Geç kalmışlığın verdiği utançla koridorda yürüyordum. Dün akşam geç saatlere kadar Simay'la Aksel'e saydırmıştık ve... Yarım saat gecikmiş olabilirim. Derse girmese miydim ki ?
Parmağımı havada şıklatıp kendi kendimi onayladım. Zaten yeniydim. Kim umursardı ki benim derse girmeyişimi ?Yolumu değiştirip merdivenlerden inmeye koyuldum. Alt kattaki kütüphanede takılabilirdim biraz. Telefonumun çalmasıyla kucağımdaki kitapları tek koluma alıp omzuma taktığım çantamdan telefonumu çıkardım.
Aras arıyor...
"Evet ?"
"A ben Nilay'la görüşecektim orada mı acaba ?"
Kendi kendime göz devirip zaten yapamadığım saçımı daha çok karıştırdım. "Benim Aras,"
Telefondan gülme sesi geldi. "Ah pardon, sabahları sesinin yüzde beşyüz daha güzel olduğunu unutmuşum da bir an anlayamadım sen olduğunu."nE ?
"Sen alttan alttan bana halleniyorsun ha ? Topuklu giymiyorum ama kramponlar daha çok can acıtır emin ol."
Kahkaha atarak güldüğünde elimde olmadan bende güldüm. Koridordaki yeni yapıldığı belli olan dolabıma gittim ve kucağımdaki kitapları dolaba koydum. "Gerçekten krampon mu giyiyorsun ? Hani şu futbol oynayan erkeklerin giydiği kramponlardan ?"Tekrar göz devirdim. "Kadınlar o, futbol oynayan erkeklerin giydiği kramponlardan, giyemez mi Aras ? Sabah sabah delirtme beni."
"Peki, tamam yükselme hemen. Mera ettim sadece."
Başımı iki yana salladım. "Okula gelirken giymiyorum ama normalde rahat oluyor.""Pekala, aslında sana başka bir şey söyleyecektim."
Saçımı düzeltmeye çalışırken bir yandan da merdivenlerden çıkıyordum. "Serii ol. Derse geç kaldım zaten."
"Eee, bu akşam... Sen... Ben... Başbaşa... Yemek ?"
Durdum. "Nerde ?"
"Restoran falan ayarlarım ben onları ya."
"Neden başbaşa?"
"Tabii istersen yanımda Aksel'i getirebilirim. Böylece başbaşa olmayız."Derin bir nefes verip yeniden göz devirdim. "Pekala, son zamanlarda Ozan'a pek ilgi gösteremiyorum. Saçma sapan ergen düşüncelerine kapılmış, Nilay böyle mutlu aradan çekilmeliyim, gitmeliyim. Falan diyormuş Simay'a. Yani bakmam lazım. Ben seni ararım."
"Çoktan gitmiş olması için ilk defa dua ediyorum."
Sinirle soludum. "Aras deme öyle. Cidden bi gitti mi gelmiyor zaten !"
"Tamam, tamam. Sen bilirsin. Sen böyle mutlusun, aradan çekilmeliyim, gitmeliyim."
Sırıttım. "Komik miydi ?"
"Yani, gülersin diye düşünmüştüm."Onu üzmemek adına tam gülecekken bedenim bir şeye çarpıp geri savruldu. Yanı ben geri savruldum. Yani düştüm, üf !
"Lanet olsun !" Bu sahneyi daha kaç defa yaşayacaktım ?
"Sanırım bilgisayar ekranına bakmaktan gözlerin uzağı da yakını da göremez olmuş. Bugününü sağlam bitirmek için henüz derse girmemişken bir koşu doktora git bence."
Sesin sahibini artık tanıyor olmak daha fazla sinirimi bozarken Aras'ın hala hatta olduğunu fark ettim."Sonra konuşalım Aras."
"Dünkü çocuk değil mi o ? O zaman da senin arkandan bağırmıştı değil mi ?"
Konuşması çok hararetliydi.
"Aras saçmalama. Evet dünkü çocuk ama bu senin sinirlenmeni gerektirmez."
Dıt...dıt...dıt...Telefonun kapandığını belli eden sesi duyduğumda isyan eder gibi kollarımı iki yanıma koydum.
"Yeter ama ya !"Erkut sırıtarak karşımdaki merdivenin ilk basamağına oturdu. "Sevgilin seni benden kıskandı sanırım."
Göz devirdim. "Sevgilim değil ve aslında... Bir dakika ya, sana açıklama yapmak zorunda değilim !"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3 NUMARA -ÇOCUKTUK-
Teen Fiction"Yıldızların altında çocuk kalalım." O bu cümleyi söylerken ela gözlerim derin siyahlarına karışmış gibiydi. "N-ne ?" Kekeleyişim onu gülümsetti. "Hiç büyümeden... Tüm bunları düşünmeden... Birlikte çocuk kalalım Nilay. Sevgili olalım, biz olalım, a...