şekilde tuvalete gidecekmiş derken kapıya aynı anda gitmişiz işte!" Sahte bir kahkaha attığımda Jungkok bana alaylı ve gizemli bir gülüşle bakıyordu. Tüm dişlerimi göstererek sırıtıp kaş göz işaretiyle ona beni onaylamasını anlatmaya çalıştım.

"Aynen öyle oldu kardeşim. Lisa benim tipim değil zaten biliyorsun." Kaşlarımı kaldırarak ona baktığımda demin söylediklerini ona deli gibi hatırlatmak istedim ama tabii ki bunu yapmayacaktım.

"Her neyse. Hadi Rose'yi ayıltalım."

Taehyung'un daha fazla soru sormasına engel olmak için hemen elinden kahveyi aldım ve Rose'nin yanına gidip onu uyandırmaya çalıştım. Zorlu birkaç denemeden sonra uyandırmayı başarmış ve tüm kahveyi resmen kafasına dikmiştim. Biran önce buradan gitmek hatta mümkünse buharlaşıp yok olmak istiyordum. Kafam allak bullak olmuştu. Jungkook benden etkileniyordu, ablam Jungkook'tan hoşlanıyordu. Ben ise...bir bataklığın içine çekiliyormuşum gibi hissediyordum.

Rezil bir insana dönüşüyordum.

"N-noluyor? Ah,başım çok ağrıyor!"

Konuşacak hale gelen Rose'ye kızgın bir bakış attım.

"İçkiyi fazla kaçırmışsın seni aptal! Neler yaptığını ben bile anlatamam.Yarın sabah hatırladığında zaten yeterince utanırsın."

"Ne diyorsun sen? Hem sen partiye gelmeyecektin hani? Onun yüzünü bile görmek istemiyordum diyord-" Elimle ağzını kapattım. Bu kız gerçekten nerede ne konuşması gerektiğini en olmadık yerlerde şaşırıyordu.

"Bence sen yeteri kadar ayıldın. Hadi seni eve götürelim." Ayağa kalkmaya çalışırken tekrar yatağa düştüğünde biraz daha oturup kendine gelmesine izin verdim. Ama benim hemen bu odadan çıkmam gerekiyordu.

"Ben biraz hava alacağım. Burada bir süre yalnız kalabilir misin?" Kafasını evet anlamında salladığında Taehyung araya girdi.

"Ben yanında kalırım." Rose çekimser bir gülücük attığında gözlerimi devirdim. Bu çocuktan hiç haz etmiyordum ama sarhoş birinden yararlanacak birinede benzemiyordu.

"Pekala.Hemen döneceğim."

"Benimde tuvalete gitmem gerekiyordu.Görüşürüz dostum." Jungkook Taehyung'la değişik bir şekilde tokalaştıktan sonra birlikte odadan çıktık. Tek kelime etmeden yanından geçip merdivene yöneldiğimde tabiiki de arkamdan gelen sesi beni durdurmuştu.

"Yine mi kaçıyorsun? O meseleyi hallettik sanıyordum." Tanrı aşkına,hangi meseleyi halletmiştik? Karşılaştığımız günden beri daha büyük sorunlar yaratıp duruyorduk!

"Bak, şuanda gerçekten seninle uğraşacak halim yok. Beni rahat bırak." Ellerini teslim oluyorum dercesine havaya kaldırdı.

"Pekala, bugünlük banada yeter. Ama benden kaçmana izin vermeyeceğim. Bunu konuşacağız." Elimi alnıma dayadım ve derin bir nefes verim. Haklıydı.

Bunu konuşmalıydık.

"Yalnız kalmaya ihtiyacım var. Daha sonra konuşacağız."

Bahçeye çıkıp içime serin havanın kokusunu çektim. İnsanlar yavaş yavaş dağılıyordu. Her yeri çöp dolmuş olan bahçede kendime oturabileceğim bir çimenlik bulduğumda hemen oraya oturdum ve yüzümü dizlerime gömdüm. Ağlamak istiyordum, bağırmak ve herşeyi unutmak istiyordum.

E.G.OHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin