"Saat kaç ?" Jimin dolabın aynasında saçını düzeltmeyi durdurarak kolundaki saate bakmıştı. "Neredeyse dokuz olacak"
Kafamı sallayarak oturduğum yataktan ayağa kalktım. İkimiz de saat dokuz'da Jungkook'un düzenlediği partiye katılacaktık ve üzerimizde pek gösterişli şeyler yoktu. Jimin beyaz tişört üzerine yakası açık mavi bir gömlek ve siyah pantolon giymişken, bense sadece siyah bir tişört ve siyah dizleri yırtık pantalon giymeyi tercih etmiştim.
Partiye girip sadece kolyeyi alıp çıkacaktık diye giydiklerimize pek özenmemiştik. Jimin neden geliyor diye sorarsanız, tabii ki Yoongi'yi görmek için değil de, bana destek olmak için geliyor.
Telefonumu çekmecenin üzerinden alıp cebime atmadan önce son kez bildirimlerimi kontrol ettim. Bir haftadır olduğu gibi hiçbir şey yoktu. Jungkook'un son kez bana görüldü atmasından beri konuşmamıştık ve bu benim sinirlerimi bozmuyor da değildi.
"Artık hazırsan gidelim ?" Jimin parfümü üzerine sıktıktan-pardon bocaladıktan sonra kafasını sallamış ve kapıyı açarak salona doğru ilerlemişti. Ben de arkasından ışıkları kapatarak ilerlerken, üzerimde gereksiz heyecan hissediyordum.
Bana bir şey yapma olasılığı kolyeyi hemen alıp çıkacağım için pek yoktu. Ama yine de onu göreceğim için garip hissediyordum. Okulda bile karşıma çıkmıyordu.
Kafamı iki yana sallayarak eğilip ayakkabılarımı da giydikten sonra Jimin'in arkasından dışarı çıktım. O önden ilerlerken bense kapıyı kitliyordum. "Oranın içkileri de kalitelidir şimdi" Anahtarımı cebime atarak ellerimi de pantalonumun cebine yerleştirmiş ve Jimin'e göz devirmiştim.
"En son içtiğimizde neler olduğunu biliyorsun Jimin" Jimin anında kıkırdarken, yavaşca koluma vurmuştu. "Ne olmuş yani Yoongi'ye sırnaşacağım derken üzerine kustuysam ?" Aniden kafamı ona doğru çevirerek 'Sen ciddi misin?' bakışımı atarken, omuz silkmiş ve adımlarını hızlandırarak beni geçmişti.
En son okulun düzenlediği bir partide başıboş bir kaç tip- bunlar kesinlikle Jungkook ve arkadaşlarıydı- partiye içki de sokmuştu. Ben içtiğimde pek sırnaşan ya da konuşan bir tip olmam. Ama konuştuğumda her şeyi batırırım ki, bunu sarhoşken bir kıza 'Seninki kaç cm?' diye sorduğumda deneyimlemiştim.
Ancak Jimin Yoongi'ye artistlik yapayım derken üzerine kusmuş ve aylarca dalga konusu olmuştu. Aklıma gelen anılarla yüzümü buruşturdum istemsizce. Jungkook'un eviyle bizim ev arasında bir duraklık mesafe vardı ve neredeyse varmıştık.
"Saat dokuz'u geçti bile, çabuk olsana Taehyung !" Artık o partiye içki için gideceğinden emin olmuştum.
"Oha !" Biraz daha yürüdükten sonra yüz metre öteden gelen şarkı sesleriyle Jimin şaşkınlığını dile getirmişti. Benim de ondan gerikalır yerim olmazken, Jimin kolumu tutmuş ve oraya doğru çekiştirmişti. Evin pencerelerinden çıkan neon ışıklar kararmış etrafa renk katarken, evin büyük ve ihtişamlı olması daha da muhteşem bir görüntü yaratıyordu.
Sonunda yüksek sesli müzik eşliğinde kapıya geldiğimizde, aniden açılan ve içeriden çıkan pamuk prenses kılığında kız ve yanındaki yakışıklı sayılabilecek çocuğun üzerindeki korsan kiyafetlerine göz gezdirdim. İstemsizce Jimin ve kendi kiyafetlerime gözüm kaymış ve yutkunmuştum.
Jungkook parti derken, maskeli balodan mı bahsediyordu ?
Cringe
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᴡᴇɪʀᴅ ✞ ᴛᴀᴇᴋᴏᴏᴋ ✔
Fanfiction❝ Kim Taehyung, kendisi homofobik olan bir sınıf arkadaşına aşık olur ❞