-16- 3 NUMARA (erkut)

10 3 0
                                    

Bölüm şarkısı- IMAGİNE DRAGONS - RADİOACTİVE
Kısa ama güzel bir Aras-Nilay bölümü iyi okumalar...

NİLAY YILMAZ,

Uzun ince bir köprü var önümde

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Uzun ince bir köprü var önümde.

Yürümek, bu köprüde ilerlemek istiyorum. Evet, bunu her şeyden çok istiyorum. Ama... Gidemiyorum. Bulunduğum yere çakılmış gibiyim. Sanki bişey gitmemi engelliyor.

Bir şarkı sesi dolduruyor kulaklarımı. En sevdiğim şarkıymış gibi dinliyorum o şarkıyı. Ses yaklaştıkça korkuyorum, ama hiç bir şey yapamıyorum. Hareket edemiyorum, sadece bakıp, duyuyorum. Birden kar yağmaya başlıyor sonra ama öyle normal değil sanki, birden başlıyor ve her yeri bembeyaz yapıyor... Üzerimdeki dikkat bile etmediğim elbise karla bürünüyor. Evet, o da artık bembeyaz. Kollarımı kar kaplıyor ama soğuğu tenime hiç ulaşmıyor. Gelinlik gibi sarıyor karlar etrafımı. Korkarak bakıyorum şimdi önümde duran sesin sahibine.

"Çok güzelsin Yaren,"
"Aras ?"
Yanıma geliyor, geliyor, sanki her bir adımında yer sarsılıyor. "Çok özledim seni." Geniş kolları belimi sardığında bunu tam olarak hissedememiştim bile...

"Böyle bir şey yok ! Yok yani yok !"
Kulağımın dibinde söylenen Sena'yı susturup rüyama devam etmek isterdim. Sahi, bu kendimi gelinlikle gördüğüm ikinci rüyaydı değil mi ? Neler oluyordu ?

"Yani ben ömrümde böyle okul görmedim yok yani görmedim."
Başımı, sıradan kaldırıp kaşlarımı çatarak Sena'ya baktım. "Dolaplarımız yok bebek, hayırlı olsun !"
"Ne dolabı be ?!"
Oflayarak yanıma geldi. "Ya bizim dolapları kırmışlar. Şu koridordakilerden bahsediyorum. Yani, bilerek mi kasıtlı mı anlamadım !"

Zaten ikiside aynı anlama gelmiyor mu yahu ?

"Sena sen ciddi misin ya ? Kızım dünyanın sonu mu yani ? Hayır sonu olsa bile şu durumda beni uyandırmamalıydın !"
İlk gün olması yanında yorucu geçmişti lanet saatler. Saat demişken,

"Aa ! Aras beni dörtte almaya gelecekti. Diğer derslere kalmıyorum Sena haberin olsun."

Sena'yı sınıfta bırakıp ışık hızıyla çıktım koridora. Tabii bu hızla fakülte girişine ulaşmam da gecikmemişti. Kapı açıktı galiba, bu iyi olurdu çünkü birde kapıyı açmaya çalışmakla uğraşmazdım. Ama...
"Ah !"
Demek ki açık değilmiş.

"lanet olsun ! Lanet !"
Yanımdan geçen bir kaç kişi halime gülerken aralarından insana benzer biri çıkıp yanıma geldi. "İyi misin ?"
Sesin tanıdık gelmesine aldırış etmeden başımı iki yana salladım. "Ordan bakınca nasıl görünüyorum ?!"
Güldü, "tamam, tamam. Kızma."

Mümkünmüş gibi daha fazla çattım. "Sen de öyle sırıtma o zaman."
Ellerini suçluymuş gibi yukarı kaldırıp sırıtmaya devam etti. Tere düşen çantamı ve içinden fırlayan iki kitabı getirdiğinde kendi gayretlerimle kalkmayı başarabilmiştim. "Teşekkür ederim."
"Rica ederim Nilay hanım."

Kahretsin beni tanıyor !

E bir dakika ya, ben bu anı daha önce yaşadım ! Evet evet, iyi hatırlıyorum. Başımı kaldırıp benden bayabi uzun olan çocuğa baktım. "Sen ?"
Sırıtması genişledi. "Ben ?"
"Nerden tanıyorum ben seni ?"
Omuz silkerek yüzünü daha iyi görebileceğim kadar eğildi. "Bilmem ikidir düşerken yakalanıyorsun bana. Bir düşün bakalım, acaba nerden tanıyor olabilirsin."

"Cevap anahtarına kahve dökülmüş test sorusu gibi konuşma benimle."
Bu nasıl bir tabirdir yahu.
"Peki, seninle cevap anahtarına çay dökülmüş test sorusu gibi konuşurum o zaman bende."
Gözlerimi kapatıp bir süre sabır dilendim. Bu çocuğu çok iyi hatırlıyordum. Simay'la alışverişe çıktığımızda bunun kucağına düşmüştüm.

