SİMAY DOĞAN:
Uyandığımda nefes nefese gözlerim cep telefonumu aradı. Yastığımın altında bir şeyin varlığını hissedince bakışlarım oraya kitlendi.Telefonumu yastığımın altından çekip saatine bakmak için yan tarafındaki açma tuşuna bastım. Kahretsin!
Şarjı bitmişti !
Bu gibi durumlar için en kısa zamanda odama bir duvar saati almayı beynimdeki hayali yapılacaklar listesine not ettim. Dün gece çalıştığım firmanın çeşitli sosyal medya hesaplarından tek tek yeni patronun nasıl biri olabileceğine dair bilgi aramıştım. Sonuç olarak bilgisayarım ve cep telefonum çöküşteydi...
Hızlı hareketlerle yataktan çıkıp salona yöneldim. Nilay'ın aldığı, TIFIŞ yazılı, dijital duvar saatine baktığımda ise 09:00 yazısını görmem ufak çaplı bir çığlığın dudaklarımdan firar etmesine sebep oldu.
Allah'ım lütfen 6'yı 9 olarak okumuş olayım!
İçimden geçen duanın ardından sıkı sıkı kapadığım gözlerimi açtım ve yine aynı sayılarla karşılaşınca iyice panik oldum. Yeni. Patron. Saat. Sekizde. Gelecekti. Lanet ! Lanet !
Hızla telefonumu şarja takıp açılmasını beklerken lavaboya koştum. Saçlarımı taramaya vaktim olmadığı için düzleştiriciyi fişe taktım, ardından onun ısınmasını beklerken yeniden salona koşup açılmış olan telefonumu elime aldım. Şirketin aynı katında çalıştığım Begüm'ü aradım hemen. Büşra'yı ararsam büyük ihtimalle kavga ederdik. O kızla hiç anlaşamıyorum ya.
"Alo?"
"Alo! Begüm yetiş!"
"Ay kız ölüyon mu yoksa ya? Bak geç de kaldın zaten."
Derin bir nefes alıp kendimi sakinleştirmeye çabaladım. "Eğer yardım etmezsen öleceğim kesin!"Begüm'ün gülüşü telefonda duyulunca stresim yerini saf bir sinire brakmıştı. "Hayırdır Begüm? Ne oldu yani? Geç kalmamla sana güzel bir haber mi geldi? Yani anlamıyorum! Ben burada canımla cebelleşirken sen orada gülüyorsun! Alacağın olsun! Kapa-"
"Ay kız bir sus. Bak, ben değilde... Sen şimdi oldukça güzel bir haber alacaksın."
Gerginliğimin aşırılığını fark edip yanımdaki tekli koltuğa diken üstünde oturdum. Yeniden kesinlikle işe yaramayan derin nefeslerden birini alıp verim ve tüm ciddiyetimle tek bir soru sordum.
"Yeni patron şirkete gelirken aniden trafik kazası geçirmiş ve kaza nedeniyle ölmüş, o yüzden de gelemiyor mu yoksa?""Sen... Eee... Lütfen bunu sorarken ciddi olmadığını söyle."
Halimden yakınır gibi tuttuğum nefesimi bıraktım.
"Lanet olsun ciddiyim! Hemde hiç olmadığım kadar!"
Begüm'ün sert bir nefes çektiğini duydum."Tatlım. Patron geldi ama aniden çıkan bir toplantı nedeniyle beş dakika önce diğer firmaya gitti. Gitmeden öncede beni tanışma olayı için iki saate kadar tüm çalışanları alt katta toplamakla görevlendirdi hatta. Yani gelmek için iki saatin var."
Omuzlarımı bir anda gevşettim ve kendimi geriye atarak koltukta iyice yayıldım.
"Valla gız, galbime iniydi yaf."
Değişen sesime gözlerimi devirdim. Aynı anda telefonun ucundaki Begüm'ün de gözlerini devirdiğini biliyordum.Belli bir konuda oluşan aşırı duygu patlamalarım sırasında sesim değişiyordu. Benlik bir olay değil aslında. Farkında olmadan değişiyor işte...
Begüm'e teşekkür ederek telefonu kapattım. İki saat kadar zamanım olsa da patron ani bir şekilde erkenden de gelebilirdi. Bu yüzden yinede hızlı davranmaya karar verdim. Odama geçtiğimde benim için klasikleşmiş kırmızı, açık omuzlu ve ince askılı gömleğimi giyerek altına açık renk, dar paça kotumu geçirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3 NUMARA -ÇOCUKTUK-
Jugendliteratur"Yıldızların altında çocuk kalalım." O bu cümleyi söylerken ela gözlerim derin siyahlarına karışmış gibiydi. "N-ne ?" Kekeleyişim onu gülümsetti. "Hiç büyümeden... Tüm bunları düşünmeden... Birlikte çocuk kalalım Nilay. Sevgili olalım, biz olalım, a...