"Tamam, teşekkür ettim işte daha ne ? Çekil, acelem var."
Gülerek kenara çekildi. "İsmimi merak etmiyor musunuz yazar hanım ?"
Bir anda durup sırıtarak başımı salladım. "Ediyorum tabi... Peynir'i neden kahvaltıda yendiğimizi merak ettiğim kadar."

Az da olsa bozulurken ben yanımdaki kapıdan çıkıp çoktan gelmiş olan Aras'ın arabasına doğru koştum. Ay, bekletmiştim çocuğu. Arabanın önüne geldiğimde onun fakülte girişinden bağırdığını duydum. "İsmim Erkut ! Lazım olur belki !"

Göz devirip arabaya bindim ve kapıyı kapattım. Aksel'de arkasına dönmüş arka camdan Erkut'a bakıyordu. "Sana mı bağırdı bu ?"
Sinirli miydi bu ?
"Sanmam. Yani bana bağırmış olsa benim haberim olurdu."
Başını bana çevirip gülümsedi. "Hoşgeldin."
Başımı sallayarak gülümsedim ve kolumun altında sıkıştırdığını kitapları tek tek çantama koymaya başladım.

"Nasıldı ilk gün ?"
"İlkokul çocuğu muamelesi yapma bana."

Kitapların hepsini çantama koyduğumda çantayıda arka koltuğa koyup emniyet kemerimi taktım. "şarkı var mı teypte Aras ?"
"Olmamada var ederiz güzelim."
Sırıttım. Aras'la iyi geçiniyor olmak nedensizce mutlu ediyordu beni.

"Peki, sen şimdi bir kaç yabancı şey var et o zaman."
"Neden yabancı ?"
Oflayarak ona baktım. "Paşa gönlüm türkçe şarkılardan sıkıldı."
Bilmiş bir edayla başını salladı. "Geçerli bir sebep."

Telefonunu bana uzatıp teype bağlayacağı kısa kabloyuda elime tutuşturdu. "İstediğini aç YouTube den."
Başımı sallayarak onayladım. "Şifre ?"
"1202"
Şifreyi girdikten kaşlarımı çatarak ona baktım. "Bu bir tarih mi ?"

Başını sallayarak onayladı beni. "Ne tarihi ?"
"Senin bu merakını ne yapayım ben Nilay ?"
Omuz silkerek konuyu kapattım. Belli ki özel bir gündü. Ben şarkı ararken arabada farkedilir bir sessizlik olmuştu. Bir kaç dakika geçmeden sessizliği Aras bozdu.
"12 şubat. Yaren'le çıkma tarihimiz."

Yutkundum.

Boğaz'ıma bir şeyler oldu sanki. Düğüm düğüm oluverdi bir anda boğazım. Yaren dediği kızı çok sevdiği belliydi. Ama nedense Aras'ın bir sevgilisi olmasını kaldıramıyordum. Hadi ama, o sonsuz aşkı arayan bir adamdı. Bukadar büyük bir aşkının olması herkese tuhaf gelirdi.

En sonunda Imagine Dragons un Radioactive şarkısını açıp telefonu teype bağladım. Hareketli ve güzel bir şarkı olduğunu düşünüyorum. "Nasıl şarkı ?"
"Senin seçimin olduğu için birden fazla seçeneğim yok sanırım ?"
Güldüm. "Aynen. Ya güzel, ya da güzel. Hangisi ?"
"Hmm." Bir süre düşünür gibi yaptıktan sonra sırıtarak parmağını şıklattı. "Buldum. Güzel !"

Uzanıp saçlarını karıştırdım. "Aferin !"

"Bu arada sen şu arkadaşının başına gelenleri biliyorsun değil mi ?"
Kaşlarımı  çattım. "Yoo, Simay'dan mı bahsediyorsun."
Başını sallayarak onayladı.

"Aksel baya rezil etmiş onu."

Mümkünmüş gibi kaşlarımı daha fazla çattım. "Nasıl ?"

Telefonu alarak YouTube den çıktı. Şarkı aniden kesilince araba yine sessizliğe gömülmüştü sanki. "Al."

Uzattığı telefonu aldı. İnstagramdan Aksel'in dün açtığı canlı yayındı. Bir kaç tane erkek çocuğu Simay'ı yere yatırmış gıdıklıyorlardı. "Evet arkadaşlar ! Gördüğünüz gibi bana tipsiz dedi, ve askerlerim tarafından işkence görüyor !"
Aksel'in konuşmasıyla elimi bir karış açılmış ağzımı kapatmak için kullandım. "Gerçekten rezil etmiş."
Sağ üst köşeden canlı yayına kaç kişinin baktığını görünce ağzım arabanın zeminine düşecekti.

"20.000 kişi izlemiş ! Aras beni eve götürmek lazım !"

3 NUMARA -ÇOCUKTUK-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin